Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, yargının ve ülkenin bazı sorunlarını Kıbrıs Postası'ndan Serhat İncirli'ye değerlendirdi... Doktorlarımızın çok kolay hasta izni yazdığını ve bazı kamu görevlilerinin o izinlerini sonuna kadar kullandığını kaydeden Şefik, bunun tüm kamuda aynı olduğunu ve aksamalar yaşandığını anlattı.

Yüksek Mahkeme Başkanlığı makamında söyleşi yaptığımız Başkan Şefik, yargıda ve tüm kamuda, en büyük sorunun personelden kaynaklandığını kaydetti.

Şefik, ceza davalarının arttığına dikkat çekerken, geçmişte Kıbrıs’ta insanların kendilerini emniyette hissettiğini ancak günümüzde öyle olmadığını vurguladı.

"TEBLİĞİ VE İCRA BÜYÜK SORUN AMA EN BÜYÜK SIKINTI PERSONEL"

Başkan Narin Ferdi Şefik, yargının bina, personel ve teknoloji konusunda sıkıntıları olduğunu ancak şu anda en çok tartışılan, konuşulan sorunun, tebliğ ve icra olduğunu kaydetti.

Şefik, “Baro Konseyi de sorun olarak en çok tebliğ ve icranın üzerinde duruyor ama bu günlerde en büyük sorunumuz bu mudur diye düşündüğümde, herhalde en büyük sorunumuz personelden kaynaklanır diyebilirim” dedi.

Şefik, Lefkoşa’daki mukayyitlikleri taşımak ve yargıçlara oda yaratmak, mahkeme salonu oluşturmak için binanın tamamlanmasını beklediklerini ama sorununun da henüz çözülmediğine dikkat çekerken, “Mayıs’ta teslim edileceği söylenen binaların bitirilemeyeceği bilgime geldi” diye ekledi. 

“PERSONELİN YILDA 40 GÜN HASTA İZNİ VARDIR...  BAZI KİŞİLER BU HAKKI SONUNA KADAR KULLANIR”

Başkan Şefik, kamuda bir çok yerde olduğu gibi mahkemede de personelin sıkışık çalıştığını, sıkışık çalıştığı için, dosya kayıplarının dahi yaşanabildiğine dikkat çekti.

Şefik, kamuda personel sıkıntısı ile ilgili olarak bir de şu saptamayı yaptı:

“... Personelin yılda 40 gün hasta izni vardır... Bazı kişiler bu hakkı sonuna kadar kullanır. Hasta olduğu için değil. Tüm kamuda böyledir... Geçenlerde biriyle ilgili bilgi istedim. Bana dediler ki, ‘Bu kişi yasal hakkı ne kadarsa, sonuna kadar kullanır’. Her yıl muhakkak kullanır... Benim gittiğim doktorlar kim olduğumu bildikleri halde, ‘izin yazalım size’ derler. İzin istemem... Zona geçirdim ve mahkemedeydim... Doktorlarımız çok kolay izin yazar... Bazı kamu görevlileri de o izinlerini sonuna kadar kullanır... Ben bir şeyden sorumluysam ve o gün işe gelmiyorsam, yerime bakacak biri de yok... Bizde o bolluk yok... Aksamalar oluyor...”

" KADIN YARGIÇLARIN DOĞUM YAPMALARI KİŞİ OLARAK BENİ ÇOK MUTLU EDER. AMA İDARECİ OLARAK BAKTIĞIMDA ÇOK ZORLUĞA GİRERİZ"

Başkan Şefik, “hasta iznini sonuna kadar kullanan yargıç var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Kesinlikle yoktur... Bir kadın olarak kadın yargıçların bir büyükleri ve onları çok seven biri olarak, ‘sakın tek çocukla kalmayın’ demekteyim. Derim... Ama Yüksek Mahkeme Başkanı olarak ‘kesinlikle doğurmayın’ derim... Yedek yok... Bir dönem hatırlarım... Girne’de dört yargıcımız vardı. Üçü kadın... Bir de daha eski erkek yargıç... İki kadın yargıç hamilelik iznine ayrıldı, kırkları karıştı... Daha eski olan erkek yargıç rahat davranan biriydi... O dönemde tüm yük, bütün mahkeme işleri  EmineDizdarlı’nın başındaydı... Şu anda kadın yargıç oranı yüzde 60’tır. Çoğu gençtir. Kişi olarak doğum yapmaları beni çok mutlu eder. Ama idareci olarak baktığımda çok zorluğa gireriz. Çünkü o fazlalığımız yoktur...”

