Uzaktan eğitim yoksulluğun utancını bir kez daha yüzümüze vurdu!

Sadece ülkemizde değil, tüm Dünya’da elbette...

-*-*-

Online eğitim dedik adına!

Online eğitim nasıl yapılacak?

Öğretmenin kameralı bilgisayarı olacak; bağlanacak...

Çocuğun da evde aynısından veya benzerinden bir ekipmanı olacak; o da aynı sanal ortama bağlanacak; birbirlerini görecekler ve ders yapılacak!

-*-*-

Ne herkesin öyle ekipmanı vardır; ne de özellikle bizim ülkemizde öyle bir internet alt yapısı söz konusudur!

-*-*-

Dolayısıyla, uzaktan eğitim ya da online eğitim; ülkemizde zaten var olan “zengin – yoksul öğrenci farkını” daha da büyütmüştür ve derhal bundan vazgeçilmelidir!

-*-*-

Efendim bulaş!

Efendim koronavirüs!

Efendim Covid 19!

-*-*-

Tedbirinizi alacaksınız ve yüz yüze eğitimi öyle veya böyle başlatacaksınız!

Başka çare yoktur!

-*-*-

Aman çocuklarımızın sağlığı ne olacak?

Aman bulaş riski artacak!

Aman biz de bulaşacağız!

Aman neneler – dedeler ölecek!

Tedbir!

Tedbir!

Tedbir!

-*-*-

Mümkün olduğunca dikkatli olacağız!

Olacaksınız!

Olacaklar!

-*-*-

Ama uzaktan eğitim, fiyaskodur!

Uzaktan eğitim, parası olmayan çocuğun da anne – babasının da ezilmesidir!

Uzaktan eğitim, bir kapitalizm vahşetidir!

-*-*-

Eğer bu devletin mevcut “internet altyapısı” yetersizse; ki görünen köy kılavuz istemez – kesinlikle yetersizdir; eğer bu devlet tüm çocuklarına ilgili uzaktan eğitim cihazını sağlayamıyorsa ki sağlayamıyor; bu eşitsizliğin göstermelik online eğitim diye sürdürülmesi, vahşettir, ahlaksızlıktır.

-*-*-

Peki ama bulaş?

Kendi fikrimi söyleyeyim, “olacaksa olacak!”...

Kimse, bu konuda “tam gerçeğin ne olduğunu” bilemiyor.

-*-*-

Farklı görüşler olduğu kesin!

Koronavirüs salgınının başladığı en başından beri, her kafadan bir ses çıkıyor!

-*-*-

Türkiye’de Cuma günkü Cumhuriyet gazetesini okuduğunuz zaman, tüm ülke komada sonucuna varırsınız; dünkü Hürriyet’in manşetine baktığınız zaman, “hiç de abartılacak bir durum yok” diyebilirsiniz!

-*-*-

İngiltere’de üniversitelerdeki akademisyenlerin örgütlü olduğu sendikanın açıklamasıyla hareket ederseniz, “üniversiteler açılmasın”da hemfikir olursunuz; ama özellikle “ilk ve orta dereceli okullardaki çocukların eğitimlerine devam etmemesi, koronavirüse yakalanmalarından veya Covid – 19 hastası olmalarından çok daha tehlikelidir” diyen profesörleri dinlediğinizde, “açın okulları” diye bağırasınız gelir!

-*-*-

Bizde de her kafadan bir ses çıkıyor!

“Açarız açmasına ama ya bulaşırsa!”...

Bu endişede olanları suçlamak doğru değil elbette ama bence “online eğitim” veya “uzaktan eğitim” bu endişede belirttiğimiz “bulaş”tan çok daha tehlikelidir!

-*-*-

Peki sonuç?

Sonuç mu?

The Guardian gazetesi, dün manşetinden yayınladığı haberde, “zengin yoksul öğrenci farkı büyüyor” başlığını kullandı.

Ve gazete, bunun çok büyük bir sorun olduğunu anlattı.

Biz bu sorunu yıllardır hiç görmüyoruz; ya da görüp de umursamıyoruz.

Parası olanları özel okullarda, olmayanları devlette okutuyoruz ve yaşanan ayıbın, vahşetin korkunçluğunu “yokmuş gibi” sayıyoruz.

Ayıptır!

Çocuklara günahtır!

-*-*-

Ne mi yapalım?

1974 savaşını yaz tatilinde yaşadık...

Temmuz’da tatildik.

Ağustos ortasında savaş bitti.

Eylül’de yeniden okula başladık.

Ama daha önceki dönemde, savaş nedeniyle bir yıl, hatta iki yıl okula gidemeyenler olmuştur.

-*-*-

Yani diyeceğim odur ki, “uzaktan eğitim” adı altında 15 gün dahi olsa yaşanan ya da yaşanacak olan, “zengin – yoksul” ayrımcılığıdır.

Çok ayıptır!

Çok günahtır!

Doğrudan eğitime geçemiyorsanız, “koronavirüs salgını bitene kadar okullar tatil” deyin; bence daha iyi olur...

Ama lütfen, “uzaktan eğitim eşitsizliğini ve alçaklığını” derhal kesin!

Bu ülkede ne yazık ki uzaktan eğitim, büyük bir insanlık ayıbıdır!

Bu ayıptan vazgeçelim!