HP’den yapılan açıklamaya göre konuyu değerlendiren Çağatay, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İsrail’den 8 tane insansız hava aracı almak üzere bir anlaşma yaptığını, sadece bu anlaşmayla kalınmadığını, silahlanmaya da büyük paralar harcadığını belirtit.

Çağatay açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Fransa’yla da bir iş birliği durumları var. Limanlarını savaş gemilerinin girebileceği düzeye getirmek üzere yapılmış bir anlaşma vardır. İsrail’le ayrıca Rum komandoların eğitilmesiyle ilgili bir iş birliği yapılıyor. ABD’nin 1980’li yıllarda koyduğu ambargonun kaldırılması da gündeme gelmiştir.

Tüm bunlara baktığınız zaman bir gerginliğe doğru gidildiği yönde bir değerlendirme yapabilirsiniz. Eğer biz Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte sahada bu adımlara karşılık adımlar atmazsak o gerginliğe gidilecektir. Sahada dengeyi sağladığımız müddetçe çatışma ortamından uzaklaşacağız. Bu çok önemlidir, çünkü eğer siz dengeyi sağlamazsanız, adımlar peş peşe gelir ve siz itirazlarınızı sürdürmenize rağmen karşı taraf bu itirazları görmezse bir noktada siz tıkanırsınız, çatışma ihtimali büyür. Sadece İHA’larla değil, biz deniz yetki alanlarımızda Rum tarafının attığı her adıma mukabil adımlar attık.”

“RUM TARAFININ TEK TARAFLI ANLAŞMALARINA İTİRAZ EDİYORUZ ÇÜNKÜ BİZ DE SÖZ SAHİBİ OLMALIYIZ”

Rum tarafının 2001’den beri Mısır, Lübnan ve İsrail gibi bölge ülkeleriyle deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması yaptığını, münhasır ekonomik bölge ilan ettiğini belirten HP Girne Milletvekili, Rum tarafının tüm bunları tek taraflı yaptığını vurugladı.

Çağatay, “Uluslararası hukuka bakacak olursanız; bir ülkenin zenginlikleri, orada yaşayan insanların tümüne aittir. Kıbrıs adasının etrafındaki denizlerden çıkacak zenginlikler de doğal olarak tüm Kıbrıslılara ait olacaktır. Biz 1960’tan gelen haklarımızı da savunarak iki kurucu ortaktan biri olan Kıbrıs Türk halkı olarak Rum tarafının yaptığı tek taraflı anlaşmalara itiraz ediyoruz. Çünkü bu anlaşmalarda da bizim söz hakkımız olması lazım.”ifadelerini kullandı.

“ADANIN HAKİMİ OLMAK İSTEMESİNE RAĞMEN RUM TARAFINA KARŞI HAKKANİYETLİ DAVRANMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Hidrokarbonlarla ilgili Doğu Akdeniz’deki adımları iki açıdan değerlendirdiklerine dikkat çeken Milletvekili Çağatay, kriterlerinin Kıbrıslı Türklerin hakları ve Türkiye’nin hakları olduğunu ifade etti.

KKTC’nin 2011’de Türkiye Cumhuriyeti’yle deniz yetki alanlarını sınırlandırma, kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması yaptığını hatırlatan Çağatay, anlaşma sonrasında KKTC’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ruhsat vererek kendi belirlediği parsellerde sondaj, kazı yapma aşamasına geldiğini anlattı

Çağatay şunları kaydetti:

“Madem ki, Rum tarafı bu adımları atıyor, ben de atıyorum. Kıbrıs Rum tarafı egemenliğini Kuzey’e yaymak istiyor. ‘Bütün adanın sahibiyim’ demek istiyor. Biz de ‘Bütün adanın sahibi sen değilsin’ diyoruz. Biz de bu adanın sahiplerinden biriyiz ama ‘Biz Güney’in de hakimi olacağız’ demiyoruz. Hakkaniyetli ve barışçıl davranmaya çalışıyoruz. 2011’de atılan adımlar sadece sahada dengeyi sağlamaya yönelik değildir, öneriler de sunuyoruz. Temmuz 2019’da ‘gelin iki taraf da çalışmaları durdursun, bir anlaşmaya varalım. Kıbrıs meselesini kökünden çözelim, zaten yeni oluşumla zenginlikleri birlikte arayacağız’ dedik. Eğer çözüm uzaktadır, bir an evvel bu çalışmalara başlamak istiyorum da diyorsanız o zaman gelin ortak bir komite kuralım. Pozisyonlarımıza halel gelmeksizin bu konuyu birlikte ele alalım. Birbirimizi tanımamıza da gerek yok dedik.”

