Yazılı açıklama yapan Bora, Cumhurbaşkanı Akıncı’yı eleştirerek, "Crans Montana’daki başarısızlıktan sorumlu olan Rumları kurtarırcasına ve Rumlara verilen tavizlerden sonra görüşmeleri kaldığı yerden başlatma isteğini ortaya koyarak, gerek TC Dışişleri Bakanı ve gerekse KKTC Dışişleri Bakanı tarafından iki devletli çözüm önerilerini dikkate almadığını ve federasyonda ısrar ettiğini" savundu ve bunun Kıbrıs Türk halkını rahatsız ettiğini ileri sürdü. 

Bora, “Kıbrıs’ta yaşanan gerçekler ve birçok tarafsız uzmanın da katıldığı gibi federasyonda ısrar etmenin haklı ve kabul edilebilir bir gerekçesi kalmamıştır” dedi.

50 yıllık görüşme maratonundan sonra Crans - Montana’da başarısızlıkla sona eren görüşmelerin yeniden başlatılması için ortaya konan görüşlerin Kıbrıs’ta yaşanan gerçekleri yansıtmadığını savunan Bora, “ Karşı tarafta 56 yıldan beri Kıbrıs Türk halkı ile siyasi eşitliğe dayalı kurulan ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ve terörle gasp etmiş gayri meşru bir idare var ve BM tarafından çelişkili bir tutumla meşru olarak tanınmaktadır” ifadelerini kullandı.

BM Parametreleri çerçevesindeki görüşmelerde Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ni temsil ettiklerine dair hiçbir kayıt olmadığını belirten Bora, şöyle devam etti:
“Ama ne var ki bu gerçek karşısında ortaya konan tavırların aykırı biçimde gelişerek gayri meşru Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni de sözde Kıbrıs Cumhuriyetini temsil ettiği izlenimini yaratmıştır. AB’nin gerek kendi ilkelerine ve gerekse uluslararası hukuka aykırı olarak Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak birliğe alması BM Parametreleri çerçevesinde yürütülen iki toplumlu görüşmelerin ilkelerine aykırılık teşkil ettiği herkesin malumlardır”

Görüşme süreçlerini anlatan Bora, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf. R. Denktaş’ın hazır bulunduğu tüm görüşmelerde, Rumların sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ni temsil etmediklerini BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’nden aldığı talimatın iki toplumun sürece katılımının eşit düzeyde olacağını dile getirdiğini anımsattı.