Risk Yöneticisi ve Ekonomist Ertuğrul Buğrahan, 24 Haziran 2018 seçimleri sonrası Türkiye’de hayat bulacak başkanlık sistemi ile birlikte ekonomideki gelişmelerin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda Yeni Bakış gazetesinden Özlem Çimendal'a önemli açıklamalarda bulundu. 

Ertuğrul Buğrahan, Türkiye’de seçimin ardından ekonomi ve mali konularda uzman kişilerin atanmasının piyasaları memnun edeceği ve olumlu atmosfer yaratacağına dikkat çekerek, temmuzdan sonra OHAL’in kaldırılması ile de hem uluslararası toplumda hem de piyasalarda ekonomik dengelerin sağlanacağını ifade etti

Ekonominin temel taşlarından olan siyasi istikrarın düzgün bir ekonomi için yeterli olmadığına dikkat çeken Buğrahan, “Akabinde, mali reformların yer alması elzemdir. Dolayısı ile Türk Lirası için kötü günlerin geçtiğini söylemek için henüz erken” dedi.

ABD’nin faiz artırımlarının tüm hızıyla devam ettiğine dikkat çeken Buğrahan, Türkiye için ise bu faiz politikasının negatif etki yarattığını kaydetti. Buğrahan, dövize olan talep artarken, dış borçların da artarak Türk Lirası üzerinde baskı yaratmaya devam ettiğini ifade etti.

Siyasi istikrar faktörü 

Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi en güçlü Cumhurbaşkanı adayının Recep Tayyip Erdoğan olduğunun görüldüğünü ve sonucun sürpriz olmadığını dile getiren Ertuğrul Buğrahan, “Nitekim, seçimlerin galibi olmakla birlikte artık Türkiye’de başkanlık sistemi hayat bulacak. Böylelikle, siyasi istikrarın sağlanması için geriye alanlarında etkin ve yetkin bir kabinenin oluşturulması kalıyor” dedi. 

Uzman kadrolar ve OHAL’siz ekonomi piyasaları rahatlatacak 

Seçim sonrası ekonomi ve maliye tarafından uzman kişilerin atanmasının piyasaları memnun edeceği ve olumlu atmosfer yaratacağının altını çizen Buğrahan, temmuzdan sonra OHAL’in kaldırılması ile de hem uluslararası toplumda hem de piyasalarda ekonomik dengelerin sağlanacağını ifade etti. Buğrahan şöyle konuştu: “Seçimlerde de söylendiği üzere temmuz ayında süresi dolacak olan OHAL’i kaldırma kararı alınması da hem uluslararası topluma hem de piyasalara pozitif tesir edecektir.”

“TL için kötü günlerin geçtiği söylenemez”

Ekonominin temel taşlarından olan siyasi istikrarın düzgün bir ekonomi için yeterli olmadığına dikkat çeken Buğrahan, “Ancak siyasi istikrarın sağlanması ekonomik ve mali performans için tek başına yeterli değildir. Akabinde, mali reformların yer alması elzemdir. Dolayısı ile Türk Lirası için kötü günlerin geçtiğini söylemek için henüz erken” dedi. 

“Türk ekonomisini etkileyen bir dizi risk faktörü var”

Türk ekonomisini olumsuz etkileyen bir dizi risk faktör serisi bulunduğunu anlatan Buğrahan, “Bu çerçevede, yükselen enflasyon, cari açık, kamu ve özel sektör dış borcu, artan yerli ve global faizler, küresel ticaret savaşları, uluslararası diplomatik gerginlikler, jeopolitik riskler, yabancı yatırımcı çıkışları ve kredi notunun düşmesi kurlar üzerinde baskı unsuru olmaya devam edecekler” şeklinde konuştu. 

Faizler artıyor, dolar arzı azalıyor 

ABD’nin faiz artırımlarının da tüm hızıyla devam ettiğine dikkat çeken Buğrahan, “Sene içerisinde FED’in 3 kez daha ek olarak faiz artırımına gideceği konuşuluyor. Uzun vadeli ABD devlet tahvil faizleri % 3’ü geçmiş durumda. Zira, yükselen faizlerle dolar güçlenirken, sıkı para politikası nedeni ile dolar arzı azalıyor” ifadelerini kullandı.

“Türkiye için negatif etki yaratıyor”

Buğrahan: “Türkiye için ise bu faiz politikası negatif etki yaratıyor. Dövize olan talep artarken, dış borçlarda artıyor ve Türk Lirası üzerinde baskı yaratıyor” ifadelerini kullandı.” 

“Yabancı yatırımcı az riskli ülkede yükselen faizlere yatırım yapmaya başlayınca döviz çıkışları gerçekleşiyor”

Buğrahan şunları söyledi: “Buna ek olarak yabancı yatırımcı az riskli ülkede yükselen faizlere yatırım yapmaya başlayınca Türkiye’den döviz çıkışları meydana geliyor. Haliyle, cazibenin artması için kredi riski notlara göre arttığından dolayı yabancı yatırımcıyı çekmek için faizler yükseliyor.” 

“Yerli ürünü korumak için getirilen ek vergiler sertleşiyor”

Bakanlar Kurulu’nun, ABD menşeli bazı ürünlerin ithalatında ek mali yükümlülük uygulanmasına dair karar aldığına da dikkat çeken Buğrahan, “Bu kapsamda, Çin, ABD, AB arasında başlayan vergilendirme süreci Türkiye’de de karşılıklı olarak başladı. Yerli üretim ve yerli ürünleri koruma amacı ile getirilen ek vergiler ülkelerde birbirini takip ediyor ve sertleşiyor. Hal böyleyken, serbest ticarete sekte vurulması huzursuzluk yaratırken, ihracatın azalmasıyla birlikte ekonomilerdeki performansları olumsuz etkilemesi söz konusu olacaktır” dedi.  

Politik ve diplomatik gerginlikler devam ediyor 

Ticaretin yanı sıra, politik ve diplomatik gerginliklerin de devam ettiğine vurgu yapan Buğrahan, “Amerika’nın Sesi internet sitesinden yayımlanan habere göre, ABD Dış ilişkiler yetkilisi Mitchell, Türkiye’ye özellikle hapisteki Amerikan vatandaşları ve Rusya’dan S-400 satın alım planları noktasında sert eleştiriler yöneltti ve bu iki konunun Türk-Amerikan ilişkilerinin gidişatını ciddi şekilde değiştirebileceği uyarısında bulundu. Gerginlik yaşanan büyük ticaret ortağı AB’den ise stratejik ortak olarak Türkiye ile ilişkilerin iyileşmesi çağrısı yapıldı. Keza, Avrupa ile ilişkilerin yeniden rayına oturması son derece muhtemel gözüküyor” ifadelerini kullandı.