Tanınmamış bir devlet olarak KKTC’li firmaların  3’ncü  ülkelerle yaptığı iş birliklerinde prosedür, KKTC Tastik memuru, KKTC İçişleri Bakanlığı ve son olarak da TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin tastiklemesi gerekir.

Bu olumsuz  gelişme,  KKTC firmalarını  Güney üzerinde iş yapmaya zorlayan bir durum yarattı. Güney Kıbrıs’ın tanınmış ve AB üyesi konumu göz önünde bulundurulduğunda  yerli bir firmanın Güney’deki bir firmayla geliştireceği işbirliği sayesinde bu  işlemin çok daha kolay hayata geçirilebileceğinin yanında  KKTC ekonomisinin de kaybı olacak.

Yıllardır sağlıklı yürüyen sisteme takoz

Yıllardır bu çerçevede yürüyen sistem son günlerde  TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin  gerekçesiz bir şekilde protokollere onay vermemesi nedeniyle sekteye uğramaya başladı.  Bu keyfi uygulama karşısında  büyük mağduriyet yaşamaya başlayan yerli firmalar hem maddi hem de manevi sıkıntı içine düştü.

“Kayıp hem maddi hem manevi”

Konuyla ilgili Yeni Bakış’a bilgi veren  teknik uzmanlar,  “KKTC’nin tanınmamış bir ülke olması hasebiyle yıllardır sistem Tastik memuru, İçişleri Bakanlığı ve TC Lefkoşa Büyükelçiliği onaylı saat gibi işlemekteydi. Bir süre önce nedeni henüz anlaşılmayan keyfi bir kararla TC elçiliği bu onayı vermemeye başladı. Ortaya çıkan bu anlaşılmaz durum yerli firmaların bütün bağlantılarını etkilediği gibi uluslararası güvenilirlik ve maddi kayıp açısından da telafisi mümkün olmayan zararlara neden oldu” dedi.

Karar firmaları Güney’e kaydırabilir

 Bu arada, ortaya çıkan bu olumsuz  gelişme,  KKTC firmalarını  Güney üzerinde iş yapmaya zorlayan bir durum yarattı. Güney Kıbrıs’ın tanınmış ve AB üyesi konumu göz önünde bulundurulduğunda  yerli bir firmanın Güney’deki bir firmayla geliştireceği işbirliği sayesinde bu  işlemin çok daha kolay hayata geçirilebileceğinin yanında  KKTC ekonomisinin de kaybı olacak.

“B planı bu mu?”

Öte yandan,  TC Lefkoşa Büyükelçiliğinin  anlamsız bir şekilde  engellediği işbirliği  onayları kısa bir süre önce Crans Montana’da kopan Kıbrıs müzakere sürecinin ardından Türkiye ve KKTC’de bazı çevrelerin “B ve C” planlarının ortaya konulması yönündeki görüşleri karşısında  acaba bu uygulama yürürlüğe giren B planı mı? sorusunu akıllara getirdi.