Havadis'ten Eniz Orakcıoğlu'nun haberine göre, Dolar 4.70’in üzerinde seyrederken, bu hafta para birimleri arasında en fazla artış gösteren para oldu. Sterlin ve Euro ise yükselişini ufak ufak da olsa sürdürüyor. Ekonomist Derviş Kemal Deniz, dövizin özellikle de doların ve petrolün yükselişini değerlendirerek, panik olacak bir durum olmadığını, vatandaşların harcamalarını kısarak, bu zor dönemi atlatmak adına daha dikkatli olmalarını ve planlama yapmaları gerektiğini söyledi.

“Para birimleri arasından en çok dolar arttı”

Deniz, Dolardaki yükselişin etkilerinden birinin Türkiye’deki seçim ve iç konular olduğunu söyleyerek, öte yandan ABD’de FED’in almış olduğu kararlar doğrultusunda da dolarda yükselişin devam ettiğini sözlerine ekledi. Deniz, Geçtiğimiz hafta FED’in faiz artırma kararının dolara etki ettiğini, doların artışına dikkat edilirse diğer döviz birimlerinden daha fazla artış gösterdiğinin gözlemlenebileceğini belirtti.

“Petrol yükseldikçe, dolar da yükseliyor”

Doların artması ve Türk Lirasının gerilemesindeki diğer bir etkenin petrol fiyatlarındaki artış olduğunu vurgulayan Deniz, Petrol yükseldikçe dolar dahil birçok kalemin bu durumdan etkilendiğini ve bu durumun Türkiye ve KKTC’deki tüm girdilere de etki ederek, yansıdığını aktardı.

“Artış her şeye yansıyor”

Doların ve petrolün yükselmesinin ülkemizde de büyük oranda hissedildiğini, çünkü bu yükselişin bütün girdilerimize etki ederek enflasyon oranımızı da artırdığını söyleyen Deniz, son zamanlarda vatandaşın en büyük şikayeti de enflasyondaki artış ve harcanabilecek gelirlerdeki azalma olduğunu kaydetti. Deniz, Petrol artışındaki yansımaların özellikle elektrik ve taşımacılığı etkilediğini ve taşımacılığında sebze, meyve, et gibi birçok fiyatta artış olarak yansıdığını söyledi.

“Enflasyonu da, önlemleri de Türkiye’den ithal ediyoruz”

Petrolün ve dövizin artışına karşılık KKTC hükümetinin elinde çok bir şey gelmediğini, çünkü ellerinde gerekli enstrüman olmadığına dikkat çeken Deniz, Enflasyon ve Türk Lirasında olan devalüasyona etki edebilmenin ise Türkiye Merkez Bankasının yapacağı girişimlere ve mücadeleyle mümkün olabileceğini aktardı. Türkiye Merkez Bankasının faizleri artırarak ve bir takıp tedbirler alarak bu durumu dengelemeye çalıştığını belirten Deniz, orada yapılacak bir müdahale ile Türk Lirasının değerinin korunması veya faiz artışları ile yapılacak olan bir adımın bizleri de etkileyeceğini kaydetti. Ülkemizin para biriminin Türk Lirası olmasından kaynaklı otomatik olarak Türkiye’deki faiz oranları ve enflasyondan etkilendiğini aktaran Deniz, KKTC’nin enflasyonu da Türkiye’den ithal ettiğini, bu nedenle Türkiye’de alınacak önlemler doğrultusunda KKTC’nin de önlemler alacağını söyledi.

“Harcamalar kısılmalı”

“Devletin bu noktada yapabileceği ithal edilen ürünlerde yazılan yabancı para birimi faturalar üzerinde sabitlemeye gitmektir” diyen Deniz, diğer bir önlemin ise artışın halka yansımaması adın Fiyat İstikrar Fonunun kullanılması olduğunu belirtti. Fiyat İstikrar Fonunun da bir yere kadar kullanılabileceğinin altını çizen Deniz, Maliye Bakanlığı para basmadığı için fonun da bir limiti olduğunu vurguladı. Öte yandan vatandaşın özellikle de sabit gelirlilerin de dövizin artışı, Türk lirasının değer kaybedişi ve enflasyonun çıkışı ile ilgili gelirlerini artırma konusunda yapabilecekleri çok fazla bir şey olmadığına dikkat çeken Deniz, vatandaşların harcamalarını kısarak, bu zor dönemi atlatmak adına daha dikkatli olmalarını ve planlama yapmalarını tavsiye etti.

“İşletmeler de planlama yoluna gitti”

İş yerlerinin de gelinen noktada planlama yapma yoluna gittiklerini söyleyen Deniz, sabit gelirlilerin dövizin yükselişinden ve enflasyondan etkilendiğini otomatik olarak bu durumun işyerlerine yansıdığını ve onlarında planlama yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Ülke içerisinde otomatik olarak enflasyonun artması ve harcanacak gelirlerin azalması ile vatandaşın piyasaya daha az para pompaladığını ve bu durumun işletmelerinde daha dikkatli adım atmasına neden olduklarını söyleyen Deniz,  Dünyanın her yerinde popülist bir politika olmasına rağmen bu noktada yapılabilecek bir şey olduğunu, çok süratli bir şekilde projeleri artırıp, piyasayı fonlamak gerektiğini aktardı.

“Panik olacak bir durum yok”

Yaşanan yükseliş karşısında vatandaşın panik yapmasına gerek olmadığını vurgulayan Deniz, “yapılacak olan çok dikkatli olmak ve planlama yapaktır. Dolayısıyla durumlar panik olacak kadar kötü değildir. Öte yandan son zamanlarda basında dövizin yükselişine fazlası ile yer veriliyor ve insanlar doğal olarak tedirgin oluyor, sabit gelirliler için de devamlı artan fiyatlar büyük tedirginlik yaratabiliyor. Ama çok panik olacak bir durum yok” şeklinde konuştu.

“Döviz borcunu TL’ye çevirmeyin”

Bazı vatandaşların döviz borçlarını Türk Lirasına çevirmek istediğini ama bu noktada çok dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Deniz, “Örneğin bir vatandaşın 25 bin sterlin borcu varsa ve aylık 400 sterlin taksit ödüyorsa, aylık taksitinin TL karşılığı 2 bin 500 TL civarına denk gelmektedir. Sterlin 7 TL civarına geldiğinde bu para 2 bin 800 veya 2 bin 900 civarına gelecektir. Sabit gelirliyi bu durum korkutabilir ama eğer sterlin borcunu Türk Lirasına çevirirse faizlerin artması ile yarın ödenecek taksit 4 bin TL civarına çıkacaktır. 2 bin 500 TL taksit ödeyen birinin birden bire taksiti 4 bin TL’ye çıktığı zaman hiç ödeyemez duruma gelir. Bu nedenle iyi hesaplanmalı ve eğer vatandaş döviz borçlarını ödeyebilecekleri kapasitedeyse ve tahmin edebilecekleri döviz artışları çerisindeyse döviz ödemekten kaçmasınlar ve borçlarını Türk Lirasına çevirmesinler” dedi.