Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkan Yılmaz Bora, “uluslararası mevzuata göre Rum tarafının, tazminat veya mal talebinde bulunma hakkının olmadığını” belirtti.

Bora, yaptığı yazılı açıklamada, KKTC’de bazı siyasilerin KKTC tapusu tutanlardan “şimdiki kullanıcılar” olarak bahsetmesi ve bir gazetenin “Savaşla elde edilse bile hiçbir kimsenin malına izinsiz el konulamayacağı” ifadesini kullanmasının kabul edilebilir olmadığı belirtti.

Bora, “Bu söylemler, KKTC devletinin varlığının, yasalarının,kararlarının ve KKTC tapularının, geçerliliğini tartışılır duruma getirmektedir” dedi.

Dünya savaşları sonunda olduğu gibi, savaşı başlatanların hem tazminat ödemek zorunda olduğu, hem de sorumlu yöneticilerinin uluslararası mahkemelerde yargılandığını ifade eden Bora, “ABD Federal Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde(AİHM), mülkiyet ile ilgili alınan kararlarda, mülk konusunda Rumların haksız olduğunun anlaşıldığını” kaydetti.

MAHKEME KARARLARI

AİHM’nin 2 Temmuz 2013 tarihli kararında, KKTC yasaları ve 41 yıldan beri mülkü tasarrufunda bulunduranların hak sahibi kabul edildiğini; ABD Federal Mahkemesi’nin Rumların KKTC’ye geri dönme ve/veya tazmin isteklerinin tümünü reddettiğine işaret eden Bora, “Hukukta savaşı başlatan ve saldırgan taraf, bir de hak talebinde bulunamaz. Çünkü yaşam hakkı mülkiyet hakkından çok daha önemlidir” dedi.

Bora, Rum tarafının Türklere saldırdığının Birleşmiş Milletler belgelerinde ( Ortega ve BMGS UThant’ın S/5950,10.9.1964 raporları, Rumların 1963Akridas ve 1974 İphestos planları ve Klerides’in Anılarım kitabı) kaydedildiğini belirtti.

ÇEKOSLAVAKYA ÖRNEĞİ…

“Dünya harbinden sonra Çekoslavakların, Almanların ülkelerine saldırması karşılığında, Südeten’de yaşayan Almanlardan 25 bin kişi öldürdüğünü, geriye kalan 3 milyonun da mülküne, hiç tazminat ödemeden el koyup ve göçe zorlandığını” örnek gösteren Bora, “Bu eylem,2009 Lizbon Anlaşması ile Avrupa Birliği Birincil hukuku olarak kabul edildi. Böylece 3 milyon Alman’ın AİHM’de Çekoslavakya aleyhinde dava açma hakkı ortadan kalktı” dedi.

Bora, 1955-57 EOKA saldırıları nedeniyle karma köylerdeki Türklerin mal varlıklarını geride bırakarak güvenli yerlere göç ettiğini, Rumlar’ın 1963‘te savaşla elde ettiklerini ileri sürerek Kaymaklı bölgesini iade etmeyi kabul etmediğini de anlattı.

“TAZMİNAT TALEP ETME HAKKI YOK”

BM eski Genel Sekreteri UThant’ın S/5950 sayılı ve 10/)/1964 tarihli raporunda karışıklıklarda 109 köyde Türklere ait 527 evin yıkıldığı, 2000’nin yağmalandığı ve tahrip edildiğinin belirtildiği, Ayvasıl, Atlılar, Sandallar, Muratağa, Taşkent katliamlarının da inkar edilemeyen gerçekler olduğunu ifade eden Bora, “Bu nedenle saldırgan ve savaşı başlatan Rumlar aynen Çekoslovakya örneğinde olduğu gibi terk ettikleri toprakları için tazminat talep etmek hakkına sahip olamaz” dedi.

“TAZMİNAT İÇİN FON; HAKSIZ, KARŞILIĞI OLMADAN VE SAHTECİLİKLE MAL ALANLARDAN ELDE EDİLECEK GELİRDEN OLUŞMALI”

Bedelini ödeyerek mülk satın alan bir kişinin Rum’a da ödeme yapmasının kabul edilmez olduğunu ifade eden Bora, “Tazminat için gerekli fon; haksızca, karşılığı olmadan ve sahtecilikle mal alanlardan elde edilecek gelirlerden oluşturulmalı.Eski Rum malını satan, bedelini alıp harcayan ve/veya ayrılan kişiler, hele 4-5 el değiştiren mallar için çözüm üretmek kolay değildir” dedi.

Dernek Başkanı Yılmaz Bora, “Sonuç olarak mülk sorunu, Rumların 1955, 1963 ve 1974’de Türklere saldırması sonucu ortaya çıkmıştır.Bu nedenle uluslararası mevzuata göre saldırgan Rum tarafının, bir de mağdur rolünde, tazminat ve/veya mal talebinde bulunma hakkı yoktur

Yetkililerimizin bu gerçekleri dikkate alarak mülk sorunundaki gerçekleri uluslar arası arenada ortaya koyarak Rum tarafına tazminat ödemekten kaçınması gerektiği görüşündeyiz.

Alan olarak daha az olmasına rağmen, güneyde kalan Türk mülkünün ve evkafa ait mülkün, KKTC’deki eski Rum mallarından daha değerli olduğu göz ardı edilmemelidir” dedi.