Yemek almayı reddedenlerin sağlıkları açısından herhangi endişe edecek bir durumun var olmadığını belirten Baybars, mahkumların sadece yemek almayı reddettiklerinin, cezaevi kantininden alınan yiyecek ve içeceklerin mahkumların koğuşlarında bulunduğunun bilinmesini istedi. 

Baybars, modern ceza hukukunda hapis cezasının amacının, kişinin işlemiş olduğu suçtan dolayı pişman olmasını, toplumla tekrar barışmasını sağlamak ve cezanın infazı aşamasında onu iyileştirme programına tabi tutarak topluma kazandırmak olduğunu vurgulayarak, “Bu amaçların sağlanabilmesinin çeşitli vasıtalarından biri olan şartlı tahliyenin bu amaca uygun bir yapıya kavuşturulması temel hedefimizdir” dedi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, cezaevindeki açlık grevi ve şartlı tahliye uygulamaları konusunda yazılı açıklama yaptı.

Bakan Baybars, açıklamasında, Merkezi Cezaevi’nde bir mahkumun, 5 ay önce girmiş olduğu şartlı tahliyeden ret alması nedeniyle geçtiğimiz gün yemek almayarak bir eylem başlattığını ifade ederek, bu eyleme bazı mahkumların da kademeli olarak katıldığını ve şu anda yemek almayı reddeden 65 kişi bulunduğunu bildirdi.

Açlık grevinin, kişi hak ve özgürlüklerinin korunması için başvurulan fiilî yollardan biri olduğunun elbette ki savunulabilir bir durum olduğunu dile getiren Baybars, Merkezi Cezaevi’nde başlatılan eylemin açlık grevi olduğunu söylemenin tam olarak doğru olmadığını belirtti. Baybars, şöyle dedi:

“Yemek almayı reddeden mahkumların birçoğu Şartlı Tahliye Kurulu’nun uygulamalarından şikayet etmektedir. Görevde bulunduğum 2 aylık zaman zarfında cezaevine yaptığım 3 ayrı  ziyarette de bu şikayetleri almış ve kurulun yapı ve uygulamalarının değiştirilmesi için çalışmaya başladığımızı açıklamıştık.

Öte yandan böylesi ciddi bir düzenlemenin 2-3 gün içerisinde sonuçlanmasını beklemek doğru değildir. Unutulmamalıdır ki, dünyanın birçok ülkesinde şartlı tahliyeden yararlanmanın en önemli kriterlerinden başlıcası, mahkumların cezaevinde geçirilen sürede gösterdikleri iyi hâl ve herhangi bir disiplin cezasıyla cezalandırılmamalarıdır.

Bakanlığımız Merkezi Cezaevi’nde yaşanan bu eylemi ciddi bir şekilde takip etmekte, mahkumlarla konuşmakta, gerekli psikolojik desteği de vermekte ve fakat bunun yanında cezaevi düzen ve disiplinini koruyacak tedbirleri de almaktadır. Mahkum veya tutukluların sağlıkları açısından herhangi endişe edecek bir durumun var olmadığı, mahkumların sadece yemek almayı reddettikleri, cezaevi kantininden alınan yiyecek ve içeceklerin mahkumların koğuşlarında bulunduğu da bilinmelidir.” 

“GÜNDEME GETİREN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI OLDU”

Bakan Baybars, şartlı tahliye uygulamalarında yapılacak değişliklere de değindiği açıklamasında, bu tartışmayı gündeme İçişleri Bakanlığı’nın getirdiğini belirtti. Bakan Baybars açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Bakanlığımız şartlı tahliye uygulamalarının geçtiğimiz dönemlerde ilgili tüm kesimlerde yaratmış olduğu rahatsızlığın farkında olarak değiştirilmesi için bir çalışma başlatmış, bu konuyu kamuoyunun gündemine getirerek sonuç alıcı bir tartışma başlamasını sağlamıştır.

Bakanlığımız bünyesinde yapılan çalışmalarda farklı modellemeler üzerinde incelemeler yapılmaktadır. Yaklaşık bir ay önce hem Kıbrıs Türk Barolar Birliği hem de Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı olmak üzere ilgili tüm paydaşlara görüşlerini bildirmeleri için gerekli bildirimleri yapmıştık. Henüz tüm geri dönüşler Bakanlığımıza yapılmamıştır. İlgili tüm paydaşlardan görüşlerin alınması ile beraber, şartlı tahliye uygulamalarının değiştirilmesi, keyfilikten uzak, adil ve hukuk devleti uygulamalarına daha yaraşır bir model oluşturulması çalışmaları hızlıca tamamlanacaktır.

Modern ceza hukukunda hapis cezasının amacı kişinin işlemiş olduğu suçtan dolayı pişman olmasını, toplumla tekrar barışmasını sağlamak ve cezanın infazı aşamasında onu iyileştirme programına tabi tutarak topluma kazandırmaktır. Bu amaçların sağlanabilmesinin çeşitli vasıtalarından biri olan şartlı tahliyenin bu amaca uygun bir yapıya kavuşturulması temel hedefimizdir.”