Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ileri sürdükleri “işgalin” sonlandırılması ve ileri sürdükleri Ankara’nın “uzlaşmaz tezlerini” terk etmesine yönelik açıklamalarını kınadı.

Dışişleri Bakanlığı tarafından, Rum Yönetimi’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ikinci safhasının 43’üncü yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamalara karşılık yapılan yazılı açıklamada, 1974 Yunan darbesi karşısında Anavatan Türkiye’nin, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini kullanarak 20 Temmuz 1974’te adaya müdahale ettiği kaydedildi.

Barış Harekatı’nın ikinci aşamasının gerçekleştirildiği 14 Ağustos 1974 tarihinin de Kıbrıs Türk halkının varoluşunda çok büyük bir öneme sahip olduğu belirtilen açıklamada,  Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği iki safhalı Barış Harekatı sayesinde Kıbrıs Türkü kendi topraklarında özgür ve güvenlik içerisinde yaşama şansı elde ettiği vurgulandı.

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin bu zamanlı müdahalesi sadece adanın Yunanistan’a bağlanmasını önlemekle kalmamış, tüm adada demokrasinin temellerini atmış, Kıbrıs Türk halkını barış, güven ve istikrar ortamına da kavuşturmuştur. Bu gerçek ışığında, 1974 yılından bu yana Ada'da büyük mücadelelerle tesis edilen barış ve huzur ortamının zarar görmesine müsaade etmeyeceğimiz herkes tarafından bilinmelidir” denildi.

Türkiye’nin haklı müdahalesinin 1959-60 Zürih ve Londra Antlaşmaları’na dayandığı ve uluslararası hukuka uygun olduğu ifade edilen açıklamada, Rum Yönetimi’nin sözkonusu açıklamasında iddia edilen suçlamaların aksine uluslararası anlaşmalara uymayarak 1960’da kurulan ortaklık devletinin eşit ortağı olan Kıbrıslı Türkleri yönetim ve devlet organlarından silah zoruyla atan ve tek taraflı güç kullanımıyla anayasal düzeni bozan tarafın  Rum Yönetimi olduğu kaydedildi.

Türkiye’nin adadaki askeri varlığının  Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında yeni modaliteler çerçevesinde bir çözüme ulaşılsa dahi herzaman Kıbrıs Türk tarafının güvenliğini sağlayan en önemli unsur olarak kalacağı belirtilen açıklamada şunlar dile getirildi:

“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yapmış olduğu açıklamada Crans-Montana’da yapılan Konferans’ın çökmesinin sorumlusu olarak Türkiye’yi gösteren haksız suçlamalar asla kabul edilemezdir. Bu iddiaların aksine, Kıbrıs Türk tarafı ve Anavatan Türkiye’nin bu süreçte her türlü yapıcı ve iyi niyetli çabayı göstermiş olduğu uluslararası toplum tarafından da gözlemlenmiştir.  Esasen, Crans-Montana’daki son konferanstan bir uzlaşı çıkmamasının tek nedeni Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik zemininde yetki paylaşımını reddeden ve süreci uzatıp sekteye uğratmak suretiyle uluslararası alandaki tanınmışlığını kökleştirmeye yönelik izlemiş olduğu stratejidir”.

Bakanlık açıklamasında, “konferans başarısızlıkla sonuçlandığına ve BM parametreleri ile adada bir çözüme ulaşılmasının mümkün olmayacağı ortaya çıktığına göre”,  Rum tarafı, gerçek dışı iddialarda bulunmak yerine, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde Kıbrıslı Türklerle yan yana barış içerisinde yaşamanın yollarını aramaya davet edildi.