Diyalog gazetesinden Deniz Abidin'in haberine göre; Meclis Eski Başkanlarından İsmail Bozkurt, sandıktan çıkan sonucun halkın iradesini yansıttığını belirtti. Bozkurt, katılımın az olmasının bu iradeyi değiştirmediğini ifade ederek, “Katılmamak da bir iradedir” dedi. 

Bozkurt, çekimser kalan ya da oy kullanmayanlar çoğunluktan yana sayılırlar diye dünyada genel bir uygulama olduğunu ve bunun Meclis iç tüzüğünde de yer aldığını belirtti. Bozkurt, UBP’nin son dönemde ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldığını, açıkta olmayan tereddüt yaratan ve kafaları karıştıran uygulamalarda bulunulduğunu kaydetti. Bozkurt, diğer partilerin seçim kampanyalarında bu durumu hep ön plana çıkardıklarını anımsatarak,  “Partilerin, ‘biz Hüseyin Özgürgün başkanlığında bir hükümete girmeyiz’ demeleri gerekirdi” diye konuştu. 

“Halkın sizden beklentisi var”

Bozkurt, buna benzer bir olayı geçmişte yaşadığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü, “TKP’nin geçmişte çöküşe doğru gitmesinin nedeni benzer bir olaydır. TKP 1981 yılında UBP ile hükümet kurmayız dedi. Bunu daha sonraları kamuoyuna hiç anlatamadık. TKP’deki o bölünmeler ve ayrışmalar da ondan sonra başladı. Bu çok stratejik bir karardı. Bu kararı verirsiniz ama geniş halk kitleleri de sizden bir şey bekler.” 

“Erken seçim kaçınılmaz”

Bozkurt, bu aşamada,  beklemekte olan 2018 bütçesinin yanında, seçim yasasının da ortaya çıkardığı birçok çarpıklıkların olduğunu belirtti. “CTP-DP-HP ve YDP bir koalisyon kurmayı başarırlarsa bu söylediklerinin izi kalmaz” diyen Bozkurt, “hem UBP ile hükümet kurulmaz hem de kendi aralarında bir hükümet oluşturmazlarsa bunu kamuoyuna anlatmak çok da kolay olmaz” dedi. Bozkurt, bir koalisyon hükümeti oluşmaması durumunda gelecek olan sürecin nasıl işleyeceğinin Anayasada yer aldığını ifade ederek, Cumhurbaşkanının ülkeyi seçime götürme yetkisi olduğunu söyledi. Bozkurt, yeniden erken bir seçimin kaçınılmaz olacağını belirterek, ortaya çıkan tabloyla beş yıllık bir dönemin kotarılmasının mümkün görünmediğini belirtti. Bozkurt, “Mümkün olması durumunda sanırım bu siyasetin büyük başarısı olur” diye konuştu. 

“Sandığa gitmeyenler ikna edilirse sonuç değişebilir”

Bozkurt,  7 Ocak seçiminde sandığa gitmeyen kesimin mevcut durumdan hoşnut olmayanlar olduğuna dikkat çekerek, bu kesimi sandığa gitme konusunda ikna etme görevinin partilere düştüğünü kaydetti. Bozkurt, “Sandığa gitmeyen kesim mümkün görünen erken seçimde sandığa gitme konusunda ikna edilirse farklı bir sonuç çıkabilir” diye konuştu. “Sandığa gitme oranı yüksek olsaydı tablo değişirdi” diyen Bozkurt, “Katılım fazla olsaydı CTP ve HP’ye yarayacaktı” dedi. 

“Seçmenin iradesi tam anlamıyla yansımadı”

Seçim sistemiyle ilgili ise Bozkurt, çarşaf listenin düşünülen liste olmadığını belirterek, bu konunun 1985 yılından beri gündemde olduğunu söyledi. Bozkurt, 1985 kurucu meclisinde Anayasa yapılırken tek bölge konusunu kendisinin gündeme getirdiğini anımsatarak, Anayasa Komitesinin bunu oybirliğiyle kabul ettiğini, Meclis Genel Kurulunda ise reddedildiğini belirtti. Bozkurt, “Tek bölge getirilirken bölgeler muhafaza edildi” diyerek, şunları söyledi, basitleştirilebilirdi. Dolayısıyla çok karmaşık ve tek bölge olma mantığına ters bir sistem ortaya çıktı. Bana göre bu sistemin kaldırılması gerekir. Seçmenin iradesini bu seçim tam anlamıyla yansıtamadı.”

“İlk bütçe ve seçim yasası ele alınmalı”

Bir seçim hükümeti kurulması durumunda veya yakın bir zamanda seçime gidilecekse parlamentoya iki görev düştüğünü belirten Bozkurt, bunlardan birinin geçmesi gereken bütçe olduğunu, bir diğerinin ise seçim yasasının ele alınması olduğunu kaydetti. 

Bozkurt, “Seçim, bütçe tamamlandıktan sonra yapılsaydı daha uygun olurdu” diyerek, “Birkaç ay sonra yapılsaydı bir şey kaybetmezdik” diye konuştu. Bozkurt, “Hükümet kurulsa bile bütçeyle başlamak zorunda kalacak” dedi.