Parti’den yapılan açıklamada, “Bu tasarılar reform değil, ancak kaos yaratır” denilirken, hükümet “demokratik katılımcılık ilkesini dikkate almamakla “ suçlanarak, sunulan bu yasa tasarılarının komiteden geri çekilmesi gerektiği kaydedildi.

Açıklamada, yapılacak değişikliğin, “seçime üç ay kala, alelacele, hiçbir kriteri, raporu ve çalışmayı dikkate almayarak” değil, geçiş süreleri, iş birlikleri, bilimsel çalışmalar da öngörülerek, yerel paydaşların ve tüm tarafların katılımıyla toplum faydasına yapılacak bir değişiklik olması gerektiği belirtildi.

“HAZİRAN 2022 TARİHİNDE YAPILMASI ZORUNLULUK OLAN YEREL SEÇİMLER, ANAYASA’NIN ÖNGÖRDÜĞÜ ŞEKİLDE VE ZAMANDA YAPILMALIDIR”

İfade ettikleri anlayışla yapılacak bir çalışma için CTP’nin bütün kadrosuyla hazır olduğu belirtilen açıklamada, süreç hakkında yapılan değerlendirmeler şu şekilde paylaşıldı:

“1.Haziran 2022 tarihinde yapılması Anayasal bir zorunluluk olan Yerel Seçimler, Anayasa’nın öngördüğü şekilde ve zamanında yapılmalıdır.

2.Yerel yönetimler, halka en yakın birimlerdir. Sorumluluk alanları içerisinde gerek halkın ihtiyaçlarını karşılamak, gerekse yerelden kalkınmaya katkı sağlamak gibi önemli bir işleve sahiptirler. Bu nedenle Cumhuriyetçi Türk Partisi yerel yönetimleri ve yerinden yönetimi önemsemekte, belediyeler reformunu da kaçınılmaz görmektedir.

3.Belediyeler reformu, sadece belediye sayısını azaltmakla sınırlı bir çalışma değildir. Önemli olan reformun hangi kriterlere bağlı olarak yapılacağı ve kapsayacağı içeriktir.

4. Yerinden yönetimin güçlendirilmesi ise merkezi idarenin yetkisinde bulunan bazı sorumlulukların yerel yönetimlere aktarılması,  hizmet çeşitliliğinin artırılması demektir.

5. Reform adı altında yapılan çalışmada bazı belediyeler, bucak ve ilçe kavramları üzerinden kapatılmaktadır. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Belediyelerin birleştirilmesinde nüfus, ekonomi, coğrafi sınırlar, halka hizmet götürme olanağı gibi birçok kriter de dikkate alınmalıdır.

6. Yurttaşların daha iyi ve kaliteli hizmet alabilmesi için yerel yönetimlerin özerkliği, mali gücü, yetki ve sorumlulukları, bütünsel bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bunun, demokratik katılımcılık ilkesine bağlı olacak şekilde yapılması gerekmektedir.

7.Yerel yönetimlerin tutarlılık, sorumluluk, hesap verebilirlik, adillik, katılımcılık, şeffaflık, etkinlik, çalışma uyumu, hukuka bağlılık, yerindelik ve ölçülülük prensipleri üzerine kurgulanması gerekmektedir.

8.Yerel yönetimlerin, yönetsel denetiminin niteliği ve sınırı, yerel yönetimlerin kaynak özerkliği, yerel yönetimler arası ve merkezi idareler ile yerel yönetimler arası işbirliği ve dayanışmanın esaslarının Avrupa Yerel Özerklik Şartı kriterlerine uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.

9.Herhangi bir bilimsel gerekçeye veya çalışma raporuna dayanmaksızın, sadece belediye sayıları üzerinden öne sürülen bir reform iddiası ancak kaos yaratacaktır. Söz konusu durum bizleri, özerk yerel yönetimler ile daha iyi hizmet veren kurumların oluşması amacına ulaştıramaz.

10.Toplu İş Sözleşmesi düzenini ortadan kaldıran ve emekçilerin haklarını gerileten, müşavirlik sistemi yaratan, personel intibaklarını ve birleştirilmesi öngörülen beldelerde taşınır-taşınmaz, borç, alacak ve diğer hakların hangi kriterler çerçevesinde ele alınacağı da belli değildir. Kurulması öngörülen teknik kurulların çalışma esasları ve yetkilerinin belli olmadığı, kayyum nitelikli yetkilerin, merkezi idareye verildiği bu tasarılar, reform değil, ancak kaos yaratır.”