Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, AB Başkanlığında, mevcut AB Komisyonunun 2019 Genişleme Paketi kapsamında açıkladığı son “Türkiye Raporu”na ilişkin basına değerlendirmelerde bulundu.

Avrupa’nın karşılaştığı sınamaların, genişleme konusunun AB için önemini bir kez daha ortaya koyduğunu söyleyen Kaymakcı, üye ülkeler arasında görüş birliği olmamasına rağmen genişleme politikasına önem vermesinin memnuniyet verici olduğunu kaydetti.

“Türkiye, müzakere süreci AB tarafından engellenen ve buna rağmen bu sürece sahip çıkan bir ülke.” diyen Kaymakcı, AB’yi, Avrupa değerleri ve Türkiye’den uzaklaştırmaya çalışan bazı popülist çevrelerin ve gelişmelerin olduğuna işaret etti.

Kaymakcı, AB’de bu tür eğilimlere itibar edilmemesi gerektiğini kaydetti.
Kıbrıs ve Yunanistan’a ilişkin AB’nin taraflı ve haksız tutumunun Türkiye açısından bir anlamı olmadığını belirten Kaymakcı, raporda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan tezlerini savunan iddiaları Türkiye’nin kabul etmesinin mümkün olmadığının altını çizdi.

Faruk Kaymakcı, “AB’nin herhangi bir üyesinin üçüncü ülkelerle herhangi bir sınırını belirleme hakkı veya yetkisi de yoktur. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi veya Yunanistan istedi diye herhangi bir ülkenin sınırları AB tarafından belirlenemez.” dedi.

Kaymakcı, Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda uluslararası hukuka uygun hareket ettiğini belirterek AB’nin sağduyulu davranması gerektiğini vurguladı.
Kıbrıs meselesi çözülmeden GKRY’nin AB’ye kabul edilmesinin büyük bir hata olduğunu söyleyen Kaymakcı, AB bu konuda yapıcı davranmak istiyorsa kendi üye ülkelerine de telkinde bulunması gerektiğini bildirdi.

AB’nin, “üye ülke dayanışması” adı altında uluslararası hukuk ve ilkelerden aykırı yaklaşımının, AB’yi ancak zayıflatacağı ve saygınlığının yitirilmesine neden olacağına vurgu yapan Kaymakcı, “AB’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili değerlendirmelerinde, adadaki gerçekleri dikkate alması, çözüm için teşvik edici olması ve ikili meseleleri AB sorunu haline getirmemesi her şeyden önce kendi tarafsızlığı, tutarlılığı ve inandırıcılığı açısından gereklidir.” değerlendirmesinde bulundu.
AB’nin, Günay Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yaptıklarını adeta görmezden gelerek, raporda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerini eleştiren ifadelere yer verdiğini belirten Kaymakcı, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin faaliyetleri uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklarına dayanmaktadır. Bölgede gerek en uzun kıyıya sahip ülke olarak kendi kıta sahanlığımızdaki hak ve çıkarlarımızı, gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Adası etrafındaki asli haklarını koruyacağız. Ülkemiz bu bağlamda gereken her türlü adımı atmaktan bugüne kadar çekinmemiştir, bundan sonra da çekinmeyecektir. Türkiye, Ada’da iki halkın siyasi eşitliği ve iki kesimlilik temelinde kalıcı bir çözümü desteklemektedir.”

Raporda, Rum tezlerine dayalı tek taraflı bakış açısının, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamayacağı gibi Doğu Akdeniz’in istikrarını da tehlikeye atacağının altını çizen Kaymakcı, “AB ikili bir sorunu, AB’ye ithal ederek önemli bir hata yapmıştır. Bu hata başka sorunlara da yol açmaktadır.” dedi.

(BRT/AA)