Denktaş, raporu okurken hayal kırıklığı yaşadığının altını çizdi. Guterres’in birçok konuda eksik veya yanlış bilgilendirildiğine vurgu yapan Denktaş, yeni, yaratıcı fikir ve modellerin cesaretle tartışılması ve müzakere edilmesi gerektiğini savundu.

Denktaş’ın açılaması şöyle:

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi üyelerini bilgilendirmek amacıyla hazırlamış olduğu raporu inceleme fırsatı buldum.

Bugüne kadar yazılan yüzlerce rapora bir yenisi daha eklenirken, yaşadığımız hayal kırıklığını ifade etmem gerekir.

Kıbrıs’la ilgili BM geleneğinde raporları “dengeli” tutma eğilimi özellikle müzakere süreçlerinde belirgindir. Ancak  kendi içinde “denge” taşıyan raporlar gerçeklikle karşılaştırılınca haksız dengesizlikleri de barındırabilir.

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı da raporu incelediği zaman büyük bir ihtimalle benzer duygular yaşayacaktır.  Sayın Akıncı’nın zaman zaman bizim tasvip etmediğimiz ölçüde sorunun çözümü için vermiş olduğu tavizleri; bir anlaşma imzalanabilmesi için göstermiş olduğu çabayı, tüm BM parametrelerini bir çırpıda silip atan Rum Lider Anastasiadis’in uzlaşmaz tavrı ile “dengeli” tutmaya çalışmak Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’ya ve Kıbrıs Türk halkına karşı adil olmayan bir tutum sergilemektir.

Sayın Guterres’in bir çok konuda eksik ve/veya yanlış bilgilendirildiğini de rapor içinde saptamak mümkün.

Raporun daha 5. Paragrafında pazar araştırma şirketleri tarafından yapılan bir araştırmaya atıfta bulunarak ve bu bulgulara dayanarak  her iki toplumun büyük oranda  çözüm arzusu taşıdığını belirtmek ciddi bir hatadır.

Ülkemizde yıllardır yapılmakta olan güvenilir araştırmalar göstermektedir ki Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanan şekliyle bir çözüme olan inanç da arzu da giderek azalmaktadır.

Raporun 6. Paragrafında ise iki tarafın karşılıklı olarak yaptıkları açıklamalarla/suçlamalarla  iki halk arasında var olduğu iddia edilen çözüm arzusundan faydalanamadıklarını   (capitalize) iddia ederek Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın tüm çabalarını göz ardı etmektedir.

Hayal kırıklığı yaratma ve manipülasyon şampiyonu Anastasiadis ile Sayın Akıncı’nın çabalarını ayni kefede değerlendirmek sanırım büyük bir haksızlıktır.

Sayın Guterres’ten beklentimiz en azından Anastasiades’in politik eşitlik, kararlara etkin katılım ve dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı konularında yapmış olduğu onlarca kışkırtıcı, sürecin altına dinamit koyan açıklamalarını Güvenlik Konseyi üyelerinin bilgisine getirmesiydi.

Sayın Guterres’in eksik bilgilendirildiği bir başka konu ise 18. Paragraftan başlayarak atıfta bulunan İki Toplumlu Teknik Komitelerin finansmanı ve çalıştırılamamasıyla ilgilidir.

Raporun 18. Paragrafında belirtilen “İki Toplumlu Teknik Komitelerin Çalışmalarına Destek Mekanizması”  finansmanı maalesef AB’nin Kıbrıs Türklerine ayırmış olduğu bütçeden sağlanmaktadır.

Bu fikir gündeme geldiği günlerde, Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi aracılığıyla AB’ye ilettiğimiz mesaj çok netti.

AB’ye Kıbrıslı Türklere ayrılan fondan 1 milyon Euro tutarındaki miktarı iki toplumlu Teknik Komitelere  aktarılmasının adil olmadığını, İki Toplumlu Teknik Komitelerin eğer varsa finansman ihtiyaçlarının KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Güneydeki ilgili kurumlar tarafından eşit derecede karşılanabileceğini belirtmiştik.  Güney komşularımız her zamanki tavırlarıyla bu önerimizi reddetmişler bunun sonucunda ise Kıbrıslı Türklere ayrılan 1 Milyon Euro, rapordan da anlaşılabileceği gibi iki toplumlu Teknik Komitelerin çalışmalarına destek vermek için kullanılmaya başlanmıştır.

İki Toplumlu Teknik Komitelerle ilgili bir başka eksik bilgi ise Rum yönetiminin reddi nedeniyle çalışmaları durdurulan AB konularıyla ilgili Ad-hoc Komite çalışmalarıdır. Kıbrıslı Rumlar bizim AB Komisyon uzmanlarıyla çalışmamızı kabul edemediklerinden bu komiteyi de bertaraf etmişlerdir.

Raporun 30. Paragrafında ifade edilen “ sürdürülebilir bir çözüm için iki toplumun çözümün şekliyle ilgili bilgilendirilmeleri gerektiği” cümleye yürekten katılırken,  bu cümlenin devamında “ çözüm olmamasının sonuçları hakkında da bilgilendirilmeleri” gerekir ifadesini buruklukla okurken, en azından çözümü sürekli olanaksız kılan Rum tarafının bu noktaya dikkati çekilebilmesi için BM’nin atacağı adımları sabırsızlıkla beklemekteyiz.

Çözümsüzlüğün sonuçlarını izolasyon ve ambargolar altında yaşamaya devam Kıbrıs Türk tarafı, anavatan Türkiye’nin her alandaki desteği ile var olmayı başarmış bir halktır. Bu konudaki mesajın Kıbrıs Rum toplumuna yönelik olduğunu ümit ediyorum.

Ancak bu aşamada belli ki bir süre daha bu kez de Sayın Lute’un “ortak referans noktaları” saptamasını bekleyeceğiz. Kıbrıs Türk halkı hem beklemekten hem de sürekli hayal kırıklığı yaşamaktan yorulmuştur.

Birkaç gün önceki açıklamamda da belirttiğim gibi zaman şimdi yeni, yaratıcı fikir ve modelleri cesaretle tartışma, müzakere etme zamanıdır.