Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) ve Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) tarafından düzenlenen “Eastmed Boru Hattı Projesi Söylemleri Ne Kadar Gerçekçi?” başlıklı panele, Dışişleri Bakanlığı Enerji ve Çok Taraflı Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Zafer Ateş, TESPAM Başkan Yardımcıları Oğuzhan Akyener ve Prof. Dr. Alb. Levent Kenar, TANAP Proje ve Modifikasyonlar Direktörü Ömer Korkmaz ile çok sayıda davetli katıldı.

TESPAM Genel Sekreteri Neşat Gündoğdu’nun moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşan Dışişleri Bakanlığı Enerji ve Çok Taraflı Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Ateş, son yıllarda Doğu Akdeniz’de yapılan doğal gaz keşiflerinin bölgeyi önemli bir kaynak haline getirdiğini belirtti.
Ateş, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının tüm havzaları dikkate alındığında dünyanın ispatlanmış doğal gaz ve petrol rezervlerinin yüzde 1’inden azına tekabül ettiğini vurgulayarak, buna rağmen söz konusu kaynakların enerjide dışa bağımlılığının azaltılması ya da ortadan kaldırılması ile gelir kaynağı açısından bölge ülkeleri için büyük önem arz ettiğini söyledi.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e ilişkin vizyonunun iki ayağının, Türkiye’nin ve KKTC’nin hak ve çıkarlarının korunmasından oluştuğuna dikkati çeken Ateş, Türk tarafının bölgedeki doğal kaynakların paylaşımına ilişkin ortak komisyon kurulması çağrılarına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY), Doğu Akdeniz’de attığı tek taraflı adımlara işaret etti.

30 Ekim 2018’den bugüne kadar Alanya-1, Finike-1 ve Karpaz-1 olmak üzere Doğu Akdeniz’de üç sondajın tamamlandığını, Güzelyurt-1 ve Magosa-1 olmak üzere de iki sondaj çalışmasının devam ettiğini anlatan Ateş, “2020 yılında 5 deniz sondajı daha yapmayı öngörüyoruz. KKTC’nin deniz ruhsat sahaları dahil olmak üzere 2023’e kadar hedefimiz, sondaj sahalarımızı 26’ya çıkarmak.” diye konuştu.

Akdeniz gazına ilişkin olasılıklar ele alınırken, mevcut bölgesel ihtilafların da göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizen Ateş, “Kıbrıs Rum tarafı sanki Ada’nın tek temsilcisiymiş gibi, özellikle AB’nin de üyelik dayanışması adı altında desteğini arkasına alarak tek taraflı faaliyetlerine devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Bölgede İsrail-Filistin ihtilafına da dikkati çeken Ateş, “İhtilaf olmasa bile siyasi manada mesela Türkiye- İsrail ilişkileri, Türkiye- Mısır ilişkilerinin de enerji alanında iş birliğini daha ileri götürme anlamında çok elverişli olmadığını da teslim etmek gerekir.” dedi.
Eastmed projesi hayata geçirilirse, deniz altından en uzun doğal gaz boru hattı olacağını söyleyen Ateş, projenin pahalı ve bölgede bir doğal gaz merkezi olmak isteyen Mısır’ın bu projeye karşı olduğuna dikkati çekti.

Ateş, projenin güzergahına ilişkin şunları kaydetti:
“Libya ile yapılan son anlaşmadan sonra çizilen kıta sahanlığımızı anımsarsak, bu boru hattının büyük ihtimalle bizim kıta sahanlığımızın içinden geçmesi biraz mukadder görünüyor. Tabii eğer daha da aşağılardan uzatıp bunu daha da maliyetli hale getirmeyi seçmezlerse. Uluslararası hukuka göre, bizim deniz yetki alanlarımızdan geçecek bir boru hattı için özellikle güzergah belirleme, çevre etki değerlendirme gibi unsurlar açısından ülkemizin rızasının alınması gerekecek.”
Ateş, AB Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak ve kaynaklarını çeşitlendirmek istese de Eastmed projesinin gerçekleşmesinin zor olacağını vurgulayarak, “Hem siyasi hem de ekonomik ve teknik bölgesel gerçeklerden dolayı bu hedeflerin kısa vadede gerçekleşmesini pek olası görmüyoruz. Doğu Akdeniz gazının şimdilik pahalı olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bunun bir ‘yerel gaz’ olarak kalacağı anlaşılıyor. Bölgedeki en büyük pazar Türkiye. Fakat Türkiye seçeneğinin devreye girebilmesi için bazı siyasi meselelerin öncelikle çözüme kavuşmasında fayda var.” değerlendirmesinde bulundu.

Eastmed projesinin inşası için bugün anlaşma imzalanacağını hatırlatan Ateş, hükümetler arası anlaşmalara karşın sonuçlanmayan birçok proje olduğunu hatırlattı.

İmzaların atılacak olmasının bir siyasi niyet beyanı olarak görülebileceğini söyleyen Ateş, ekonomik ve mali açıdan gerçekleştirilebilir olup olmadığına dair ise henüz bir fizibilite çalışmasının ortaya konmadığına dikkati çekti.

Ateş, “Doğu Akdenizde en uzun deniz sınırına sahip olan ülkemizi dışlayıcı hiçbir girişimin başarıya ulaşacağına inanmıyorum. Etkisi de sınırlı olacaktır. Türkiye’ye rağmen ya da Türkiye’yi dışlayacak girişimler ancak sınırlı etki yaratabilir. Son dönemde sloganlaşan tabiriyle, ‘Kıta sahanlığımızda hidrokarbon kaynakları varsa bulacağız.’ diyoruz.” ifadelerini kullandı.
GKRY, Yunanistan ve İsrail, Eastmed projesinin inşası için bugün Yunanistan’ın başkenti Atina’da bir anlaşma imzalayacak. Anlaşmanın, İtalya’nın da imzalamasının ardından nihai halini alacağı belirtiliyor.

Eastmed projesiyle Doğu Akdeniz’den çıkarılan gazın Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a oradan da İtalya’ya ulaştırılması hedefleniyor.
TAK/EMT