Haspolat Bölgesinde 20 Nisan tarihinde Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Kampüsü’nde meydana gelen kadın cinayetine Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi tarihi bir karara imza ararak Müebbet yani 40 yıl hapis cezası vermesi, toplum ve hukuk çevrelerinde memnuniyetle karşılandı.

Bu korkunç olayla ilgili verilen cezayı Yeni Bakış gazetesinden Eniz Orakcıoğlu'na; değerlendiren hukuk insanları, mahkemenin yerinde bir karar ürettiğine vurgu yaptı. Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin artş gösterdiğinin altını çizen avukatlar, yaşanan bu olaydaki müebbet kararının tek başına caydırıcı olamayacağını, eğitim, kadın sığınma evi ve gerekli yasaların hayat bulmasının şart olduğunu vurguladı.

LTB Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Koordinatörü ve KAYAD'ın Şiddete Karşı Diren projesi direktörü Avukat Mine Atlı, KKTC’de uzun yıllar sonra mahkeme tarafından verilen Müebbet kararının çok isabetli bir karar oluğuna vurgu yaparak, “Bana göre bu çok doğru bir yaklaşımdı. Çünkü kadına yönelik şiddet cinayetlerinde verilen bu kararın aksi bir karar verildiğinde kadına yönelik şiddetin sanki mazeretleri ve hafifletici sebepleri varmış gibi bir yaklaşım sergilemiş olurduk, o zaman kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önünü alamazdık” dedi

Ev İçi Şiddet Yasasının ivedilikle geçmesi gerektiğini vurgulayan Atlı, yine bu olayda öldürülen Gamze’nin yaşadığı bu sıkıntılarla ilgili olarak, ulaşıp, başvurabilecek destek mekanizmalarına ihtiyacımız olduğu  ortada. Tabi ki bu gibi kararlar ortaya çıktığında bu kararları alkışlamak ve takdir etmek gerekir. Ama bu gibi suçların olmaması için de gerekli yasal mevzuatların yerleştirilmesi çok önemidir” diye ifade etti

Avukat Cemre Günsel ise, UKÜ’deki cinayet vakasında zanlının taamüden adam öldürme suçundan yargılandığına dikkat çekerek, “Bu suçun işlendiğinin ispatlanması halinde yasada uygun görülen ceza müebbetti ve verilen karar bu bağlamda doğru bir karardır” şeklinde konuştu

Kararın caydırıcılıkta etkisi olacağına işaret eden Günsel, “Ancak işin temelinde herkesin bildiği gibi eğitim yatmaktadır ve bu bağlamda da medyaya büyük bir rol düşmektedir. Bizim de izlediğimiz ve takip ettiğimiz Türkiye Medyası ve Türkiye televizyon kanallarından örnek göstermek gerekirse, kadına şiddetin olağanlaştırıldığı dizi ve filmler gösterilmekte ve bu anlamda da KKTC medyasına ciddi rol düşmektedir” diye belirtti

Avukat Mine Atlı:

“Doğru bir karar ve yaklaşımdı”

LTB Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Koordinatörü ve KAYAD'ın Şiddete Karşı Diren projesi direktörü Avukat Mine Atlı, müebbet kararının çok isabetli bir karar olduğuna dikkat çekerek, “Yargıç duruşmayı ev içi şiddete ve kadına yönelik şiddete bağladı. Ve bu noktada yargıç, zanlının kadın ayrılmak isteğinde, eski eşinin kadının sahibiymiş gibi ve buna hakkı yokmuş gibi davrandığını söyleyerek,  en ağır cezayı verdi. Bana göre bu çok doğru bir yaklaşımdı, çünkü kadına yönelik şiddet cinayetlerinde verilen bu kararın aksi bir karar verildiğinde, kadına yönelik şiddetin sanki mazeretleri varmış gibi, sanki hafifletici sebepler varmış gibi bir yaklaşım sergilemiş olurduk, o zaman kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önünü alamazdık” dedi.

“Ev İçi Şiddet Yasası geçmeli”

Atlı, sözlerine şu şekilde devam etti; “Ayrıca 58/2011 sayılı Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddet Onay yasamızla iç mevzuatımıza kadına yönelik şiddetin kesinlikle cezasız kalmayacağını yerleştirdik ve ölüm cezalarında en ağır cezalar verilecek, yargısal yani hukuki anlamda gerekli bütün önlemler alınacak diye bir karar aldık. Karar elbette ki caydırıcı olmuştur, ama bu gibi kararlarla kadına şiddet sorununu çözebiliriz demek de doğru olmaz. Bu noktada da Ev İçi Şiddet Yasasının ivedilikle geçmesi gerekir. Yine bu olayda öldürülen Gamze’nin yaşadığı bu sıkıntılarla ilgili olarak ulaşıp, başvurabileceği destek mekanizmalarına ihtiyacımız olduğu da ortada. Tabi ki bu gibi kararlar ortaya çıktığında bu kararları alkışlamak ve takdir etmek gerekir. Ama kadına şiddet ve kadın cinayetleri suçlarının olmaması için de gerekli yasal mevzuatların yerleştirilmesi çok önemidir.”

Avukat Cemre Günsel: 

“Doğru karardı”

 Avukat Cemre Günsel ise, UKÜ’deki cinayet vakasında zanlının taammüden adam öldürme suçundan yargılandığını vurgulayarak, “Bu suçun işlendiğinin ispatlanması halinde yasada uygun görülen ceza müebbetti ve verilen karar bu bağlamda doğru bir karardır. Kadın cinayeti olması hasebinde değerlendirildiği zaman ise, son yıllarda artan şiddet vakalarını zaten sürekli konuşuyoruz. Bu bağlamda mahkemelerde kadına şiddet olayları neticesinde artan uzaklaştırma emirlerini gözlemliyoruz. Kaldı ki kadına şiddet her zaman ölümle sonuçlanmamaktadır” dedi.

“2018’de olumlu adımlar bekliyorum” 

Gerek İçişleri, gerekse Çalışma Bakanlığı’nda üzerinde çalışılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ofisinin açılması ile ilgili mevcut bir yasanın varlığına işaret eden Günsel, “Bu bağlamda da olumlu çalışmaların var olduğunu biliyoruz. Çünkü esas mesele kadına şiddet aşamasında gerekli müdahalelerin yapılarak, olayın söz konusu olayda olduğu gibi kadın cinayetine evrilmesini önlemek olmalıdır. Bu noktada temennim ise, 2018’de olumlu adımlar atılmasıdır. Şiddet vakaları sonucunda kadının ulaşabileceği noktaların atırılması, sığınma evlerinin açılması ve personel sayısının artırılması gibi adımların en kısa zamanda atılacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“KKTC medyasına ciddi rol düşmektedir”

Kararın caydırıcılıkta etkisi olacağına vurgu yapan Günsel, “Ancak işin temelinde herkesin bildiği gibi eğitim yatmaktadır ve bu bağlamda da medyaya büyük bir rol düşmektedir. Bizim de izlediğimiz ve takip ettiğimiz Türkiye Medyası ve Türkiye televizyon kanallarından örnek göstermek gerekirse, Kadına şiddetin olağanlaştırıldığı dizi ve filmler gösterilmekte ve bu anlamda da KKTC medyasına ciddi rol düşmektedir. Kısacası bu noktada sadece idareye değil biz bireylere de ciddi roller düşmektedir, bunu olağanlaştırmayıp, gerek cezai anlamda caydırıcılığı gösterip, gerekli tedbirlerin nasıl alınacağı ile ilgili bilgilendirmeler yapılmalıdır” diye konuştu.