 “MAHKEME BURADAN ÇIKTIĞI ANDA LEFKOŞA BİTER”

Başkan Şefik, Mahkemeler Yasası tadilatından sonra daha fazla yargıç alma hakları ortaya çıktığını belirtti ve şunları dile getirdi:

“... Yargıç alabiliriz. Maliye bize bu konuda hiç zorluk çıkarmadı. Ama yargıç almadan önce oda da istersiniz. Mahkeme salonu da istersiniz. Şu anda Lefkoşa’da tadilatı süren bina bittikten sonra mahkeme odası ve yargıç odası sağlayabileceğiz. O safhada belki Lefkoşa’da yargıç alımına gidebiliriz. Bir de bize BTMK’nın olduğu bölgede arsa tahsis edildi. Şafak Öneri beyin döneminde bu arsa verildi. Oraya bir Yüksek Mahkeme binası yapılması gündemdedir. Ama onun gecikmesinden de ben sorumluyum. Çünkü, birincisi bu bölgeden kaçmak zordur. Mahkemeler yıllardır buradadır. Kesinlikle Lefkoşa Kaza Mahkemesi hiç bir zaman burayı boşaltmamalıdır. Boşaltamaz. Mahkeme buradan çıktığı anda Lefkoşa biter. Ama Yüksek Mahkeme’nin uzakta olması avukatlar için de savcılar için de halkın için de zordur. Burada davası varsa, Derebeoyu’ndaki trafiği düşünün... Çok zordur... Mahkemelerin bulunduğu yerde alternatif binalar da gündeme geldi... Bazı bakanlar bunu önerdi... BTMK bölgesine gitmektense buralarda kalmayı tercih ederiz. Ama aynı binada barınmamız mümkün değildir. Yüksek Mahkeme’nin de ayrı salona ihtiyacı vardır... Yargıçların tek başlarına dinledikleri davalar vardır ve bazen sıraya girerler, o çıksın da gireyim diye...” 

“CEZA DAVALARINDA YÜZDE 50 ARTIŞ HUKUK DAVALARINDA YÜZDE 20 AZALMA VAR”

Ceza davalarında yüzde 50 artış hukuk davalarında ise yüzde 20 düşüş olduğunu dile getiren Şefik, bu konuda şunları dile getirdi:

“Hukuk davaları düştü... Ceza davalarında artış var. Hukuk davalarındaki düşüşün nedeni veya nedenleri ile ilgili yorum yapmak zor. Mahkemeye gelmekten mi vazgeçildi? Bilemem...  Raporlara baktığımızda hukuk davalarında azalma var. İnsanlar mahkemeye  gelmekten vazgeçti. Çünkü mahkemeye gelmek de bir masraftır. İcranın olmayacağını bilirseniz, tekrar düşünürsünüz... Çünkü atıyorum 500 TL alacağınız var, yine atıyorum 300 TL de davanın açılması için vereceksiniz... E bunu ne zaman alacaksınız? Davayı kazansanız bile, bu paraya ne zaman dönecek? Belki de 500 gitsin de 300 daha gitmesin diyenler olabilir... Hukuk davaları niçin azalmıştır, bu dürtü neden azalmıştır bilemem...”

GEÇMİŞTE KIBRIS’TA KENDİMİZİ BAŞKA ÜLKELERE NAZARAN ÇOK DAHA EMNİYETTE HİSSETMİŞİZDİR... ŞİMDİ ÖYLE DEĞİL

Sadece Yüksek Mahkeme Başkanı olarak değil, bir vatandaş olarak, ceza davalarındaki gibi, suçlardaki, örneğin cinayetler, kap kaçlar, hırsızlıklar, uyuşturucu gibi konulardaki artışı da değerlendiren Şefik, şunları söyledi:

