Eniz Orakcıoğlu
 
Milletvekili ve Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı,  ülkede uyuşturucu kullanımının ilkokullara kadar indiğini, 2003’den 2017 yılına kadar geçen zamanda ise  uyuşturucu kullanımının 4 kat arttığını söyledi. Çakıcı, uyuşturucuyu kullanımını engellemek adına yapılması gerekenleri ve eksiklikleri de sıralayarak, Bonzai’nin bu ülkenin felaketi olacağınI savundu. 
 
“Yetişkinlerde kullanım 4 kat arttı”

Prof. Dr.  Çakıcı, Uyuşturucu kullanımının son 20 yılda olağanüstü artığını vurgulayarak, “1996 yılında liselerde yüzde 2 olan yasa dışı madde kullanım oranı 2015 yılında yüzde 5,6’ya çıkmıştır. Kısacası yabancı madde kullanan lise gençlerinde yüzde 250 artış olmuştur. İlkokullarda 11-12 yaş gurubunda ise 2015 yılında yaptığımız çalışmada yasa dışı madde kullanımının yüzde 1 olduğunu tespit ettik, yani uyuşturucu madde kullanımı ilkokula kadar düştüğünü üzülerek söyleyebilirim. Diğer yandan yapılan araştırmalar doğrultusunda 18 yaşın üzerinde yetişkin bireylerin uyuşturucu kullanımının da büyük oranda arttığını gördük. 18 yaş üstünde bireylerle 2003 yılında yaptığımız bin kişilik ankette yüzde 3 olan yasadışı kullanım oranı 2015 ve 2017’de yüzde 12’ye çıktı. Kısacası kullanım oranlarında 4 kat artış olmuştur” dedi. 
 
“Bonzai, bu ülkenin felaketidir”

Yine anket sonuçlarından yola çıkarak uyuşturucu maddeler arasında en hızlı yükselişin bonzai’de olduğunu söyleyen Çakıcı, “Son yıllarda bonzai çok hızlı bir şekilde yayılarak, yasadışı maddeler arasında 1’inci sırada yerini aldı. Eskiden 1’inci sırada ot ve esrar varken, bonzai ot ve esrarı geride bıraktı. Bonzai bu ülkenin felaketidir. Çünkü ucuzdur, kokusuzdur, kolay bir şekilde kullanılır” şeklinde konuştu.
 
“Akıl hastalığına neden olabilir”

Klinik deneylerde Bonzai kadar akıl hastalığı yapan bir madde ile karşılaşmadıklarının altını çizen Çakıcı, “Bonzai kullanımı zaman zaman ölümcüldür, kalp durması ve beyin kanamasına da neden olabilmekte, özelliklede çok hızlı bir şekilde akıl hastalığına neden olabilmektedir. Uyuşturucu yapımında kullanılan Opiyum maddesi eğer yarı sentetikse ve işlenirse eroin üretilir, ama opiyum işlenmez ise veya farklı işlenirse morfin veya ağrı kesici olarak da kullanılıp hap üretilebilmektedir. Ama bunun yarı işlenmiş hali eroin olur ve kafa yapar. Esrar bitkisinin yani hintkenevirinin dişisinden elde edilen madde kafa yapmak için kullanılır, ama damıtılmış hali ise bugün kanser tedavisinde kullanılabilir.  Hintkeneviri içince kafa yaparken, aynı zamanda kanser  tedavisi olacak yaklaşımı doğru değildir.  Bu bitkinin işlenmiş, damıtılmış ve içinden yağı alınmış hali bugün kanser tedavisinde kullanılır” diye konuştu.


 
“Uyuşturucu Güney Kıbrıs ve Yurtdışından geliyor”

Kuzey Kıbrıs’ta uyuşturucu maddelere dair bir üretim olmadığını belirten Çakıcı, “Uyuşturucu ülkemize yurtdışı ve Güney Kıbrıs’tan giriyor. Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a yıllardır bonzai gelmekte, hatta 7-8 yıl önce bonzai kullanımı serbesti ve internet aracılığı ile de alınmaktaydı. O dönemin gençleri Güneye geçerek marketlerden bonzai alarak kullanıyorlardı. Sonradan bonzainin zararları fark edilince yasadışı ilan ediliyor ancak uyuşturucu madde geçişleri yasak olmasına rağmen hala Güney’den Kuzeye geçmektedir” dedi.
 
“Kıbrıs Balkan yolu üzerinde bulunuyor”

Çakıcı, sözlerine şu şekilde devam etti; “TÜBİM raporlarında Tükiye’ye giden bonzai KKTC üzerinden gittiği bilgisi yer alıyor. Afganistan, Pakistan ve İran’dan, Türkiye’ye, Türkiye’den de balkanlar yolu ile Avrupa’ya giden dünyanın en büyük uyuşturucu ticaret yolu var ve bu yolun adına Balkan Yolu denmektedir. Balkan Yolunun bir ayağı da Kıbrıs’tan geçmektedir. Bu yolla Doğudan gelen uyuşturucu batıya Kıbrıs üzerinden gidiyor. 1980’li yıllardan beri balkan yolu kullanılmaktadır ve son 2012’de yayınlanan  Birleşmiş Milletler raporunda da bu yolun dünyadaki en önemli uyuşturucu yolu olduğu ve hala günümüzde de bu yolun kullanıldığı bilgisi var. Transit yol üzerinde olan her ülke muhakkak ki bu uyuşturucu kullanımı veya satışına bulaşır. Bu nedenle de Kıbrıs’ta da bazı uyuşturucular alıcı bulduğu için burada da kalmaktadır” şeklinde konuştu.
 
