Modern, demokratik – hukuk devletleri ile “daha Doğulu” devletler arasında, “medya – sosyal medya” farkı var mıdır?
Vardır!

-*-*-

Aslında “modern demokrasilerde, hukuğun üstünlüğüne inanan insanlar” yanında, “Doğulu siyasi kültüre sahip” dediğimiz, “daha demokrasiden uzak, daha hukuktan uzak” düşüncedeki insanlar da yaşar!

-*-*-

Yani, mesela İngiltere bana göre bir modern – demokratik – hukuk devletidir ama bu, vatandaşlarının tümünün “demokrasiye ve hukuk devletine çok saygılı” olduğu anlamına gelmez!

-*-*-

İngiltere’de Monarşi vardır. 
Kraliçe, Devetin başıdır.
Ama devleti yöneten, Başbakan ve kabinesidir.

-*-*-

Meseleyi İngiltere ile Türkiye’ye hatta İngiltere ile “kendimize” yaklaştırıp, hafiften kıyas yapmak istiyorum.
Uzatmayacağım çünkü bugün yazmak istediğim farklı konular da var!

-*-*-

Efendim, geçen gün Türkiye’de devletin başkanı tarafından doğal gaz bulunduğuyla alakalı resmi bir açıklama yapıldı!
“Demokrasi var” diyerek, “yalandır” diye yazı yazmak; İngiltere’de olmayan bir şeydir!
Çünkü birincisi İngiltere’de devlet yöneticisi asla yalan söylemez, söyleyemez, yalanı ortaya çıkarsa siyaseti bırakır ama ikincisi, hiç bir gazeteci, “inanmıyorum, doğal gaz yoktur” diye haber yazamaz! Yazmaz!
Gazeteci, petrol ya da doğal gaz mühendisi değildir!

-*-*-

Haaaa her iyi gazeteci, son derece paranoyak olmak zorundadır!
Şüphelenir elbette!
Ama, “ben bu adamla veya kadınla aynı düşüncede değilim” diyerek, “yok yahu doğal gaz yoktur” demez! Diyemez!

-*-*-

Ne yapar?
Araştırır!
Günlerce, haftalarca, aylarca uğraşır!
Uzmanlar bulur, belgelere ulaşır ve o uzmanların görüşleri, belgelerin ışığı doğrultusunda der ki, “bahsedilen yerde doğal gaz yoktur”.
Veya varsa, “susar!”…

-*-*-

“Peee bunlar her seçim aynı yalanı uydurur!”
“Peee bunlar 1957’de de aynı şeyi yapmıştı!”
“Peee bunlar her zaman yalan söyler!”
Bu türden yorum yazan “ben gazeteciyim” diyemez; zaten “gazete” eğer “gazeteyse”, “demokrasi var, söylenenler doğrudur veya yanlıştır ben yazarım” diye bir “demokratlık” sergilemez!

-*-*-

Eğer açıklanan yerde doğal gaz olup olmadığını belgeleyemez, ispatlayamazsanız, beklersiniz, günü geldiğinde “N’oldu hala gaz çıkaramadınız mı?” diye hesabını sorarsınız.
Nerede?
Hem gazetede, hem de sandıkta!

-*-*-

Türkiye’de “yandaş medya”, “muhalif medya” gelişmiştir.
KKTC’de de durum aynidir.
Oysa demokratik ülkelerin gazeteciliğinde, “yönetime muhalif olmak”, gazeteciliğin esasıdır. Yandaş medya olamaz.
 
-*-*-

Sosyal medya mı?
Sosyal medya, özellikle bu gibi konularda tam hikaye!

-*-*-

Türkiye ve KKTC’nin sosyal medya hesaplarını kontrol etseler; inanın bu kadar çok petrol mühendisi, bu kadar çok deniz bilimci, bu kadar çok jeoloji mühendisinin başka ülkelerde asla olmadığını sanacaklar!

-*-*-

Koronavirüs meselesinde de ayniyiz!
Hepimiz her şeyi, herkesten çok biliyoruz!

-*-*-

Hele işin içine azıcık siyasi taraftarlık girmesin; seçim sonuçlarını, en küçük ve en basit bir anket okumaksızın “kesin” olarak bildiğimizi da iddia ederiz.
“Bence şu aday şu kadar, bu aday da bu kadar oy alacak” diye kesin konuşan çok insanımız yok mu?

-*-*-

Haaaa herkes bu gibi tespitleri elbette “gönlünde yatan aslanın daha çok oy alması için” yapmaktadır. Saygım sonsuz. Ama aynı herkes, farklı yorum yapanların tespitlerine de saygı duymak zorundadır.

-*-*-

Şimdi gelelim sonuca!
Erdoğan’ın doğal gaz açıklaması “resmi” bir açıklamadır.
Ve benim elimde, bu resmi açıklamayı çürütecek, bilimsel her hangi bir rapor, belge hatta görüş yoktur.
Geçtiğimiz gün bu konuda bir yorum yazdım ve özetle, “Bizim cumhurbaşkanlığı yarışı Türkiye için artık daha önemlidir!.. Türkiye, Karadeniz’de doğal gaz bulduğu için, bunca zamandır hak ittia ettiği Doğu Akdeniz’den asla vazgeçmeyecek” demiştim…
Bunu yazdığım için, ciddi “Küfür yedim”!!!
Türkiyeci olduğum iddia edildi!
Ve tabii ki Ersinci!
Türkiye’nin doğal gaz bulmuş olması, o ülkede yaşayan tüm insanlar için çok sevindiricidir. Benim bu yüzden üzülmem mi gerekiyor? Yoksa, “Erdoğan gazı çıkarıp, damadıyla birlikte kendi hesabına satacak” diye yorum mu yazmalıydım?
Ve evet, bizim cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye için şimdi daha önemlidir…

-*-*-

Bel altı vuruşlardan kaçalım lütfen.
UBP’nin adayı, bana göre kesin ikinci turdadır ve bu konuda da yazı yazdım… 
Nasıl yazdım?
Geçmiş yedi seçimdeki sonuçlara, anketlere ve tabii ki ülkeyi karış karış dolaşıyor olmama dayandırdım… 
Aynı insanlardan, aynı küfürler, aynı belaltı vuruşlar gelmişti… (Ne ilginç, hep aynı insanlar…)

-*-*-

Lütfen vazgeçin!
Kimse, kimseye belaltı vurmasın…
“Belaltı vuranlar, seçimi kesin kaybetme korkusu olanlar, hatta kaybedeceğinden emin olanlardır” gerçeğini hatırlatmak istemiyorum.
Her parti, kendi adayına sahip çıksın, temiz bir seçim yapalım. 
Tekrar ediyorum; lütfen!
Demokrasi, herkesin, sizin desteklediğiniz adayı destekleme zorunluluğu değildir.
Üstelik, sizin desteklediğiniz adaydan yana olmayana küfretmek, aşağılamak da “solculuk raconu” hiç değildir!