“BUGÜNÜ HEBA ETMEK İSTEMİYORSAK İŞ BİRLİĞİNE DAYALI MODELİ UYGULAMALIYIZ”

Katıldığı bir programda Berlin görüşmesini de yorumlayan Çağatay, “Gayri resmi bir görüşmedir” diyerek, görüşme sonrası yapılan açıklamaların da eskiden gelen belgelere dayandığını belirtti

Çağatay bu konuda şu ifadeleri kullandı:

“Değerlendirmede Rum tarafıyla kelimeler kullanılsa da çıkan anlam birbirinden çok farklıdır. Meğer federasyondan iki taraf da çok farklı şeyler anlıyormuş. 51 yıldır bunu göremediysek, biz gerçekten Kıbrıs meselesini çözmek istemiyoruz, statükoya bağlıyız demektir. Paylaşıma dayalı girişimler sonuç getirmedi. Halkın Partisi olarak artık iş birliğine yönelmek gerektiğini düşünüyoruz. İş birliğine dayalı ortaklık bugünü heba etmemek içindir. Biz neyi kaçırıyoruz da bir türlü çözüme ulaşamadık? Şapkayı önümüze koymamız, bu soruya cevap arayıp samimi olmamız lazım. Rum tarafı gevşek federasyon istediğini söylemişti. Merkezi yönetimde dahi siyasi eşitlikten vazgeçmemiz mümkün değildir. Eğer anlaşacaksak haklarımız, kırmızı çizgilerimiz yok sayılamaz. Doğal gaz konusunda söz sahibi olmamamız mümkün olabilir mi? Federasyon güzel ve bizim istediğimiz desteklediğimiz bir modeldir. Ancak Halkın Partisi gerçekleri de gören bir partidir. Biz günü kaybediyoruz. Bugünü kaybetmeden daha fazla iş birliği yapmalıyız. Kültürel Miras ve Kayıp Şahıslar Komiteleri  sürekliliği olan iş birliğidir. Örneğin turizm konusunda iş birliği yapılsa iki taraf için de kazanç sağlayan bir adım olur.”

“RUM TARAFIYLA 2017’DEN BU YANA MÜZAKERE YAPILMIYOR, YAPILAN SADECE SOSYALLEŞMEDİR”

2017’den bu yana müzakere yapılmadığını, mevcut görüşmelerin sosyalleşmeden öteye geçmediğini belirten HP Milletvekili, BM Genel Sekreteri’nin zihniyet farklılığına yönelik açıklamasını hatırlattı.

Çağatay, “Rum tarafı tüm adanın hakimi olmak istediği sürece, egemenliğini bütün adaya yaymak istediği müddetçe bu mümkün olmayacak. Bu şartlarda biz nasıl federalizmi konuşacağız? ‘Akdeniz’deki hidrokarbonla ilgili çalışmalar benim iç meselemdir’ dedikleri anda federalizmi çöpe atmış olmuyorlar mı? Biz diyoruz ki bu ikimizin de meseledir. Kıbrıs Türkü hakkını çiğnetmeyiz.”dedi.

“KUDRET ÖZERSAY GENEL BAŞKAN OLDUĞU İÇİN DEĞİL, TECRÜBESİ NEDENİYLE ADAY OLMALIDIR”

Halkın Partisi Milletvekili Çağatay, iki aya yakındır çok demokratik bir ortam içinde cumhurbaşkanlığı konusunda herkesin görüş ortaya koyduğunu belirtti.

“Kıbrıs Türk halkı iç sorunlarla da uğraşmaktadır. O sorunlar orada dururken cumhurbaşkanlığı konusunu öne çıkarmak ve bunu birinci gündem maddesi yapmak çok yanlıştır. Halkımızın ekonomik ve diğer sorunları öncelikli tutmalıyız” diyen  Çağatay, seçim fikir alışverişinin parti içinde devam ettiğini ifade etti.

Erek Çağatay, “Şahsi fikrim, parti olarak bir aday göstermeliyiz. Aday göstereceksek de çok doğal olarak Genel Başkanımız Kudret Özersay olmalıdır. Genel Başkanımız olduğu için değil, geçmişten gelen bir tecrübeye sahip olduğu içindir. Rauf Raif Denktaş, Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu’yla görüşme masasında dirsek çürütmüş ve müzakereci, özel temsilci sıfatıyla görev yapmış bir isimdir. Şu anda da Dışişleri Bakanı olarak büyük tecrübeye sahiptir. Bu görevi layıkıyla yapacağına inancım tamdır” şeklinde konuştu.