Gerçekten dürüstlük istiyorsan, ilk önce kendin başlamalısın.

Yıllardır bu ülkede olup bitenden sistemden, siyasetten, siyasetçiden, ekonomiden, eğitimden, sağlıktan aklınıza gelebilecek her şeyden şikayet ediyoruz.

Yollardan, alt yapısızlıktan, kamu düzeninden,  iş bilmezlikten dem vurup duruyoruz. Ben de dahil çoğu zaman hayıflanıp duruyorum. O olmadı, şu olmadı, bu yapılır mı bu halka diye isyan ettiğim çok olmuştur. Şimdi değiştirebilme şansımız var.

Şikayet ettiğimiz her şeyi elimizden geldiğince katkı koyarak değiştirebiliriz. Seçim dönemleri halkın bireysel olarak demokratik hakkını en etkin şekilde kullanabilecekleri dönemlerdir. Elimizdeki gücü en etkin şekilde önümüze gelen ülkeyi yönetmeye talip olan kişiler veya partiler arasında yapabiliriz.

Halkın gücünün, özgür iradesinin önünde hiçbir güç karşı duramaz. Seçimlere katılım oranı bana göre gelmiş geçmiş en yüksek katılım oranı olmalı. KKTC’de yapılacak bu genel seçim ve sonucu kaderimizi değiştirecek bir seçim olmalı.

Yılların alışkanlıklarının yıkıldığı, sistemi yeniden yapılandıracak, adil ve eşit bir düzeni sağlayacak kişi veya partinin hangisi olduğuna inanıyorsak gidip irademizi o sandıklara yansıtmalıyız.

Görüyorum ki, “Boykot” çağrıları yeniden yükseldi. Elbette bu görüşe de saygı duyuyorum, elbette “boykot”cu arkadaşlar kendilerine göre, iradelerini veya demokratik haklarını bu şekilde kullanmak isteyebilirler ama bu şikayet ettikleri düzenin devamını sağlamaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Boykot demek böylesi bir dönemde, her şey aynı kalsın, statüko devam  etsin, eşitsizlik, adaletsizlik devam etsin demektir. Bir kişi neyi değiştirecek diyebilirsiniz belki; Ama inanın bir kişi eğer niyet varsa çok şey değiştirebilir. Bakınız, benim inandığım ve hayat felsefesi haline getirdiğim bir hikâyeyi paylaşayım: Adamın biri sabaha karşı okyanus sahilinde, güneşin doğuşunun keyfini çıkarmak için sahile inmiş. Uzakta sahilde birini görür. Biraz yaklaştığında sahile vuran deniz yıldızlarını okyanusa atan bir çocuk olduğunu fark eder. Çocuğa yaklaşarak sorar:

-Deniz yıldızlarını neden okyanusa atıyorsun? Çocuk der ki:

–  Güneş yükseldi mi, sular çekiliyor. Onları suya atmazsam susuzluktan ölecekler.

Adam devam eder:

– Sahil kilometrelerce uzanıyor ve binlerce deniz yıldızı var, hangi birini atacaksın. Ne fark edecek ki?

Çocuk, adamı dinledikten sonra bir deniz yıldızını daha okyanusa atar ve cevap verir:

– Bu deniz yıldızı için fark etti.

Adam, çocuğun yalnızca okyanus manzarasının keyfini çıkarmaya gelmeyip bir fark yaratmak istediğini anlar ve ona katılarak bütün sabahı okyanusa deniz yıldızı atarak geçirir.

Yani bir kişiyi dahi değiştirebilirsek bu beğenmediğimiz sistemin değişmesine küçük de olsa katkı sağlayabiliriz. Fakat boykot eder ve bu hakkımızı kullanmazsak, o halde bir dahaki seçime kadar susmalıyız ve şikayet etmemeliyiz. Değiştirecek bir şey yapmadıysak değişmediği için şikayet etme hakkımız da olmamalı.