“... Çok ürkütücü... Geçmişte Kıbrıs’ta kendimizi başka ülkelere nazaran çok daha emniyette hissetmişizdir. Örneğin Londra’da insan gece sokakta yürürken korkar... Her an çantanızı alabilirler, sizi bıçaklayabilirler... Kıbrıs’ta bunun olacağını hiç mümkün görmezken, burada da son dönemde iki olay oldu. Bir kadın yolda yürürken çantasını çekip aldılar... Bir diğer kadın arabasında otururken saldırıya uğradı. Çantası alındı. Bizde görülmeyen konulardı bunlar. Eskiden burada böyle şeyler olmazdı. Ortam emniyetlidir olayı ortadan kalkmıştır... Uyuşturucu olayı bence çok ürkütücüdür. Gençleri çok büyük tehlike beklemektedir. Denetim zordur... Denetimli Serbestlik Yasası’nın uygulamasında zorluklar vardır... bildiğim kadarıyla hükümet onu yeniden gözden geçirmektedir...”

“BOŞANMALARDA ARTIŞ OLMASI, EVDEKİ EĞİTİM NOKTASINDA BÜYÜK BİR EKSİKLİK GETİRİR”

“Her şeyin başı eğitimdir... Sadece okullardaki eğitim değil... Evdeki eğitim daha önemlidir... Belirli konuları evde almak gerekir. Çocuklarla yakın olmak gerekir. Bu yakınlık, her şeyi daha yakından bilmemizi sağlar. Şu anda boşanmalar çok artmıştır. Boşanmalarda artış olması, evdeki eğitim noktasında büyük bir eksiklik getirir... Boşanmalardan en fazla etkilenen çocuklardır. O etkilenmenin etkisiyle de Allah korusun uyuşturucu da bir şekilde cazip gelebilir.”

“0.03 TL’LİK CEZA VAR... YAKINDA KARAR ÇIKTIĞI ZAMAN İŞİTECEĞİZ”

Şefik, cezaların yetersizliği ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulundu ve çok çarpıcı örnekler verdi. Şunları ifade etti:

“... Bazı para cezalarının gözden geçirilmesi kesindir... Bir yargıç arkadaşımızla bu konuda konuşma fırsatım oldu... Eski bir yasadan bahsetti... 0.03 TL’lik ceza var... Yakında karar çıktığı zaman işiteceğiz... Hiç bir zaman, hiç bir yargıç okuyacağı kararı konuşmaz... Ama burada belli ki sorun vardır... Yargıcımız bunu fark etti... Bazen kıyıda köşede kalan yasalar, cezalar vardır... Belirli kurumların o yasaları gözden geçirmeleri gerekir. Ama tabii ki oradaki kişilerin de bu konuda ehil olmaları gerekir... O makama, bilgi sahibi oldukları için getirilmiş olmaları gerekir...”

“BİR YOLSUZLUK VARSA, ONUN BEDELİNİ, O KİŞİ GÖRMELİ”

Şefik, son dönemlerde çok konuşulan başkanlık sistemi ile ilgili de görüşlerini açıkladı ve şunları kaydetti:

“... Parlamenter sistem veya başkanlık sistemi diye bir tercihim yoktur. Benim için önemli olan, herkesin hata yaptıysa, ceremesini çekeceği, denetimin yapılacağı sistemin getirilmesidir. Parlamenter sistem olsun, başkanlık sistemi olsun beni hiç ilgilendirmiyor... Bir yolsuzluk varsa, onun bedelini, o kişi görmeli...”

“YARGININ, ARA EMİRLERİYLE YÜRÜTMENİN YATIRIMLARINI DURDURDUĞU İZLENİMİ DOĞRU DEĞİLDİR”

Bazı yatırımlarda, kamulaştırmalarda, örneğin yol yapımları sırasında “ara emri” olayının ortaya çıkması konusunu da değerlendiren Şefik, şu saptamaları dile getirdi:

