Yeni Bakış gazetesinden Eniz Orakcıoğlu'na konuşan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, Kore’de yaşanan barış sürecini Yeni Bakış’a değerlendirdi. Kızılyürek,   “Kore bile bir takım mesafeler kaydedebilirken, Kıbrıs’ta toplumlar arası mesafenin giderek büyümesi, liderlerin birbirleri ile konuşmada bile naz niyaz etmeleri bizim ahvalimizi gösteriyor” dedi.  Kıbrıs sorununda gelinen noktayı ve garantörleri de değerlendiren Kızılyürek, “Kıbrıs Rum toplumu Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmezse, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı da Garanti Anlaşmasında ısrar ederse asla çözüm olamaz” şeklinde konuştu.

Kızılyürek, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in iki toplumun ortaya irade koymadıkları sürece devreye girmeyeceğini söylediği için Kıbrıs sorunu tıkanmış vaziyetedir. Tam bu tıkanmışlık üzerine Türk tarafından bir de konfederasyon fantezisi doğdu ve Konfederasyon yeni bir siyasetmiş gibi lanse edilmeye başlandı. Ama rahmetli Rauf Denktaş uzun yıllarca sadece konfederasyon görüştü, federasyon değil. Bu tür girişimler, yaklaşımlar ve zihniyetlerle de Kıbrıs sorununu çözmekten gün ve gün uzaklaşıyoruz.”

Yunanistan, Türkiye ve İngiltere’nin eski garantörlük anlaşmasından vazgeçmek zorunda olduğunu belirten Kızılyürek, “O sistemle Kıbrıs sorununda kalıcı çözüme ulaşmak mümkün değildir. Öte yandan Kıbrıs Rum tarafının da siyasi eşitlik konusunda takınacağı tavır çözümde belirleyici olacaktır. Özetle Kıbrıs Rum toplumu Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmezse, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı da Garanti Anlaşmasında ısrar ederse asla çözüm olamaz” dedi.

“Kore’deki yumuşayan siyaset bütün insanlığı ilgilendirir”

Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, Kore’de yaşanan sıcak gelişmeyi öncelikle selamlamak gerektiğini vurgulayarak, “Bu konu bilindiği üzere bütün insanlığı ilgilendiren bir konudur. Çünkü Kore demek aynı zamanda bir nükleer gerilim alanı demektir. Dolayısıyla Kore’deki yumuşama siyasetinin bütün insanlığı ilgilendiren bir boyutu olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan bakıldığı zaman Kore’deki durumun Kıbrıs’la hiçbir ortak tarafının olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü Kıbrıs dünyanın merkezinde yer alan, uluslararası sistemleri tehdit eden veya dünya barışını tehdit eden bir sorun değildir. Kıbrıs Doğu Akdeniz’de Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan ve Türkiye arasında sıkıştırılmış bir sorundur ve doğrusu uluslararası sisteminde çok umurunda olmayan bir sorundur. Dolayısıyla Kore’den çıkarılacak ders belki de başkadır” şeklinde konuştu.

“Bence utanç duymalıdırlar”

Kızılyürek sözlerine şu şekilde devam etti; “Farklı örnekler olmakla birlikte Kore sorununun soğuk savaşın yarattığını düşününce Kıbrıs sorununu da 50’li yıllarda soğuk savaşın yarattığını söyleyebiliriz. Kısacası iki ülkenin sorunu da soğuk savaştan arda kalan sorunlar olarak tanımlanabilir. Kore bile bir takım mesafeler kaydedebilirken, Kıbrıs’ta toplumlar arası mesafenin giderek büyümesi, liderlerin birbirleri ile konuşmada bile naz niyaz etmeleri bizim ahvalimizi gösteriyor. Yani bu tablo Kıbrıs’ın ahvalini gösteriyor. Kıbrıs’takiiki toplumun lideri ve iki siyaset erbabı Kore’deki tabloya baktığı zaman içten içe utanç duyduklarını düşünüyorum. Duymuyorlarsa da bence utanç duymalıdırlar.”

