Ekonomik olarak sıkıntılı günlerden geçtiğimiz şu günlerde birde siyasi krizlerle uğraşıyor olmamız çokta bünyemizin kaldırabileceği bir şey değil. Ama maalesef oluyor işte.

Günler önce bu köşede bu işin çok uzun gitmeyeceğini ve kısa vadede bir hükümet değişimi orta vadede de bir erken genel seçimin kaçınılmaz olduğunu yazmıştım.

Belli ki kalemlerini para karşılığı satanlar bizim bu öngörülerimizin gerçekleşiyor olmalarını kabullenemiyorlar, kabullenmek istemiyorlar. Ve bu tahminleri yaptığımız için bel altına kadar inebilecek yüzsüzlüğe ulaşıp bize “müdahale”den bahsedebiliyorlar.

Oysa onların gitmeye çalıştığı bu yolda biz çoktan dönüyoruz. Bu tip saldırılara da alışığız. O yüzden çokta şey etmiyorum. Sadece takıldığım nokta, sevdiğiniz insanların üç beş kuruş için hayatlarını bu kadar riske atmaları noktasında yaptığımız uyarıları birde utanmadan yüzümüze vurmaları ve bunu şikayet konusu yapmaları. Daha neler göreceğiz bu yüzsüzlerden…

Neyse çokta şey etmemek lazım bunları.

Gelelim siyasette neler olduğuna. Bir kere “demokrasilerde çare tükenmez.” Bunu siyasette 6 kere gidip 7 kere gelen rahmetli Süleyman Demirel söylemiş.

Devleti kuranlar bunların olabileceğini tahmin ettikleri için Anayasaya “mecliste en çok vekile sahip olan partinin genel başkanı” ibaresi yerine “Cumhurbaşkanı mecliste çoğunluğu sağlayabileceğine inandığı vekile” ibaresi yer almıştır.

23 Ocak Erken Genel Seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasi tabloya göre UBP’ye İktidar CTP’ye Muhalefet olma görevi verilmiştir. Zira UBP’nin olmadığı bir iktidar seçeneğinde meclisteki komitelerde UBP’nin istemediği hiçbir yasa çıkmaz.

Hal böyle iken hükümet edecek olanın yani UBP’nin Meclisi çalıştırması ve yasaları genel kurul gündemine getirip yasallaştırması birinci vazifesidir.

CTP’de bu noktada mecliste muhalefetini yapacak ve toplumun yararına olan yasaların çıkmasında gerekli katkıyı koymak ile mükellef olacaktır. Bunun aksi olan hallerde hükümeti en sert şekilde uyarmakta yine CTP’nin birincil vazifesi olmalıydı.

Hükümet krizlerine rağmen hala demokraside yeni bir hükümet oluşması için şans vardır. Ve bu şansı daha önceki denemelerinde olduğu gibi başarı yada başarısızlığa uğratmak UBP’li vekillerin sorumluluğundadır.

Sonuçta iyi veya kötü yönetiminin bedelini sandıkta ödeyecek olan yine halk tarafından seçilerek görevlendirilen UBP’li vekillerdir.

Sonuç olarak demokrasi dediğimiz şey UBP’ye bir kez daha şans vermiştir. Ama demokrasi bile olsa sonusuza kadar size bu hakkı tanımayacaktır. Dolasıyla UBP’nin bu şansı iyi kullanması, bu şansı heba etmemesi gerekir. Eğer sandıkta kötü bir sonuç almak istemiyorlarsa…