Karmi… Girne’nin dağ yamacında Kıbrıs’ın en güzel köylerinden biri kuşkusuz…
   Bu küçük ve şirin köyün önce coğrafi özelliklerini aktaralım; Girne’ye sadece 8 kilometre uzaklıkta bir mesafede ve denizden 350 metre yükseklikte…
   Günümüzde ‘Karaman’ adı konulsa da ben hiç alışmadım, alışmayacağım da buna ve ‘Karmi’ diyeceğim bu köye… Bana bir şey ifade etmiyor, köyün dokusuna da uymuyor ‘Karaman’…

***

   Eski bir Lüzinyan köyü burası, köy içerisinde daracık sokaklarda yürürken, Lüzinyan’ın izlerini görüyorsunuz.
   Kıbrıs’ta cereyan eden 1974 Savaşı’ndan önce hiç Türk yaşamıyordu bu köyde.
   1881 nüfus sayımında köyün nüfusu 404 olarak kayıt edilirken, 1960 sayımında da bu rakam 653 olmuştu… 1974 yılında büyük bir göç yaşayan Karmililer’in tamamı köyden ayrılmış.
   1974 yılından sonra adanın farklı noktalarında yaşayan yabancı uyruklu kişiler de toplanarak Karmi’ye gelmiş ve yerleşmişlerdir. İşte o zaman köydeki evler, orijinaline sadık kalınarak restore edilmiş ve yeniden hayat bulmuştu bu köy.
   Günümüzde yoğunluk olarak İngilizler olsa da bu köyde, Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar, Hollandalılar, İsviçreliler, Amerikalılar ve Kanadalılar da yaşamakta. Hatta köy içerisinde dolanırken karşıma çıkan bir köylü, Arjantin’den çıkıp buraya geldiğini ve yaşamını burada sürdürdüğünü söyledi.

***
   1800’lü yıllarda adayı ziyaret eden İngilizler, Karmi’yi görünce buraya vurulurlar ve harika doğaya sahip bu köye yerleşmeye karar verirler.
   İngiliz aristokratlar ve sanatçılar buraya gelip, evler ve köşkler yapmışlar.

***

   İnişli çıkışlı, kıvrım kıvrım daracık yollarında yürürken, insan bambaşka bir ülkede sanıyor kendini. 
   Köyde dikkat ettiğim bir diğer husus da, her evin bir adının olması. Evlerin isimlerini belirten bu tabelaların her biri de bir sanatçı elinden çıkmış, sanat eserleri.
   Köyün bir diğer özelliği de Arnavut kaldırımları…
   
***

   Güneş saatleri, seramik hayvan figürleri, rengarenk ağaçlar, akarsular, süslü evler ve yeşilin her rengi, Karmi’yi ayrı ayrı anlattıkları gibi, bir bütün olarak da anlatıyorlar.
   Köyde bulunan Virgin Mary Kilisesi’nin çan kulesi üzerinde duran güneş saati de işte bu eserlerden biri. 
   Beyaz badanalı bu küçük kilise, 1860 tarihinde inşa edilmiş. 
   Köyün korunması için ömrünü adayanlar da unutulmamış, isimleri köyün birçok noktasında anılmakta. Bu güneş saati de Nadia Brunton’ın anısına yerleştirilmiş oraya.  
 
***
  Nadia Brunton, 1974 yılında köye ilk gelenlerden… Köydeki birçok yerin olduğu gibi, Virgin Mary Kilisesi (Bakire Meryem Kilisesi)’nin restorasyonu için Turizm Bakanlığı’nın yollarını aşındırmış. 
   Brunton’ın ısrarlı gel-gitleri sonrasında kendisiyle Mustafa Cemal adlı yetkili kişi ilgilenmiş ve bir gün çıkıp köye gelmiş. Köye hayran kalan Mustafa Cemal, Karmi’ye özel bir proje hazırlamış ve Karmi’nin bu günlere gelmesini sağlamıştır.
   Yabancıların mülk edinmesi güç olduğundan, bu köyün evlerinin Turizm Bakanlığı onayında ve kontrolünde, sadece yabancılara kiralanmasına karar verilmiş. 
   Bu güzel ve yerinde uygulamayla, hem köyün tanıtımı gerçekleşti, hem de köy güzel bir çehreye kavuşmuştur.

***
   1979 yılında İskan Bakanlığı’na bağlı olan köyün kontrolü ve yönetimi, 1983 yılında Turizm Bakanlığı’na verilir.
   1986 yılında Turizm Bakanlığı ile bir bağ kurabilmesi için beş kişilik Karaman (Karmi) Özel Köy Komitesi kurulur.
   Bu komite belirli zamanlarda, köyün tek yetkilisi Turizm Bakanlığı’na gelip, köy ile ilgili bilgileri ve gelişmeleri aktarıyor.

***

   Bir de siyasi cinayetten söz edilir Karmi’nin tarihinde…
   Rivayet odur ki, 1821 yılında köyde bir düğün olmuş. Bu düğüne Kazafanalı bir de Osmanlı komutanı davet edilmiş.
   Üç gün, üç gece yenmiş, içilmiş.
   Sıra gerdeğe gelince, gelinliği gelin yerine damat giymiş ve yatağa girip beklemiş. Osmanlı komutanı sessizce kapıyı açıp, odaya girip, yatakta boylu boyunca uzanan gelinin yanına girdiğinde, gelinlik içindeki damat bıçağı komutana saplamış.
   Yaralanan komutanı alan köylüler atına bağlamışlar ve atı salıvermişler.
   Yola düşen at, gece karanlığında Kazafana’ya ulaşmış…
   Sabaha uyanan Kazafanalı’lar da atın üstünde cansız yatan, komutanla karşılaşmışlar.