“Çözüme ulaşabilecek siyasi irade yok”

Şu an Kıbrıs Konusunda gelinen noktayı da değerlendiren Kızılyürek, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’inde altını çizerek raporunda not ettiği gibi liderlerde çözüme ulaşabilecek siyasi irade maalesef görünmüyor. Kıbrıs sorununu çözmek, iki liderin müzakere edip vardıkları görüş birliklerine baktığımız zaman, birde onlara BM Genel sekreterinin bıraktığı Guterres çerçevesini eklerseniz, çözüme hevesli olan ve iradesi olan tarafın bir hamle ile Kıbrıs Sorununu çözebileceğini düşünüyorum. Çünkü çözüme gidecek malzeme hem vardı, hem de bu noktada görüş birlikleri bir yana en önemli referans olan Guterres’in bıraktığı Guterres çerçevesi vardır. Ama Maalesef birkaç istisna dışında Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde hiç kimse bu Guterres çerçevesinden söz etmiyor. Güney Kıbrıs’ta da Sayın Anastasiadis Guterres çerçevesi etrafında bir takım manevralar yapıyor ve açıkça bunu kabul etmiyor” dedi.

“Kıbrıs sorununu çözmekten gün ve gün uzaklaşıyoruz” 

Kızılyürek, sözlerine şu şekilde devam etti, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in iki toplumun ortaya irade koymadıkları sürece devreye girmeyeceğini söylediği için Kıbrıs sorunu tıkanmış vaziyetedir. Tam bu tıkanmışlık üzerine Türk tarafından bir de konfederasyon fantezisi doğdu ve Konfederasyon yeni bir siyasetmiş gibi lanse edilmeye başlandı. Ama rahmetli Rauf Denktaş uzun yıllarca sadece konfederasyon görüştü, federasyon değil. Bunu da federasyon görüşmekten yorulduk diyenlere bir hatırlatma olarak söylemek isterim ki Sayın Denktaş hiçbir zaman federasyon görüşmedi, konfederasyon görüştü ve 1997’den sonra da bunu resmi tezi haline getirdi. Orada da bir yere varamayacağımızı görmüştük. Kısacası bir tür dejavuyu oynuyoruz. Bu tür girişimler, yaklaşımlar ve zihniyetlerle de Kıbrıs sorununu çözmekten gün ve gün uzaklaşıyoruz.”

“Garanti anlaşmasında ısrarcı olunmamalı”

Türkiye’nin Yunanistan’ın ve İngiltere’nin Kıbrıs sorunu için zaman ayırmasına gerek olmadığını anlatan Kızılyürek, “Bu 3 garantör ülke ile ilgili olarak Guterres çerçevesinin birinci maddesi 1960 Garanti Anlaşmasının devam edemeyeceği ile ilgili olduğunu net olarak söylemek ve hatırlatmak gerektiğini düşünüyorum. Dolayısı ile Türkiye’den istenen Sayın Guterres’e garantörlük statüsünde ısrar etmediğini söylemesidir. Bu gelişmelerle ilgili bir durum değil,  bir irade varsa çözümün önünaçacak faktörlerden biridir. Yunanistan, Türkiye ve İngiltere eski garantörlük anlaşmasından vazgeçmek zorundadırlar. Çünkü o sistemle Kıbrıs sorununda kalıcı çözüme ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla seçimden sonra Türkiye’nin garantörlük konusunda takınacağı tavır çözüm olup olmayacağı konusunda son derece belirleyici olacaktır. Bunun yanında Kıbrıs Rum tarafının da siyasi eşitlik konusunda takınacağı tavır çözümde belirleyici olacaktır. Özetle Kıbrıs Rum toplumu Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmezse, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı da Garanti Anlaşmasında ısrar ederse asla çözüm olamaz” diye konuştu.