Endemik ne demektir?

“Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen” hastalıktır...

Peki “pandemik” nedir?

Türk Dil Kurumu’na göre, “Türkçe’de”, “pandemi” ya da “pandemik” diye bir kelime bulunmamaktadır.

-*-*-

Ama “tıp” bilimine göre “Pandemi”; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isimdir.

“Pandemik hastalık” da dünya genelinde yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklara verilen bir isimdir.

-*-*-

Medipol Sağlık Grubu’nun internet sitesinden elde ettiğimiz bilgiye göre, “… Pandemi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ilan edilir. Yeni ortaya çıkan virüsün insandan insana kolay bir şekilde hızlıca yayılıyor olması önemli kriterlerdir.

-*-*-

Peki koronavirüs neden pandemi ilan edildi?

Çünkü, koronavirüsün yayılma hızına ve insan sağlığı üzerindeki etkisine bakıldığında genel çapta koruyucu önlemlerin artırılmasını sağlamak adına pandemi ilan edildi.

-*-*-

Pandemi kelimesinin kökeni, Yunanca’dır.

“Pan Helenic” denir ya bazen…

“Pan Cypriots”u da duymuşsunuzdur…

Pan; “tüm” demek…

Yani iki satır yukarıda yazdıklarım, “tüm Elenler, tüm Kıbrıslılar” anlamını taşır.

-*-*-

Demos nedir?

Demos, “ahali, cemaat, insanlar, halk”tır.

Pan – demos da haliyle “tüm ahali”dir.

Kelime dönüp dolaşıp, “tüm insanları ilgilendiren hastalık” olmuştur…

-*-*-

Endemik için ne demiştik?

Bitkiler ve hayvanlar için de kullanabiliriz bu kelimeyi…

Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan bitki ve hayvan” diyor Türk Dil Kurumu...

ama “tıp” açısından bakarsak, en başta da dediğimiz gibi, “Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen hastalıktır” diyebiliriz.

-*-*-

Endemos, Yunanca değilmiş!

Latinceymiş!

Ve “yerli” demekmiş...

Endemik de bu kelimeden ortaya çıkmış...

-*-*-

Bunları neden anlatıyorum?

Elbette bilim insanı değilim ve kimseye kelimelerin kökenleri ile ilgili bilgi verecek ya da pandemik ya da endemik bilimsel açıklamalar yapacak değilim.

-*-*-

Dün İngiliz gazetelerini okuduğumda, bu yazıyı yazmak aklıma geldi.

“Federal çözüm dışında bir çözüm mümkün değildir” konusunda yazı yazmaktan daha “gündemsel” buldum!

-*-*-

“Gündemsel!”...

bu kelimeyi de şimdi uydurdum!

“Daha gündeme yakın” demek istiyorum...

-*-*-

Neyse, “en büyük gündem Dr. Ali Pilli’ydi”...

Geçtik!

Müsteşarı Dr. Ali Çaygür, “... Ayrılmaya karar verdim” dedi...

Şimdi gündem, “Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi”nin yeniden oluşması...

Ki bence “hayati değeri olan bir konu” diye düşünüyorum ama geçiyorum...

-*-*-

Efendim, İngiltere, “Covid – 19’u, “pandemik” değil, “endemik” bir hastalık haline getirip, öyle mücadele edecek bir yol haritası çizmiş...

-*-*-

Nasıl bir yol haritası?

Başbakan Ersan Saner’in de, Sağlık Bakanı Ünal Üstel’in de, yardımcılarının, müsteşarlarının, danışmanlarının mutlaka okuyup incelemesi gereken bir yol haritası...

-*-*-

İlla ki aynı yoldan gidilecek demiyorum...

Ama bilmekte fayda var diye düşünüyorum...

-*-*-

“Salgın”dan, “yerel”e geçiş...

Bu sistem veya bakış açısı bize önce şu mesajı veriyor: “Covid – 19, tamamen sıfırlanacak bir hastalık olmayacak”...

Grip gibi...

Yeniden, yeniden ve yeniden bulaşabileceğiz...

Aşılansak da bulaşacağız; aşılansak da bulaştıracağız...

-*-*-

O zaman, “herkes tedbirini olduğu yerde, yerelinde alacak abi” noktasından başlayıp; yine herkesi aşılayıp, “öldürücü etkisini düşüreceğiz”...

-*-*-

İngilizlerin başbakanı, yeğenimiz – soydaşımız Boris kardeşimizin bilim insanları ile birlikte hazırladığı yol haritasının temeli şu:

“... Virüsü yerelimizde yani dar alanda kontrol altında tutmak için çok test yapacağız, daha çok izleme gerçekleştireceğiz ve gerektiğinde izole edeceğiz...”

-*-*-

Test...

İzleme...

İzolasyon...

-*-*-

Özetlemek istiyorum...

Basitçe açıklama gereği hissediyorum...

1 – Covid 19 bitmeyecek...

2 – Aşılama, bulaştırmayı veya bulaşmayı önlemeyecek; ölümleri azaltacak...

3 – Çok test yapacaksınız...

4 – Herkesi takip edeceksiniz, durumu izleyeceksiniz... (Gireni, çıkanı, bulaşanı, bulaştıranı...)

5 – İzole edeceksiniz...

-*-*-

Tam 60 A4 sayfası bir rapordan söz ediyoruz...

Bu hastalık, yıllarca “çok tehlikeli” olmayı sürdürecek diyor rapor...

Ve aynı rapor diyor ki; bazı durumlarda bu hastalığın yayılmasını önlemek için gerekirse “kapanma” olacak!

İnsan hareketliliklerine, özgürlüklerine bazı kısıtlamalar getirilebilecek!

Hem sosyal hem de ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar da devam edecek!

-*-*-

Gelelim KKTC’ye...

Memurunu ödeyecek parası olmayan; kasası tamtakır, ekonomisi, siyaseti, dış politikası çökmüş bir coğrafyadan söz ediyoruz...

Bu coğrafya, bu savaşı, “sadece Türkiye’den alıp” da mı kazanacak?

İyi düşünmek gerekiyor!

Endişeliyim!

Mevcut pozisyonumuzla bu yükün altından kalkabileceğimize inancım olduğunu söylersem, yalan söylemiş olurum!

E yalanla nereye kadar?

Kaç yıl daha hep yalanlarla götürebileceğiz ki?