Elektrik zammının hepimizi çarptığı, cebimizdeki paranın her geçen gün eksildiği, devlet eliyle haksız yollarla zenginin çok daha zengin olduğu, vatandaşın inim inim inlediği, devleti tepe tepe dolandıranların varlığının en çok görünür kılındığı günleri yaşıyoruz…
Bundandır ki; bilgisayarın başına her oturduğum zaman içimden yazmanın geçmediği günlerden biri daha aslında..
Ama bir farkla.. Bugün benim açımdan çok özel bir günün yıldönümü..
Oğlum Tan’ı kucağıma alışımın üzerinden bugün tam 14 yıl geçti..
O artık 15’inci yaşına girmiş bir delikanlı..
Sorumluluklarının bilincinde, efendi, saygılı, uyumlu..
En önemlisi yüreğinde insan, hayvan, doğa sevgisi olan bir evlat.. Can evlat..
Derslerine meraklı, hedefini belirlemiş ve doktor olabilmek için çıktığı uzun ve meşakkatli yolun henüz daha başlarında..
Kararlı..
Bir baba olarak elbette ki O’nun hayattaki yolculuğunda yol gösterici olabilmek adına elimden geleni yapmaya çalışıyorum..
Ama sorun şu ki; içimden gelmeyen, inanmadığım cümleleri sırf evladımı motive etmek adına olsun sarf edemiyorum.. Belki de büyük bir yanlış yapıyorum, bilemiyorum..
Bugün satırlarla dertleşirken kendime “acaba bu kadar gerçekçi cümleler kurmasam mı?” diye sormadan edemiyorum!
Çünkü Tan ile sohbetimizde gelip bir noktada ağzımdan dökülen cümleler var…
Diyorum ki; “Oku babacığım, çok oku, derslerine asıl… Güzel bir ülkede iyi bir eğitim al ve o ülkede kal.. Çalış, insanca hayatını yaşa.. Doğduğun bu adaya sadece tatiller için gel.. Zira biz bu cennet adayı sizlerin hakça yaşayabileceğiniz bir noktaya getiremedik. Hatta ülkemiz her geçen gün çok daha kötüye gidiyor.. Oku ve adaletin var olduğu, insanların hakça yaşadığı bir ülkede özgürce yaşamanın tadına bak… Bu babacığını da unutma ama, tatillerde mutlaka ülkene gel, sarılıp özlem giderelim!”
Evet dostlar; hem bu cümleleri kuruyorum hem de daha sonra kendime kızıyorum.
Hangi baba evladından uzak yaşamayı ister?
İstemez değil mi?
Kötü yönetimin biz ebeveynleri getirdiği nokta maalesef budur!..
Üzülüyorum ama gerçek bu… Çünkü biz başaramadık; bu toprakları adalet ile anıldığı, hakkın hukukun, insan haklarının hayatın merkezinde olduğu, vatan sevgisini yüreklerimizin en derininde hissettiğimiz bir duygu olmasını sağlayamadık..
Çevremizi bile temiz tutmaktan aciz bir topluluk olarak bu cennet adayı cehenneme çevirdik!
Partizanlığın, adam kayırmacılığın, rüşvetin, yolsuzluğun, haksızlık ve hukuksuzluğun, en önemlisi de sevgisizliğin ana vatanı olmuş yaşadığımız şu küçücük toprak parçası!
Acı ama gerçek!
Yine de gözlerimi bir an olsun kapatıp tüm bu yazdıklarımın tersi olduğunu düşlüyor ve sana nice mutlu, sağlıklı yaşlar diliyorum babacığım…
Seni seviyorum…