Ada genelinde gerçekleştirdikleri yaratıcı etkinlik ve organizasyonlarla adına aşina olduğumuz Studio 21, Yuka ruhu ile birleşerek tüm Dünyaya uyanış ve değişim yaymayı amaçlıyor.

Kıbrıs Postası’ndan Ertuğrul Senova'ya konuşan Studio 21 Direktörü Derviş Zeybek, Yuka ruhu ile Studio 21’in buluşmasını anlatıyor.

“Bizim tek derdimiz Lefkoşa değil; Kıbrıs, Dünya ve yaşayan tüm canlılar” diyen Zeybek, “ Konu, canlılara odaklanmış beyinlerin bir araya gelmesi. Zor değil… Felsefik anlamda enerjiyle dolup, sanatı sokağa taşımak. Bunlar sayesinde toplumda temel değişiklikler yapmak…” diyor. 

Yuka’nın oluşum şeklinden de söz eden Zeybek, şöyle konuşuyor; “Yuka, bir bitki ismi. Bir yasemin değil. Neden olmadığını soranlar da oldu; Yasemin dokunduğun zaman kırılır; fesleğen daha da kırılgandır. Yuka serttir ve bizim yeni bitkimizdir. Sulamadan büyük değişimler başarır.”

“YUKA GEÇEN YIL DÜNYAYA KALICI BİR DÖNÜŞ YAPTI”

Studio 21’in bir bilinç, Yuka’nın ise bir ruh olduğundan söz eden Derviş Zeybek, ruhla bilincin birleşimini şöyle aktarıyor;

“Studio 21, yaratmaya çalıştığımız bilinçtir; Yuka ise ruhtur. Uyanmak için, değişim için var olan bir ruh… 2016’da 1 günlük bir festival yaptık. Bu ruh bizi ziyarete geldi ve festival sonlanınca yaşadığı yere geri döndü. Geçen yıl Dünya’ya kalıcı bir dönüş yaptı…”

Zeybek, Yuka ruhunun Dünya’ya kalıcı dönüşünü, 2016’da düzenlenen ve bölünmüş Lefkoşa’yı adeta yeniden birleştiren ilk festivalden 1 yıl sonra düzenlenen ‘Yuka Blend’ festivali ile sağladığını söylüyor. 2017 yılında gerçekleşen festivalde, 20’den fazla ve farklı kültürlerde grafiti sanatçısı, dans, müzik ve tiyatro grupları, atölye çalışmaları ve binlerce insanın tek bir ruha bürünmüş ve pek çok paydaş, ortak noktada buluşarak, Kıbrıs’ın kuzeyinde, belki de ilk kez bürokrasinin kamusal alana yayılması sağlanmıştı.

EFSANELER ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLİYOR

Yuka ruhunu geçtiğimiz yıl düzenlenen ‘Yuka Blend’ festivaliyle taçlandıran Studio 21, bu ruhu sadece festivaller için kullanmıyor. Yuka, Lefkoşa’nın efsanevi isimleri olan; Ciğerci Ahmet Dayı, Anibal, Bereket Fırını, Sabır Restoran gibi isimleri, sanatla ölümsüzleştirmek dışında, lösemi hastası çocuklara ‘sanat-terapi’, ada genelinde work-shop ve sanatsal etkinliler gibi onlarca projeyi hayata geçirmek için mücadele verir durumda.

Bugüne kadar Kıbrıs’ın güneyi ile kuzeyinde bulunan pek çok köy ve kasabada etkinlikler düzenlediklerini, Studio 21 olarak dans dersleri verdiklerini ve projeler götürdüklerini belirten Zeybek, amaçlarının Kıbrıs ile sınırlı kalmayıp, Dünya’da Yuka Blend artistleriyle Yuka ruhunu temsil etmek olduğunu ifade ediyor. 

Geçtiğimiz hafta sonu Girne ve Mağusa’da gerçekleştirdikleri grafiti çalışmaları ve önümüzdeki dönemde hayata geçirecekleri projeleri Kıbrıs Postası’na aktaran Derviş Zeybek, ikinci ayağını Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) ile ortak düzenledikleri ‘Hatırlamak Güzeldir’ projesiyle ilgili de bilgiler verdi. 

SANATIN RENGİ, KÜLTÜRLERİN RENKLERİYLE BULUŞTU

Zeybek, ilk olarak Girne’de bulunan 20 Temmuz Mete Adanır Stadyumu’nda, 2 Meksikalı, 1 Fransız, 1 Lübnanlı, 1 Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk grafitti sanatçı ekibi ile 100 metrelik alana grafitti yaptıklarını anlattı. Zeybek, etkinliğe Vakıflar İdaresi, Spor Bakanlığı ve Girne Belediyesi’nin destek verdiğini belirterek, çevredeki çocuklarla İyilik Gönüllüleri’nin de projeye katkı koyduğunu ifade etti.
 
Öte yandan Studio 21’in projesi olan ‘Hatırlamak Güzeldir’ ile ilgili de bilgiler aktaran Zeybek, projeye 3 farklı portreyle başladıklarını ve ikinci ayağında LTB ile ortak çalışma yürüttüklerini söyledi. Zeybek, toplum tarafından bilinen 5 yüzü de sanatla ölümsüzleştirmek için yola çıktıklarını ifade ederek, şöyle konuştu; 

“Toplumda bilinen 5 yüzü yapmak için yola çıktık. Ali dayıyı yeni kaybettik. Anibal, Şefik Dayı, Ciğerci Ahmet Dayı ve Gaveci Ahmet Dayı… Bunların yanında şehrin efsane isimlerini de hatırlatacağız. 6 dükkânda yapacağımız çalışmalarla onları ölümsüzleştireceğiz. Kaptan Sandviççiyi boyadık, Sabır Restoran ve Bereket Fırını ile devam edeceğiz”