Başsavcı Muavini Yardımcısı Ahmet Varol ile Adli Tıp Profesörü Dr. Mehmet Çakıcı arasında  mahkeme geçen diyalog sosyal medyaya taşındı. Başsavcı Muavini Yardımcısı Ahmet Varol, Bilge Lord davası ile ilgili uzman görüşü veren Adli Tıp Profesörü Dr. Mehmet Çakıcı’ya Lord’un psikolojik durumu ile ilgili yanlış teşhis koyduğunu ve “İpten adam alırım” mesajı vermeye çalıştığını söylemişti. Mahkemede ithamları reddeden Çakıcı, sosyal medya hesabı üzerinden 7 maddelik bir bildiri yayınlayarak “Profesörlük unvanını bakkaldan almadım” mesajı verdi, yaşananları eleştirdi.

Çakıcı’nın açıklaması şöyle:

Bizler alışılagelmişim aksine rüzgar nereye eserse hareket edecek insanlar değiliz. Bilim ve doğruluktan asla sapmam... Mahkemede talep edilen uzmanlık görüşüm ile ilgili görüyorum ki üzerimden siyaset yapmak isteyenler var... Bilinmelidir ki:

1) Asla ve de katiyetle, mahkeme sürecinde olan bir konuyu, hukuka olan saygımdan dolayı tartışma kusuruna girmeyeceğim.

2) Uzman olarak verdiğim görüş ve raporların tamamen bilime dayalı olduğunu bilgilerinize sunar, bilimi siyasetten ayrıştıracak olgunluğu taşıyan, ve aynı konularla ilgili 20 yıl önce yazılmış bilimsel makalelerimi okumanızı öneririm.

3-Filisit denilen çocuk öldürme ile ilgili bilimsel dergilerdeki yazılarım 20 yıl önce yazılmıştır. Bu konuda deneyimi olan Türkiye’deki az sayıdaki uzmandan biriyim

4-Psi̇ki̇yatri̇ Uzmanlığımla Adli Tıp Doktorasını ve Adli Bilimler Profesörlüğünü de bakkaldan da almadım.

5-Benim hekim kimliğimin ve Hipokrat yeminimin her ne pahasına olursa olsun meslektaşlarıma olan etik duruşumu değiştiremez.

6-Bir tıbbi konuyla ilgili de meslektaşlarım ile farklı düşünebilirim. Yok 6 doktor farklı tanı koydu da sen farklı tanı koydun polemiği konusuna da girmeyeceğim ki ortada 6 doktor da yoktur. Doğru aslında tektir oylamayla da değişmez.

7-Hiç bir ücret almaksızın ve hatta mahkemede de devletin bile tarafıma vereceği ücreti dahi kabul etmeyeceğimi bildirdiğim halde hale altında bir maddi menfaat imalarının yapıldığını görüyorum. Bu da gösteriyor ki görevini yapmaya çalışan dürüst bilim insanlarına bile inanmakta zorlanıyoruz. Çok üzücü...

7-Hiçbir zaman kamuoyu baskısı veya siyasi baskılar benim bilimsel duruşumu değil değiştirmek, sallamasına bile müsaade etmeyeceğim.

Benim bilim insanı olarak, insanlığa ve topluma hizmet etmekten başka ne çıkarım olduğunu ispat edebilen varsa hiç çekinmeden yargı yoluna gidebilir, ancak üzerime atılan iftiraların ispat edilemezse hukuk yolunun benim için de çalışacağını herkes konuşmadan önce durup bir düşünmelidir.

Son sözü bir kez daha tekrar edeyim. Gericilik, bilim dışılık, hurafeler, dedikodular, linç kültürü, karalamalar veya rüzgar nereye eserse sallanırım mantığı bizi bilimden ve doğruluktan asla vazgeçiremez.