Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (Dev-İş) Genel Başkanı Koral Aşam bugün yaptığı yazılı açıklamada, CTP ve TDP’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hitap edeceği Meclis oturumuna katılmama kararlarını selamladı. Açıklamada, Kıbrıslı Türklerin on yıllardır süren varoluş mücadelesinin alınan bu kararlarla güçlendiği belirtildi.

Koral Aşam, “Eşitlik, egemenlik, devlet ve bağımsızlık olgularını dillerinden düşürmeyen atanmış azınlık hükümet mensupları, bu olguların yalnızca Kıbrıslı Rumlar için geçerli olduğu yanılsaması içerisinde Kıbrıslı Türk toplumunu hiçleştirerek görünmez kılmaktadırlar.” ifadeleri kullanıldı.

DEMOKRASİ VİTRİNİNİN CAMI KIRILDI
Açıklamasında cumhurbaşkanlığı seçim sürecine de değinen Aşam, Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturulan demokrasi vitrininin camının seçim sürecinde AKP, MHP ve partili Cumhurbaşkanı Recp Tayyip Erdoğan tarafından ‘pervasızca’ kırılmış olduğunu söyledi. Dev-İş Başkanı, 38 yıldır tanınmayan KKTC’nin, Kıbrıslı Türkleri tecrit altında tutup muhtaç kılmak için dayatılmaya devam edilmekte olduğunun altını çizdi.

Aşam açıklamasının devamında, “Bilinmelidir ki, Kıbrıslı Türklerin kırmızı çizgisi toplumsal varlıkları ve iradeleridir. Bu olgulara gelen her saldırı nereden gelirse gelsin kabul edilemezdir ve demokratik mücadele ile karşılanır.” uyarısında bulundu.

TOPLUMSAL MÜCADELEDE ÖLÜ TOPRAĞINI ÜZERİMİZDEN ATTIK
Koral Aşam iki muhalefet partisi CTP ve TDP’nin aldığı kararlarla ilgili, ‘Kıbrıslı Türk toplumsal mücadele adına ölü toprağının üzerimizden atılması anlamına gelmektedir.’ yorumunu yaptı.

Dev-İş Başkanı Koral Aşam açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Bu anlamda, dünyayla bütünleşmek, çözüme ve barışa ulaşmak, toplumsal varlığımızı geleceğe taşımak adına gidilmesi gereken yol bellidir. Birleşmiş Milletlerin ilgili kararları doğrultusunda, eşit egemenliğe dayalı, iki toplumlu, iki bölgeli, tek egemenliği ve tek uluslararası kimliği olan birleşik federal bir Kıbrıstır. Bu çözüm şekli dışındaki önerilerin hepsi hayalciliktir ve başka ajandalara hizmet etmektir.

Alınan boykot kararlarının muhtemeldir ki bir karşılığı olacaktır, o zaman da görev tüm ilerici, demokrat, barış güçlerine düşmektedir.

DEV-İŞ olarak çok netiz. Bu anlamda geçmişte de olduğu gibi verilmesi gereken tüm mücadelelerin içinde paydaşlarımızla birlikte en ön saflarda yer alacağız.

“Direnenler her zaman kazanamayabilir ancak kazananlar her zaman direnenlerdir”.”