Yeni Bakış'tan Deniz Abidin'in haberine göre, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bir rum vatandaşına Kozanköy’deki malını iade etmesinin ardından bazı kesimlerin ortaya koyduğu tepkiler “Halkı kışkırtmak” olarak nitelendirildi.

YKP Dış ilişkiler Sekreteri Durduran: Yasal mevzuata ve uluslararası yükümlülüklere ters

Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Dış ilişkiler Sekreteri Alpay Durduran, şu anda Güney’de kendi mallarını geri alıp yerleşen Kıbrıslı Türklerin olduğuna dikkat çekerek, bu kişiler için herhangi bir siyasi partinin bir sorun ortaya koymadığını söyledi. Durduran, milletvekilleri söz konusu olduğunda bu durumun daha çok önem arz etiğini ifade ederek, Meclis’te geçen yasayla ve bu yasanın dayandığı İnsan Hakları Mahkemesi ve de BM hukuku ile yürürlüğe konmuş bir komisyonun olduğunu belirtti. 

Durduran,  komisyonun yetki ve görevlerinin olduğunu anımsatarak, bu kadar uzun zamandan sonra komisyonun bir kişiye mal vermesinin yasal olduğunu kaydetti. Durduran, zamanında sesini çıkarmayanların bugün buna karşı çıkmalarının aslında bir sahtekarlık olduğunu söyledi. Alpay Durduran, UBP Milletvekillerinin bu konudaki beyanlarının kesinlikle kabul edilebilir olmadığını ifade ederek, bu açıklamaların yasal mevzuata ve uluslararası yükümlülüklere ters olduğunu kaydetti.

“Halkı yanıltmaya çalışıyorlar”

Durduran, şunları söyledi, “Ülkede karışıklık çıkarmak hedefinde ve halkı yanıltmaya yönelik bir davranış içindedirler. Bu tutumlar Kıbrıs’ta olası bir çözümü baltalayabilecek niteliktedirler. Devlet ise, yalanlara dayalı politikalar gütmektedir. Yapılmak istenen halkı tahrik etmektir. Bu da son derece üzüntü verici ve korkutucudur.” 

BKP Genel Başkanı İzcan: Halkı kışkırtmaya çalışıyorlar

BKP Genel Başkanı İzzet İzcan ise, düzenin devamını isteyenlerin ellerinden gelen her şeyi yapmakta olduğunu belirterek, amaçlarının iki toplumun bir araya gelmesini engellemek olduğunu kaydetti. İzcan, Meclis’te bulunan Milletvekillerini yine Meclis’te geçen bir yasa ile kurulan ve yerel hukuka uygun olan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun iade kararına karşı halkı kışkırtmaya çalıştıklarını belirtti. İzcan, bu şahısların insanlar arasında gerilimi artırmaya çalıştıklarına işaret ederek, bunun kabul edilebilir olmadığını söyledi. İzzet İzcan, “Biz uluslararası hukukun dışında değiliz. Uluslararası hukuka uygun verilen kararlara herkes saygı göstermelidir. UBP, DP ve YDP gibi partiler ve kadroları fanatiktir, ırkçıdır. Buna fırsat verilmemelidir. Hükümete ve güvenlik güçlerine ve polise herhangi bir gerginliğe fırsat verilmemesi için görevler düşüyor. Aynı şekilde Meclis’teki diğer milletvekilleri tarafından da uyarılmaları gerekmektedir” diye konuştu. 

Dr. Zeki Beşiktepeli: Bütün imparatorlukları incelesinler

Dr. Zeki Beşiktepeli de, toplumların laik oldukları kişiler tarafından yönetildiğini belirterek, “Silah zoruyla hangi tarihte bir kişinin mülkiyeti alındı?” diye sordu. Beşiktepeli, söz konusu milletvekillerinin bütün imparatorlukları incelemesini isteyerek, birinci dünya savaşında dahi ülkelerin sınırlarının değişmediği gibi 10 Aralık 1948 tarihinde Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde BM’ye bağlı 196 devlet olduğunu, tümünün de anayasasında mülkiyete dokunulamayacağının ifade edilmekte olduğunu söyledi. Beşiktepeli, 1952’de Paris Anlaşmasında da iki devlet olarak Türkiye’nin kurucusu olduğunu belirterek, burada da kişisel mülkiyet konusunun ne olduğunun belirtildiğini kaydetti. “Bunları okusunlar” diyen Beşiktepeli, “cahiller bizi yönetirse başımıza pişmiş tavuğun başına gelenin ötesinde şeyler gelecek” diye konuştu. 

