Mersinlik bölgesindeki yangının soğutma çalışmaları devam ediyor…

İskele Kaymakamı Ertuğrul Toroslu, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden ‘yangın notları’ başlığıyla bir paylaşımda bulundu.

Toroslu’nun paylaşımında, yangın söndürme çalışmaları sırasında bir iki kız çocuğuyla arasında geçen diyaloğu anlattı.

İki kız çocuğunu cami avlusunda gördüğünü ve bölge muhtarına çocukların neden burada bulunduğunu sorduğundan bahseden Toroslu, konuyla ilgili açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Anneleri hayvanları taşıyor, daha sonra anneleri ile beraber gidecekler kaymakamım diyor Mutlu muhtar. Çocukların yanına yaklaşıyorum. Birinin duasını duyuyorum. Allah’ım diyor, bize yardım et!!! Gözlerim doluyor, geri dönüyorum.”

İskele Kaymakamı Toroslu’nun paylaşımının tam metni ise şu şekilde:

“Yangın notları 1: Yer, Mersinlik  cami avlusu. Gün batımı saatleri. Kuzeyimizde  muhteşem bir manzara. Azganlı dere barajı ve hemen ilerisinde kuzey denizi... Batı tarafımızda devasa bir ateş üzerimize geliyor. Yangın, iki kilometre ilerimizde. İki cephe kurulmuş yangına karşı. Birinci cephe aşılırsa, ikinci cephe var. Ama o da aşılırsa... Kimse düşünmek bile istemiyor. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, Kolordu komutanı, Güvenlik kuvvetleri komutanı, Sivil savunma teşkilat başkanı, Polis genel müdürü, Orman dairesi müdürü, belediye başkanları ve gençler... Bir vatan savunması içinde herkes... Devlet tüm imkanları ile orada. Özel sektör tüm imkanlarını devletin hizmetine sunmuş. Onlar da orada. Ve basın. Her an yanımızda.

Köye tahliye emri verilmiş. Sadece gençler kalacak denmiş. İki kız çocuğu gördüm cami avlusunda. Muhtara soruyorum, çocuklar niye hala burada diye. Anneleri hayvanları taşıyor, daha sonra anneleri ile beraber gidecekler kaymakamım diyor Mutlu muhtar. Çocukların yanına yaklaşıyorum. Birinin duasını duyuyorum. Allahım diyor, bize yardım et!!! Gözlerim doluyor, geri dönüyorum. Komutanlar ve diğer yetkililerle keşif gezisine çıkıyoruz. Komutanlar, en kötü senaryoya karşı dahi alternatif savunma planı hazırlıyorlar. Komutan olmak böyle bir şey olsa gerek... Gece yarısına doğru Mağusa ve Lefkoşa'dan yağmur haberleri geliyor.

Herkeste bir umut. Ama tedbirlerde en ufak bir gerileme yok. Yurt savunmasına herkes hazır. Memleketin her tarafından insanlar gelmeye başlıyor, yangına yardım için... Genç bir orman mühendisi ile konuşuyorum. Biz hazırız kaymakamım diyor. Gözlerine bakıyorum, zerre korku yok, çelik gibi bir irade ve vatan için gerekirse ölmeye hazır bir bakış... Tam gece yarısı. Alevler iyice azmış. Kızıl bir ejderha gibi üzerimize geliyor.

Herkesin ellerinde hortumlar, halkın elinde çapa kürek... Alevlerin en güçlü anında bir gök gürültüsü ortalığı aydınlatıyor. Gökyüzü büyük bir öfke içinde yağmurunu gönderiyor alevlerin üstüne. 5 dakika içerisinde kızıl ejderha sus pus!!! Yağmur altında insanlar sevinçten oyun oynuyor, mutluluk gözyaşı döküyor. Ve birden aklıma cami avlusunda dua eden kız çocuğu geliyor. Allah'ın bize yardım et!!! Şükürler olsun Allahım, binlerce kez şükürler olsun...”