Genellikle muhalefet diyebileceğimiz kesimlerin, hükümetin UBP kanadına getirdikleri eleştiriler, “Yapamıyorsunuz… Edemiyorsunuz… Hatta doğru bir şekilde konuşamıyorsunuz…” üçlüsüyle açıklanabilir.

Bu eleştiriden benim anladığım, “… Biz daha iyi yaparız, biz daha iyi ederiz, biz daha güzel konuşuruz”dur…

Ve içi ne yazık ki boştur!

-*-*-

Efendim, “Federal çözüm masadadır... Hayır değildir…”

Son günlerin en moda kavgası bu…

Özellikle hükümetin UBP kanadı ve en başta da genel başkanı Ersin Tatar, bu konuda “Ankaracı” olmakla eleştiriliyor…

-*-*-

Allah Allah!

Öteki kardeşlerimiz, partilerimiz, adaylarımız “Atinacı” mı?

KKTC siyasetinde, aktif siyasetle uğraşan ve “Ankaracı” olmayan mı var?

-*-*-

Meseleyi nereye getireceğim biliyor musunuz?

Elle tutulur ve gözle görülür, armut gibi, elma gibi ısırılıp yenilebilir, somut hiçbir öneriniz yoktur!

Tek bir hedefiniz var, “karalamak!”…

-*-*-

Bunlar tarikatçıdır!

Neden tarikatçıymış bunlar?

Efendim, Ersin Tatar Lefkoşa’da bir tarikat evini ziyaret etmiş!

Evet etti!

Sizi de davet etsinler, gidin!

Etseler kesin gidersiniz zaten!

Çayınızı, kahvenizi için!

Davet edildiğiniz bir mekana, “hakaret” mi edeceksiniz?

Bu ülkede bana tek bir siyasetçi gösterin ki, davet edildi de gitmedi?

Hala Sultan Camisi’nin açılışına gidenler kimlerdi?

İnşaatına izin verenler?

-*-*-

Kısacası, karalamak amacıyla saldırıyorsunuz, lütfen kabul edin…

Üretim yok! Sadece eleştiriyorsunuz…

Ne demişti Cem Karaca sizler için?

“… Her zamanki köşenizde / Her zamanki barınızın / Önünüzde viski ve havuç / Ve bir eliniz çenenizde / Kaşınız hafifçe yukarıda / Bakışlarınız ne kadar bilgiç / Hiçbir şey üretemeden / Sadece eleştirirsiniz…”

 

-*-*-

“Faiz Sucuoğlu da tarikat liderinin elini öptü…”

Evet, öptü…

Elini öptüğü adam Mehmet Efendi…

Şeyh Nazım’ın oğlu…

Ve Faiz Sucuoğlu, iki sene önce, davet edildiği mevlit öncesi, kendisinden yaşça büyük, herkesin elini öptüğü bir adamın elini öptüğü zaman tarikatçı mı oluyor?

Peki hem Ersin Tatar, hem Faiz Sucuoğlu, içki masasında “kafirleşiyor” mu?

-*-*-

Biz Kıbrıslı Türküz!

Hani haç üzerine oturan karga…

Şarabı da içer, haça da pisler…

Ama sakın unutmayın, herkesin dinine, inancına asla saygısız değiliz…

-*-*-

Şeyh Nazım’la defalarca söyleşi yaptım, yanına girerken de, yanından ayrılırken de elini öptüm…

Siz de aynısını yapardınız!

Cikko Papazı Nikiforos ile söyleşi yaptım, yanına girdiğimde içimden öyle geldi, elini öptüm!

“Muslim style” dedi, güldü, ama çok hoşuna gitti…

-*-*-

Yani tekrar ediyorum, amacınız “vurmak”tır!

Mantıklı veya haklı bir eleştiri değil bu insanlara yönelttiğiniz!

Ayrıca naçizane bir saptamamı ekleyeyim, siz haksız, aşağılayıcı tavırla vurdukça, bu insanlar mağdur duruma düştüğü için, oylarını da artırıyorsunuz, bilginizde olsun!

-*-*-

Ve tabii ki siyasette, bu tür “belaltı” vuruşları yapanlar, çok üzgünüm ama ya ellerinde hiçbir program – hiçbir doğru dürüst manifesto olmayanlardır; ya da rakiplerinin kazanacağından emin olanlar!

Bu da ayrı bir gerçektir!

-*-*-

Bunun başka bir açıklaması yoktur!

Yani UBP’de yıllardır Cuma namazına mutlaka giden, orucunu tutan çok sayıda insan yok mudur?

Bunu yapmak suç mudur?

Nesimi’ye sormuşlar ya…

Haydar Haydar!

İster içerler, ister öperler…

El öptükleri için şeriatçı mı olurlar?

Tanımasak, bilmesek, amenna yani!

-*-*-

Şeriat mı?

Ak Parti yağcılığı mı?

Gülerim…

O, hepinizde, hepimizde, sülalenizde ve kabilemizde yok mu?

