Demokrat Parti’den yapılan yazılı açıklamada hükümetin derhal olağanüstü hal ilan etmesi gerektiği savunuldu.

Zor bir süreçten geçildiğinin bilincinde olduklarını ve hükümetin önlemlerinin azımsanmadığı belirtilen açıklamada, aynı zamanda ‘oy kaygısı’ da yaşandığının gözlerden kaçmadığı ifade edildi.

Açıklamada, ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmediği sürece sürecin tamamen kontrol edilemeyeceği savunularak yaşanacak olumsuzlukların da üstesinden ‘hükümetin değil devletin’ geleceği belirtildi.

Yapılan açıklama şu şekilde:

“Ülkemizde OYVİRÜS'ün, CORONAVİRÜS ve etkilerini önemsizleştirdiği bir süreç yaşıyoruz.

Hükümetin aldığı önlemleri azımsadığım yok.Zor bir süreçten geçiyoruz ve bu yüzden Cumhurbaşkanlığında gerçekleşen toplantıda Başbakana açık çek vererek her türlü desteğe hazır olduğumuzu beyan ettik.

Hükümetin aldığı tedbirler OHAL ilan etmeksizin virüsün yayılmasını önlemeye odaklı. Halkımızın bu kararlara yaşamakta oldukları panik psikolojisi içinde uyma gayreti göstermesi ve hatta bireysel OHAL ilanı ile bu kararlara katkı koyması son derece dikkat çekici..

Ne var ki;

Yaşanmakta olan panik dönemi şimdilik bu sürecin ekonomik sonuçlarını düşünmemizi engelliyor. Virüsün çaresi bir şekilde bulunacak ancak şimdiden tedbir alınmazsa kendimizi felaket bir ekonomik kriz içerisinde bulmamız kaçınılmazdır.

Gördüğüm kadarı ile hükümet OHAL ilanının kamu maliyesinde yaratacağı olumsuzluğu görerek ve elbette bunun maaşlarla ilgili olumsuzluklarının ortaya çıkaracağı oy kaybını da hesaplayarak bu kararı almaktan kaçınmaktadır.

Oysa mesele sadece kamu maliyesi gelirleri değil. Gündelikçi çalışanın ekmek parasından tutun kredi kartı taksitleri, elektrik su paraları, günlük kullanım hesaplanarak alınan erzakın bozulması ile ortaya çıkacak sermaye kaybı ve daha saymakla bitmeyecek bir sürü sorunla yüz yüze gelinecektir.

Hepimizi virüs salgını sonrası kaotik bir ortam beklemektedir ve bu kaçınılmazdır.

Sadece kamu alacaklarının ertelenmesi asla yeterli olmayacaktır. Özel sektörün her kesimine yönelik karaların çok hızlı bir şekilde üretilmesi gerekmektedir ve bu nedenle mutlaka OLAĞANÜSTÜ DURUM ilan ederek sağlıkla ilgili kararlar kadar ve hatta daha da önemli olan ekonomik ve sosyal kararlar süratle hayata geçirilmelidir. 

Ne acıdır ki kısa süre sonra seçim var diye şu an yaşanmakta olan " kriz döneminde oy devşirme" kaygısı ve ayni zamanda halkımızın büyük bir çoğunluğunu etki altına almış olan virüs paniği olaya bir bütün olarak bakmamızı engellemektedir.

Virüsün yayılmasını önlemek için SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI en etkili önlem olarak görülüyor..Yaratacağı olumsuzluklar olacaktır. 

Hükümet değil DEVLET, tüm ihtiyaçları gidermek ve ortaya çıkacak sektörel ve bireysel olumsuzlukları çözmek için seferber olmalıdır.

Ortaya çıkacak sorunların altından kendi başımıza kalkabilmemiz mümkün değildir. Bu nedenle dış finansal desteğe koşulsuz ihtiyacımız olduğu bilinen bir gerçektir. 

Bir başka gerçek daha var. Oy devşirme kaygısı devam ederken bu sorunların altından kalkacak zaman ayırmak ve açık fikirle olaylara yukarıdan bakabilmek mümkün değildir. 

Hepimizin şimdi tüm önerilere açık ve oy kaygısı gütmeyecek bir ortamda önümüzdeki son derece zor dönemin en az zararla atlatılabilmesi için gönül birliği içinde çalışması gerekmektedir.

Seçim ne zaman istersek o zaman yapılır. Geçimimiz sıkıntıya girmişse seçime gerek kalmaz.

Başta Amerika olmak üzere dünyanın almakta olduğu sosyo-ekonomik tedbirlere göz atmakta fayda var.

Gelin her iki virüsü birlikte yenelim.”