Doğu Akdeniz'den çıkarılacak gazı Avrupa'ya taşıması planlanan EastMed boru hattıyla ilgili anlaşmanın imza töreni Atina'da yapıldı. Zappion Sarayı'nda düzenlenen imza törenine Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiades de katıldı. Türkiye, boru hattı projesinin güzergahı üzerinde Libya ile deniz yetki alanları anlaşması imzalamıştı.

Anlaşma Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs enerji bakanları tarafından imzalandı.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, imza töreni sonrası yaptığı açıklamada, Türkiye'yi ima ederek, üç ülke arasındaki enerji ittifakının hiçbir ülkeyi tehdit amaçlı olmadığını ve her ülkenin katılımına açık olduğunu söyledi.

Miçotakis, "Bu işbirliğine katılacak ülkelere koşulan tek şart, iyi komşuluk ilkelerine ve uluslararası hukuk kurallarına saygılı olmalardır" dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da üç ülke arasında enerji alanındaki işbirliğinin bölgede barış ve istikrarın güvencesi olduğunu söyledi.

Netanyahu, "Bu ittifak hiçbir ülkeyi hedef almıyor. Genişletilmesinden yanayım" diye konuştu.

Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis de EastMed'in hem Avrupa'nın ihtiyaçlarını karşılayacak alternatif bir enerji kaynağı olacağını, hem de jeopolitik açıdan önemi taşıdığını belirtti.

Anastasiadis de Türkiye'yi ima ederek, "Diğer ülkelerin egemenlik haklarına saygı gösterecek her ülkenin EastMed projesine katılma hakkı vardır" ifadelerini kullandı.

TC Dışişleri Bakanlığı: Doğu Akdeniz gazının Avrupa'daki pazarlara iletilmesinde en güvenli güzergah Türkiye'dir

Türkiye'den anlaşmanın imzalanmasına tepk, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy'un yazılı açıklamasıyla geldi.

Anlaşmanın "bölgede Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ı dışlamaya çalışan adımlardan biri olduğunu" belirten Aksoy, Doğu Akdeniz gazının Avrupa'daki pazarlara iletilmesinde en güvenli ve ekonomik güzergahın Türkiye olduğunu ifade etti:

"Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'yi ve Kıbrıs Adası'nın doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip olan Kıbrıs Türklerini yok sayan hiçbir proje başarılı olamayacaktır.

"Doğu Akdeniz'de bulunan doğal kaynakların değerlendirilmesinde ve ülkemiz dahil Avrupa'daki tüketim pazarlarına iletilmesinde en ekonomik ve güvenli güzergah Türkiye'dir. Buna rağmen hem bize hem Kıbrıs Türklerine işbirliği kapılarının kapatılması, aslında bazı ülkelerin işbirliği yerine kısır siyasi hesaplar peşinde koştuğunun açık göstergesidir. Bu tür kirli hesapların geçmişte olduğu gibi gelecekte de tutmayacağını proje sahiplerine hatırlatırız."

ABD ve AB destek veriyor

EastMed projesi, İsrail ve Kıbrıs açıklarından çıkarılacak doğalgazın Avrupa ülkelerine taşınmasını ve Avrupa'nın gaz ihtiyacının yüzde 10'unu karşılamasını öngörüyor.

ABD ve AB'nin de destek verdiği projeye göre, Kıbrıs adasından Girit adasına, oradan Yunanistan'ın Mora Yarımadası'na dek uzanacak 1872 km'lik bir boru döşenecek.

Bunun bin 335 km'si denizaltından; 537 km'si ise Yunanistan'ın İtalya ile bağlantısını sağlayacak kuzeyindeki İgoumenitsa Körfezi'ne kadar karadan döşenecek.

Yaklaşık 6 milyar dolara mal olacağı tahmin edilen EastMed boru hattının yılda 12 milyar metre küp gaz taşıyacağı hesaplanıyor.

Şu anda harita üzerinde bulunan projenin 2025 yılında hayata geçirilmesi planlanıyor.

Ancak EastMed projesi için belirlenen güzergahın, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanları mutabakatı ile çakışıyor olması da diplomatik gerginlik konusu oldu.

Yunanistan, Girit ve Rodos gibi büyük adalarının "gözardı edildiği" gerekçesiyle karşı çıktığı Türkiye-Libya deniz yetki alanları mutabakatının "uluslararası hukuk ve deniz hukuku kurallarına aykırı" olduğuna savunuyor.

Atina yönetimi bu mutabakata karşı uluslararası bir diplomasi seferberliği de başlatmış bulunuyor.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias bu çerçevede Libya'daki iç savaşta taraf olan ve Trablus yönetimini devirmeye çalışan General Halife Hafter'i ziyaret etti. Yunanistan, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de kendilerini desteklediğini açıklıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon olanaklarından vazgeçmesini kimsenin beklememesi gerektiğini söylemişti.

Erdoğan, Türkiye'nin Libya'yla yaptığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair mutabakat muhtırasının, uluslararası hukukla çelişmediğini belirtmişti.