Doktor Derlen Özgeç'in açıklaması şöyle:

Yangın sahalarında yapılan çalışmalarda son derece yüksek PM₂,5, karbon monoksit konsantrasyonları ve karbon bileşikleri gösterilmiştir. Karbon monoksit (CO) vücudun oksijen almasını engeller, baş ağrısı, baş dönmesine neden olur. Yüksek dozda CO solumak, dokuların oksijenlenmesini bozar, ölümle sonlanabilecek klinik tablolara neden olabilir.

Yangın dumanına karşı hassas bireyler şunlardır;
Kalp yetmezliği, iskemik kalp hastalığı, hipertansiyonu olanlar
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, amfizem veya astım gibi solunum sistemi hastalığı olanlar
Yaşlılar (50 yaş üzeri riskli olabilirken, 75 yaş üzerinde risk çok daha fazla artmaktadır).
Çocuklar ve ergenler (sık nefes alıp vermeleri ve solunum sistemlerinin halen gelişme aşamasında olması nedeniyle daha fazla etkilenirler).
Diyabet hastaları (kalp-damar hastalıkları riskini arttırdığı için)
Gebeler.

Yangının etkilerinden korunmak için neler yapabiliriz;
İnce taneciklerden korunmak için cerrahi maskeler, ıslatılmış kumaş yeterli değildir, N-95 tipi maskeler kullanılmalıdır. N-95 tipi maskeler devlet tarafından yangın bölgesinde maruz kalan halka temin edilmelidir. Maskelerin yüze iyi oturması ve doğru kullanılması Bu maskeler ortamda bulunan CO gibi gazlardan kişiyi korumamaktadır.
Yangın bölgesinden öncelikle KOAH, astım ve kronik kalp rahatsızlığı bulunan hastaların, çocukların, gebelerin tahliye edilmesi, sürekli oksijen kullanması gereken hastaların olası elektrik kesintilerinden etkilenmemeleri için tahliyesinin öncelikli yapılması, cihazların kullanımının sürdürülebilmesi için uygun koşulların oluşturulması gereklidir.
İklim krizinin sonuçlarından olan sıcak hava dalgaları, insanlarda ciddi sağlık risklerine, ölümlere, tarım kayıplarına, orman yangınları ve elektrik kesintilerine neden olabilmektedir. Sıcak hava dalgasından korunmak için alınabilecek bireysel önlemler, ev içini serin tutmak, ortam sıcaklığını artıracağı için gereksiz aydınlatmaları ve elektrikli aletleri kapatmak, geceleri evin en serin odasında uyumak, evin içerisindeki çeşitli yerlerde kaplar içerisinde su bulundurmak, sıcak havalarda dışarı çıkmamak, çıkıldığında gölgede kalmak, aşırı fiziksel aktivite ve spordan kaçınmak, bol sıvı almak olarak sıralanabilir.
Evde kalındığında pencereleri kapalı tutmak dış ortam havasının içeriye girmemesini sağlamak açısından önemlidir.
Pişirme gerektirmeyen, bozulmayan yiyeceklerin sağlanması ve iç ortam hava kirliliğine yol açacak pişirme faaliyetlerden (kızartma yapmak gibi) kaçınılması gerekmektedir.
Ev içinde mum ve ateş yakılmamalı, sigara içilmemelidir.
Sıvı alımı ihmal edilmemelidir.
Dış ortam hava kirliliğinde hem kendinizin hem de çocuklarınızın dışarda aktif olmamaları sağlığınız için daha doğru bir seçenektir.
Açık havada aktif olmak gerekliyse semptomlar dikkatle takip edilmeli, belirtilerin artması halinde sıcak maruziyetinin hemen azaltılması gerekmektedir.
Altta yatan kronik solunum ve kalp hastalığı olan kişilerin düzenli ilaçlarını alması ve gerekirse hekimleriyle görüşerek yeni tedavi planı oluşturmaları gereklidir. Bir hastalığınız varsa, ilaçlarınızı alma ve izlem konusunda doktorunuzun talimatlarına uyduğunuzdan emin olun. Düzenli ilaç kullanması gereken bireylerin ellerinde en az beş günlük ilaç bulundurması önemlidir. Belirtilerin artması, kliniğin kötüleşmesi durumunda hemen en yakın sağlık kurumuna başvurulmalıdır.