***
   Taş evlerin arasında, daracık yollarında ve merdivenlerle döşeli düzenli yollarında gezinirken, düşündüm durdum bu köyde yaşananları. 
   Her sokakta begonviller, rengarenk çiçekler ve insanlardan ürkmeyen, köy ile özdeşleşmiş kediler. Sıcakkanlı, insanseven cinsten…
   Başınızı kaldırıp da Beşparmaklara baktığınızda, başınızın üstünde tüm ihtişamıyla St. Hilarion Kalesi selamlıyor sizi.
   
***

   Karmi için bu kadar güzellikleri sıralasak da, Karmi için yola çıkıp da dağa tırmanırken sizi ilk karşılayan Edremit için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.
   İnsan ister istemez kendi kendine, “keşke tüm köylerimiz Karmi gibi olsa” diye hayıflanıyor.
   Bir köy düşünün ki, karşınıza bir ev çıkmasın döküntü, yıkık veya boyası dökülmüş…
   Sessizliği ve güzelliğiyle huzur veriyor insana burası ve temiz havasıyla ciğerlerini dolduruyor insanın. 
   Kavga, gürültü yok… Hırsızlık, trafik kabusu yok… Huzur ve doğallık var…

***

   Köyü dolaşırken yorulursanız eğer, birbirinden şirin ve köyün doğal yapısını bozmayacak kafeler ve barlar sizleri bekliyor.
   Karmi’nin tadını çıkarırken atıştırmalıklar eşliğinde içeceklerinizi yudumlayabilirsiniz.
   Ya da köy içerisinde belirli yerlere yerleştirilen banklara oturup, doğanın sesini dinleyebilirsiniz.
 
***
   
   Sinemanın en güzel kadınlarından biridir Raquel Welch… 
   Onun da yolu düştü Karmi’ye…
   1970’li yılların güzellik ikonu olan Welch, Rambo filmlerinden tanıdığımız yönetmen George Cosmatos filmi olan “Sin”in de başrollerindedir. Bu filmin çekimleri için iklim şartları ve doğası en uygun olan yer olarak da Kıbrıs tercih edilir. 
   Welch ile birlikte filmde Richard Johnson, Jack Hawking ve Flora Robson da kamera karşısına geçer.
   15 Ağustos 1970 tarihinde çekimlerine başlanan film, 1971’de vizyona girdi.
   Ününün zirvesindeyken Raquel Welch gibi bir dünya yıldızının Kıbrıs’a gelmesi, o dönem Kıbrıslıları çok heyecanlandırmıştı. Sadece Kıbrıslıları değil, sinemayı takip eden yabancıların da gözleri bir anda Kıbrıs’a çevrilmişti.

***
   Film, adanın kuzey dağ köylerinden Karmi’de çekilirken, köy ahalisi de her şeyiyle bu filmin çekimi için seferber olmuştu.  Köy halkı teknik desteğin dışında, filmde figüranlık ve oyuncu olarak da yer almıştı. Bunu yaparken de büyük bir heyecan ve keyif duyuyorlardı.
   Ne yazık ki Kıbrıs’ın karışık ortamı ve savaşların acısıyla film unutulup giderken, Karmi’nin yerlileri de göç etmek durumunda kalmışlardı.

***

   Gazeteci-Yazar Sevgül Uludağ da Yenidüzen’deki “St. Hilarion’da olası gömü yerleri…2” isimli yazısında Raquel Welch’in de başrollerini paylaştığı “Sin” ile ilgili bir anekdotu şöyle yazmıştı:
   “Kayıplar”ı bularak gömdükleri günün tarihi 23 Temmuz 1974 imiş… Kıbrıslırumlar bu bölgeden 26 Temmuz’da ayrılmışlar… Bölgeyi boşaltmışlar yani…
   “Burada bir de eşeğimiz öldüydü” diye anlatıyor şahidimiz… “Belki de araştırsak, onun kalıntılarını bile burada, koğuşun önünde bulabiliriz…”
   Ve eşeciğin hikayesini anlatıyor…
   Bu mahrumiyet bölgesinde sürgün olarak askerliklerini yapmaya gönderilmiş bu Kıbrıslırum gençlere yiyecek dağıtımı zormuş…
   Bir gün Karmi’ye gitmişler 1973’te… Karmi’nin Kıbrıslırum muhtarının duvarında ünlü film yıldızı Raquel Welch’in bir fotoğrafı varmış eşecikle… Raquel Welch 1970’te Karmi köyüne gelerek burada “Sin” (Günah) adlı filmi çekmiş. Film “Beloved” (Sevgili) ismiyle de çıkarılmış…
   Raquel Welch’in filmde rol icabı bindiği ve fotoğraflarının da çekildiği bu Kıbrıs eşeğini Karmi muhtarı şahitlerimize vermiş… Bu eşek onlara her gün yiyecek taşımakla görevlendirilmiş…
   1974 çarpışmalarında bu eşecik de vurulmuş ve ölmüş…”