“Bir yerlinin mülkiyetine yerleşim hakkını kim engelleyebilir?”

Zeki Beşiktepeli, “Bu kişiler yıllar geçse dahi bu yerlerini gelip alacaklar. Bizler bunun için şimdiden önlem alıp başka evler yapıp bu yerlerin boşaltılıp insanlara verilmesini bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz yapının yasal pozisyona bir gün geleceğini hepimiz biliyoruz. Bunun için insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve temel alınması gereklidir. Bunun için de kişinin dolaşım, yerleşim, mülkiyet edinme hakkı vardır. Bütün dünya gelip burada yerleşip mal mülk edinebilirken, bir yerlinin mülkiyetine yerleşip dolaşım hakkını kim engelleyebilir?” 

“Dinamiti kendilerinde patlatsınlar”

Beşiktepeli, “Üç tane, benim gözümde cahil olan bu milletvekilleri, cehaletlerini göstermekten başka bir şey yapmadıkları gibi umarım etraflarındaki kişilere sorun yaratmazlar. Bu kişiler ellerindeki dinamiti kendilerinde patlatsınlar” diye konuştu. 

KTÖS Genel Sekreteri Elcil: Çaluda ile kısıtlı kalınmamalı

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil de, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bir Rum’a arsa iadesi yapmasının uluslararası hukukun gereğine göre yapılan bir düzenleme olduğunu belirtti. Elcil, bu konuya tepki gösteren UBP Milletvekilleri Aytaç Çaluda, Zorlu Töre ve Ersin Tatar’ın aslında gözden kaçırmak istedikleri başka bir şey olduğunu belirtti. Elcil, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunun Çaluda ile kısıtlı kalmaması gerektiğini söyleyerek, bu olaya tepki gösteren Ersin Tatar ve Zorlu Töre’nin de tıpkı Çaluda gibi bir şeyi gözden kaçırmaya çalıştıklarını kaydetti. 

“Gözden kaçırmak istedikleri konu dokunulmazlıktır”

Elcil, sorunun 78 yaşındaki bir rum’un Kozanköy’e ev yapması sorunu olmadığını belirterek, bugün birçok Kıbrıslı Rum’un Dipkarpaz’da Türklerle birlikte yaşadıklarının ve bir sorunun olmadığının bilindiğini söyledi. Yine İngilizler Karmi’de, Ruslar Girne’de ve değişik milletlere ait birçok kişinin değişik bölgelerde yaşamakta olduğuna dikkat çekti. 

Şener Elcil, “Bu insanlarla yaşanmaz diye bir konu da söz konusu değildir” diyerek, Aytaç Çaluda, Zorlu Töre ve Ersin Tatar’ın esas gözden kaçırmak istedikleri konunun dokunulmazlık konusu olduğunu belirtti. 

“Töre ve Tatar’ın Türkiye’de devam eden davaları var”

Elcil, şöyle devam etti, “Zorlu Töre ve Ersin Tatar’ın Türkiye’de devam eden davaları vardır. Ersin Tatar’ın bugün Türkiye’de olduğu gibi İngiltere’de de devam eden davaları vardır. Zorlu Töre’nin ise puro kaçakçılığı davası var. Bu kişiler dokunulmazlık zırhının arkasına saklanarak Ada’nın kuzeyinde uluslararası hukukun dışında saklanarak bu konuları gözden kaçırmaya çalışıyorlar. Sorunları mülkiyet değildir, ancak buranın demokratik bir hukuk devleti olduğunu savunuyorlarsa yasalar her şeyin üzerindedir. Kıbrıslı Rum’dur diye bir insan buraya gelemez ve yerleşemez diye kışkırtma yapmak provasyondur. Bu nedenledir ki üçü de dokunulmazlığın kaldırılmasına karşı çıkıyor.”