Lütfen beyler ve de kadınlar; eğri oturun ve doğru konuşun…

Her gösterilen saygı, eğer şeriatçılıksa; “biz Türkiye’deki yönetimle uyum içerisinde çalışacağız ve bundan gocunmuyoruz” diyen herkes, Ak Parti yalakasıysa, UBP’den çok önce, “solculuk şampiyonlarımıza” bir baksak ya!

-*-*-

UBP ve UBP’nin Genel Başkanı ne diyor?

“… Türkiye ile son derece iyi ilişkiler içerisinde olacağız…”

Başka ne diyor?

“Türkiye, doğal gazdan kazanıp, bize de verecek, kazanacağız…”

“Federal çözüm ölmüştür, artık konuşmayız…”

“Maraş’ı uluslararası hukuk çerçevesinde açacağız…”

-*-*-

Peki siz ne diyorsunuz?

Siz, güzel ve düzgün cümle kurmadığı gerekçesiyle, bu ülkenin belki de gelmiş geçmiş en zor zamanında görev yapan, en çalışkan bakanı Dr. Ali Pilli ile şaka yapıp, sadece kendiniz gülüyorsunuz!

Ve ayıp ediyorsunuz üstelik!

-*-*-

Ayrıca, tümünüz, bil-a istisna, Türkiye’siz yol yürümeyeceğinizi defalarca belirtmediniz mi?

Sizler, Maraş’ı açacağınızı defalarca anlatmadınız mı?

CTP’de de söyleyenler var ama genel başkan belki henüz demedi; “Federal çözüm öldü” diyenlerin karşısındaymış gibi yapanlar, defalarca, hatta Crans Montana dönüşünde, “Federasyon artık ölmüştür” demedi mi?

-*-*-

Ve son bir soru:

“… Hanginiz, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gemilerini çekmesi çağrısını yaptınız?”…

Soruyu değiştiriyorum:

“… Hanginizin, bu çağrıyı yapabilecek bronzosu var?”…

-*-*-

Demek ki neymiş?

Faiz Sucuoğlu, Şeyh Mehmet’in elini öptüğü ve mevlide katıldığı için, partisinin cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar tarikatçıymış ha!

-*-*-

Pardon ve de bardon!

Önce, “… Ya göründüğünüz gibi olun, ya olduğunuz gibi görünün” sonra başkalarını belden aşağı vurmayı deneyin!

-*-*-

Federasyon veya iki bölgelilik, ya da iki devletlilik…

Bu konudaki açıklamaların tümü, konjektüreldir…

Yani günün şartları doğrultusunda yapılmış açıklamalardır…

Mesela sormak istiyorum; “günün şartları yarın değişirse; Türkiye’nin Kıbrıs’ta üniter devleti bile savunması olasılık dışı mıdır?”

Çok iyi biliyorsunuz ki değildir!

-*-*-

Sizden ricam; beş yıl önceki vaatlerle, yeniden bizi kandırmamanızdır!

Ersin Tatar, “yeni bir geleceğe yürüyoruz” diyor…

İnanırsınız, inanmazsınız, güvenirsiniz, güvenmezsiniz o başka bir mesele…

Ama yeni bir gelecekten söz ediyor…

Türkiye ile birlikte diyor…

Mavi vatan diyor…

Maraş diyor…

Siz ne diyorsunuz?

“Doğrusu, kararlıyız, siziniz”…

Doğrusunuz, kararlısınız, bizimsiniz tamam da; Türkiye “yat” dediğinde zıplıyor musunuz; “kalk” dediğinde, oturuyor musunuz?

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Doğru, bunlar hiçbir işe yaramıyor…

Çünkü güzel konuşamıyorlar…

Oysa sağlık bakanlığında bizim bakan varken, ne hastaneler inşa ettik; ne projelere imzalar attık!

Şakasınız bence!

Türkiye parasını vermedi, hiçbir şey yapamadınız işte!

Yapsaydınız, Lefkoşa’da yeni bir hastanemiz olmaz mıydı?

Yeşilyurt’taki dökülür müydü?

Güzelyurt’taki yarım ve de yampuri kalır mıydı?

-*-*-

Size bir örnek vermek istiyorum…

Türkiye’de CHP neden iktidara gelemiyor biliyor musunuz?

“Biz daha iyi yaparız” demeye çalıştığı için…

-*-*-

Seçmen, “biz daha iyi yaparız” diye sadece konuşup, elle tutulur hiçbir gerçek planı, projesi, manifestosu olmayanlara güvenmiyor…

Ve bizde de seçmen neden UBP’den vazgeçmiyor biliyor musunuz?

Her UBP’nin yerine geçtiğinizde, aynısı olduğunuz için!

-*-*-

Bunlar tarikatçıdır, oy vermeyin mi?

Siz zaten vermeyeceksiniz!

Bu yüzden, bu bel altı vuruşlarınız da işe yaramıyor, ayrıca belirtmiş olayım!

-*-*-*-

Son bir not:

Türkiye ne derse odur.

“Hayır değildir”; deyin, oyum sizindir!

Ama yüksek sesle söyleyecek cesaretiniz hiç olmadı ki!