“Kapanalım!
Öğrenciler de gelmesin!
Hele Türkiye’den sakın kimse gelmesin!”

-*-*-

“Restoranları kapatın!
Meyhaneleri de!
Eğlence mekanlarını, barları hemen!
Tüm iş yerleri kapansın!”

-*-*-

“Hepimiz karantinaya girelim!
Televizyon kanalları ve gazeteler de kapansın!
Hatta marketler ve bakkallar da!”

-*-*-

“Kimse sokağa çıkmasın!
Sınırdan geçmeye çalışanlar ya da kaçak olarak denizden gelenler, görüldükleri yerde vurulsun!
Sadece ülkeden gitmek isteyenlerin gidebileceği bir taşıma kampanyası düzenlensin!”

-*-*-

“Yabancı öğrenciler de bir şekilde ülkelerine gönderilsin!
Üniversite falan da istemeyiz!
Kumarhane – otel – motel hiç!
Biz kendi kendimize yeteriz!..”

-*-*-

Kendine “solcu” deyip, bu şekilde düşünenler var!
Evet, aynen bu görüşleri savunan ciddi bir kesimden söz ediyorum!

-*-*-

Elbette bu şekilde düşünmenin asıl sebebi kızgınlık!
Çünkü, son günlerdeki artış, elbette korkutuyor!
Ama, Dünya’da hiç bir salgın hastalık, “ırkçılık” kadar kötü değildir!
Ne kadar kırgın ve de kızgın olursanız olun, “sizinle aynı köylü olmayanların da insan” olduğunu ve bu insanların yaşamak için çalışmak zorunda bulunduğunu unutmayın!

-*-*-

Ve bu saptamanın ardından, devletin maaşlı tüm elemanlarına gelsin birinci sorumuz!
Gelsin mi?
Gelsin!
Peki buyurun birinci soruyu:
“Size patronunuz bu ay maaş ödemeyeceğini hiç bildirdi mi?”...

-*-*-

Gelsin ikinci sorumuz: Diyelim ki iş yerinizden alacağınız var, aylarca beklediniz mi? Hiç bir sorumluluğunuz, suçunuz, hatanız olmadığı halde, maaşınızın kesildiği ve size verilmediği oldu mu?

-*-*-

Gelsin üçüncü sorumuz: Farz edin ki iş yeri sahibisiniz ve ay başı ya da ay sonu yani ödeme günü geldi. Çalışanlarınıza verecek paranızın kalmadığı oldu mu hiç?

-*-*-

“Bekar için boşanmak çok kolay!”
Bu yüzden, “kapanalım” çıkışı, mantıklı değildir, çözüm değildir.

-*-*-

Asıl mesele maaştır, paradır!
Ve devleti yani maaş garantisini arkasına alıp lay lay lom okumak, herkese de saydırmak çok kolaydır!

-*-*-

Evet, tıpkı ırkçılık gibi, Dünya’da, en yaygın ve de öldürücü hastalıktan daha kötüsü, “senden olmayanı düşünemez hale gelmek”tir! Ki bu da ırkçılığın amcasının bacanağıdır!

-*-*-

Evet, alınması gereken tedbirler, bazı sınırlamalar elbette olacak ama aklınızdan çıkarmayın, okullar da açılacak!

-*-*-

Ve devam edelim; mevcut hükümeti suçlama konusuna bakalım... 
Vurun hükümete!
Çekinmesek, “Ali Pilli’yi asın, koronavirüs biter” diyeceğiz!

-*-*-

Mevcut hükümetin elinde aşı vardı da yapmadı mı?
Elden gelen yapılıyor; eksikler çoktur ama vatandaş, yardımcı olmak yerine, ne yazık ki hükümetin başarısız olmasını daha çok seviyor!
Evet, üzgünüm ama meselenin bir de seçim kısmı var!
Çok yazık!
Çok da ayıp!
Hükümet başarısız olsun ve seçimi biz kazanalım!
Bu noktada eleştiri yapıp, popülizmi tıpkı ırkçılık gibi rahatça siyaset haline getiren yine “solcular” söz konusu!

-*-*-

Bu tavır, bu beklenti de koronavirüsten ya da Covid – 19 denen hastalıktan daha tehlikelidir!

-*-*-

Yapılabilecekler mi?

-*-*-

Kendi tedbirini kendin alacaksın kardeşim! 
Geleneksel aile yapını ve tavrını değiştir!
Kimseyi evine misafir alma!
Kimseye misafirliğe gitme!
Marketi eve çağır!
Zorunlu olarak dışarı çıkacaksan, maskeni ihmal etme!
Zorunlu olarak sosyalleşeceksen, o zaman maskesiz ve sosyal mesafesiz sosyalleşme, yalaşma, koklaşma, öpüşme, tokalaşma ve cebinde dezenfektanını taşı, çıkar sık sık ellerine fıs fıs sık!
Ellerini sık sık sabunlu suyla yıka!


-*-*-

Haaa hiç sosyal mesafeye de gerek yok; kimseyle sosyalleşme, mesafeni de koru!
Otur televizyonun başına, izle!
Kitap oku!
Tek başına ıssız bir deniz kenarına git!
Denize gir!
Dağa çık!

-*-*-

Acil alış veriş mi yapman lazım?
Temel gıda mı tükendi?
Kimsenin yanına yaklaşma, marketten alacaklarını bir kağıda yaz, çabucak gir, al, çık!
Eve gelir gelmez aldıklarının tümünü iyice sabunlu suyla yıka!
Gereksiz hiç bir şey alma!
Sen de gir yıkan ve çık!

-*-*-

Kendin, ne tedbir alacaksan al!
Maske, mesafe, hijyen!

-*-*-

Yurt dışından gelenle asla karışma!
Yurt dışında gelenlerin kaldığı otellere girme!
Yurt dışına gitme!

-*-*-

Aşısı, ilacı – çaresi bulunur veya kendiliğinden giderse ne ala!
Değilse, lütfen “ay sonu maaş alamayan insanları, işçisini ödeyemeyen esnafı, ülkelerine dönemeyen ve bu ülkede aç kalma sınırında bulunan yabancı öğrencileri düşün!”...
İşini kaybedenleri!
Uyku uyuyabilirsen, ne mutlu sana!