“Polisin takip ve tesisat eksikliği var”

Polisin uyuşturucu denetim ve kontrolleri noktasında takip ve tesisatlarının eksik olduğunu da vurgulayan Mehmet  Çakıcı, “Bunlarla ilgili yasalarda mevcut değildir. Bu sebeple de polis uyuşturucu mafyası liderlerinin üzerine gitmekte zorlanıyor. Bizde sadece birkaç ihbar doğrultusunda kullanıcı ve bağımlılar yakalanıyor, ama esas şebeke ve uyuşturucu mafyası patronları yakalanamıyor. KKTC’nin konumu gereği de dünyanın en önemli uyuşturucu baronları da ülkemize gelmekte ve buraya sığınmaktadır. Bunların yanında yasalarımızda uyuşturucu trafiğinin engellenmesi ile ilgili ve narkotik polis sayımızda eksiklerimiz var. Diğer yandan takip ve tesisatlarımızda da eksiklikler var. Narkotik şubenin uyuşturucu trafiğinin engellenmesi ile ilgili polisiye tedbire de ihtiyaç var. Devletin de uyuşturucu trafiğini engellemek adına güçlü bir kararlılık koyması önemlidir” diye konuştu.
 
“Eğitim programlarına ihtiyaç var”

Bu ülkede uyuşturucu kullanımını önlemek için eğitim programı olması gerektiğini belirten Çakıcı, “Liselerde, ortaokul ve ilkokullarda, bunun yanında ailelerin de eğitim programlarının olması ve özellikle okullarda bu programların müfredata girmesi şarttır. Şu anda ülkede tek bir eğitim programı vardır oda benim 2000 yılında yazdığım liseler için olan 12 saatlik bir eğitim programıdır. 15 yıl bu program tozlu raflarda kaldı ve 15 yıldan sonra Kemal Dürüstün isteği ile bu programı çıkarttık ve Sayın Dürüst’ün ricası ve 3 rehber öğretmeninin katılımı ile bu programı revize ederek, bugünkü Eğitim Bakanı Özdemir Berova’ya da bu programı ilettik. Hala  bu programın müfredata tam olarak yerleştirilmesini bekliyoruz. Bunların yanında Eğitim programı ile ilgili gümrükçülerin, acil hekimlerinin ve mahkemeler ile avukatları da eğitilmesi gerekmektedir” dedi.
 
“Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi durumu içler acısıdır”

Mehmet Çakıcı, sözlerine şöyle sürdürdü; “Uyuşturucuyu önlemek adına bu ülkede tedavi ve rehabilitasyon merkezi  bulunmamaktadır ve bu da çok büyük eksiklerimizden biridir. Bu noktada da gençlerimizi, bağımlı olan insanımızı tedavi dahi edemiyoruz. Tedavi anlamında sadece Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi var orda da durum içler acısıdır. Çünkü 3 doktor var biri hastalandı, diğeri de başhekim oldu hasta bakmıyor işler bir hekimle yürütülmeye çalışılıyor. Özelde ise bu bağımlıları yatıracak yerler yok, bu yüzdende bağımlı hastayı sadece yurtdışına göndererek tedavi ettirebiliyorsunuz. Ülkemizde uyuşturucu anlamında tedavi, eğitimler, yasalar ve polisiye tedbirler eksik bu nedenle de KKTC’de uyuşturucu kullanımı artıyor diye kimse şaşırmasın.  Bugün uyuşturucu yüzünden genç ölümler yaşanmaktadır, günden güne uyuşturucudan ölenlerin sayısı artmakta ve birçok trafik kazasına da sebebiyet vermektedir. Bonzai kullanıp kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden kişileri hastane kayıtlarına kalp krizinden öldü diye yazıyoruz.  Bir genç trafikte bonzai kullandıktan sonra kaza yapıyor, bonzai kullanıp kaza yaptı yerine trafik kayıtlarına yoldan çıktı kaza yaptı ve öldü yazıyoruz.”


 
“6 aydır tahliller yapılamıyor”

Denetimli Serbestlik Yasasıyla ilgili de bilgi veren Mehmet  Çakıcı, “Yasaya göre yargılanarak kullanıcı olan ve tedavi hakkı tanınanları 1 ile 3 sene arasında 15 günde bir doktor kontrolü ve tahlil şartı konuldur. Ama bugün devlet laboratuvarı yanmış ve yerine yeni bir laboratuvar kurulmamıştır, bu durumda her 15 günde bir tahlil yapması gereken bağımlılar 6 aydır tahlillerini bile yapamıyor. Bunun yanında adli tıp kurumumuz yok, devlet laboratuvarındaki cihazlar eksik. Yeni tam teşekküllü bir devlet laboratuvarı kurulabilir, devletin bu laboratuvarı kuracak imkânlıda vardır ama önemli olan niyettir” diye konuştu.