“... Yargının, yürütmenin yatırımlarını durdurduğu izlenimi doğru değildir... Bilhassa önemli bazı yolların yapımında çoğu yargıç, derhal savcılığa tebliği ettirir... Önemli bir proje vardır. Kamuyu yakından ilgilendiren büyük bir yatırım söz konusudur... Bunu her şeyiyle öğrenmeden ara emrini vermek çok doğru değil. Bazen ara emri verirsiniz ama gerekirse kaldırırsınız da... Savcı çok kez gelir ve ara emrinin kesinleşmesini kabul eder. Çünkü sorun kamulaştırma ihbarı olmamasından, kamulaştırma emri olmamasından kaynaklanır. Yolun güzergahı çizilmiştir. Ertesi gün araçlar gelip işe başlar. Yani yürütmenin burada ciddi hatası söz konusudur. Bu soru çoktan sorulmuştur... Hükümet yetkilileri ile bu konuları konuşuyoruz... Bir keresinde, savcı tazminat vermeye de hazırdı. Çünkü hiç bir hak olmadan, vatandaşın arazisinin içinden geçildi. Zarar verildi. Proje yapılacaksa güzergah belirlenmişse, 1562 sayılı yasa altında belirli bir prosedürü var. O prosedür uygulandığında bir mahkemeden ara emri çıkmaz... Ara emirleri, yargının yürütmeyi engellemesi değildir... Önemli projelerde dava dosyalarına girildiğinde, hükümeti temsil eden savcı da müdafaa edecek bir şey bulamadığı için, ara emri verilsin der... Bir dosyada bırakın ara emrini, tazminat verilmesini bile teklif eder... İhbar verildiğinde, rakam üzerinde anlaşılamazsa, o ayrı bir mahkeme konusudur... Genellikle yasa uygulanmadığı ve mal sahibine gerekli bildirim yapılmadığı için ara emri çıkar..." 

KÜRTAJ KONUSUNDA YASAL MEVZUAT NEYSE MAHKEME ONU UYGULAMAKLA MÜKELLEFTİR

Kürtaj konusunun da ülkede çok tartışıldığını aktardığımız Şefik, kamuoyunu uzun süre meşgul eden “kürtaj davası” konusunda da görüşlerini şu şekilde ortaya koydu:

“... Yasal mevzuat neyse mahkeme onu uygulamakla mükelleftir. Bu davaların devam ettiği dönemde bir yanlış algı vardı diye düşünmekteyim... İlk önce bir anne yargılandı ondan sonra doktorlar hemşireler yargılandı. Annenin yargılanmasında mahkemeye yalan şahadet verme konusu vardı. O nedenle o kadına dava geldi. Diğer annelere dava gelmedi. O’na da gelmeyecekti. Mahkemede verdiği ifadeyi, birini koruma dürtüsüyle değiştirdiği için o dava geldi. Mahkemede yalan beyan yaptığını kabul etti. O nedenle kürtaj için 10 hafta yeterli midir, bir kadın ne zaman isterse kürtaj yapabilir mi konusu bizim karar verebileceğimiz bir konu değildir... Mahkeme yasal mevzuata bakar... Ceza belirler... Ceza beğenilmezse, istinaf hakkı vardır...”

“TEK BİR POLİSİ TEK BİR MOTOSİKLETLE MAZBATA DAĞITIYOR, MAZBATALAR POLİSTE TIKANMAKTADIR”

Mazbatalarda polisin yetersizliği konusunda da görüş belirten Şefik, şu ifadeleri kullandı:

“Mazbatalarda polis kendine göre, personel eksikliği nedeniyle yetersizdir... Polisimiz tek bir motor tek bir personelle bu işi yapıyor... Bize öyle bilgi verildi. O nedenle tek motor ve tek adamla işlem halletmek zordur. Mazbatalar poliste tıkanmaktadır. O konuda Polis Genel Müdürü ile de bir kaç kez bu konuyu konuştuk... Personel konusunda sıkışıyorlar... Bizim bu aşamada icrayı tümüyle ele alıp belki mazbataların polis eliyle değil, başka bir şekilde halledilmesi gündeme gelebilir. Bu şekilde olmuyor... Para tahsilatında problem vardır...”

“ERKEN GENEL SEÇİMDE BAYAĞI ZORLANDIK, ARTIK ZORLANMAYIZ”

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı olarak da görev yapan Şefik, önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili bir sıkıntı yaşanmayacağını belirtti ve “erken genel seçimde değişen sistem nedeniyle yaşadığımız sıkıntıdan sonra, her hangi bir seçimde çok büyük bir sorun yaşanacağı beklentimiz yok. Erken genel seçimi atlattık, orada sıkıntı, farklı bir sistem vardı, bayağı zorlandık, bu seçimde daha kolay olmasını bekliyoruz... Geçmişte en karmaşık seçim belediye meclis üyeliği seçimiydi... Son milletvekilliğinden sonra her tür seçim daha basittir diye düşünüyoruz...”