Havadis gazetesinden Duygu Alan'a konuşan Ekonomistler, KKTC Merkez Bankası’nın Mart 2018 tarihi itibari ile şirketlerin ve şahısların toplam borçları ve bu borçların ödeme planlarına ilişkin verilerini değerlendirdi.

KKTC bankacılık sektöründe sorunlu kredilerin toplam krediler içindeki payının sürekli artmasının bankacılık sektörüne önemli etkilerinin olduğunu kaydeden ekonomistler, sorunlu kredilerin ülke ekonomisi üzerindeki muhtemel etkileri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.

Ekonomist Mahmut Sezinler, toplam krediler içerisinde takibe alınan krediler oranının çok yüksek olduğu söyledi.
Kredilerin takibe düşmesinin önümüzdeki yıllarda daha da bozuk bir hal alma riski taşıdığına vurgu yapan Sezinler, “Çünkü neden-sonuç ilişkilerinde halen daha düzelme gözlemlenmezken daha da bozulma gözlemlenmektedir” dedi.

Ekonomist Necdet Ergün, KKTC Merkez Bankası’nın Mart 2018 tarihi itibari ile şirketlerin ve şahısların toplam borçları ve bu borçların ödeme planlarına ilişkin verilerinin sürpriz olmadığını kaydetti.

 “Ekonomiyi yeterince ve genele yayan bir şekilde büyütemezseniz” diyen Ergün, Bu tür sorunların her yıl görece artarak-katlanarak önünüze gelir ve bir süre sonra da halı altına süpürdükleriniz sizi boğar” diye konuştu.

Ekonomist Mahmut Sezinler:

"Sorunlu krediler maliyet enflasyonunu tetikler"

Ekonomist Mahmut Sezinler, KKTC Merkez Bankası’nın Mart 2018 raporuna göre, toplam krediler içerisinde takibe alınan krediler oranının yüzde 20 olduğunu belirterek bu oranın çok yüksek olduğu görüşünü ortaya koydu.

Bunun aynı zamanda bankaların açmış olduğu ve sonucunda vermiş oldukları kredilerin kalitesinin düşük olduğu anlamını taşıdığını söyleyen Sezinler, bankaların verdiği borçların kalitesinin artması ile ekonomik büyüme arasında ilişki olduğuna dikkat çekti.

Sezinler, ekonomik büyüme,  reel döviz kuru artışı, reel faiz oranları, net faiz karları, enflasyon gibi değişkenler ile geri ödenmeyen borçlar arasında da ilişki olduğunu ve bu faktörlerin aynı zamanda kredi maliyetlerinin artmasına sebebiyet verdiğini dile getirdi.

Sorunlu kredilerin ekonomi üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu anlatan Sezinler, “Sorunlu krediler maliyet enflasyonunu da tetikler” dedi.

Sezinler, “Sorunlu kredilerin artış hızının ekonomik büyüme hızı ile ilişkisi son derece yakındır. Burada şunu söylemeye çalışıyorum sorunlu kredilerin artış hızının yüksek olması (ki bizim ülkemizde böyledir) ekonomik büyümenin artış hızının düşük olması ve aynı zamanda gelir dağılımının da bozuk olmasının sonucudur yani eş-ilişkilidir. Ülkemizde sorunlu krediler ile reel GSYIH, toplam Özel Tüketim Harcamaları arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi vardır” diye konuştu.

“Kredilerin takibe düşmesi daha da bozuk bir hal alabilir”

Ekonomist Sezinler, KKTC’deki makroekonomik istikrarsızların, döviz ve faiz riskinin sürekli artmasının, kredi maliyetlerinin yüksek olmasının, artan gizli işsizlikle birlikte işsizlik oranının (özellikle kredi kartlarında) kredilerin içeri dönme hızında ciddi aksamalar yarattığını ve takibe düşen kredilerin hızının arttığını kaydetti.

Sezinler, KKTC bankacılık sektöründe sorunlu kredilerin toplam krediler içindeki payının sürekli artmasının bankacılık sektörüne de olumsuz etkiler yarattığını söyleyerek “Bankalarımızın bilançoları etkilenmekte bankaların aktif karlılıklarının da gerilemesine neden olmaktadır” dedi.

Mahmut Sezinler, “Kısacası bankalardaki kredilerin yapılandırılması ve de yüksek oranda kredilerin takip ediliyor olması ülkemizdeki ekonomik sistem ve de ekonomik gerilemeyle, istikrarsızlıkla, yüksek maliyetle reel döviz kuruyla ve de reel faiz oranlarıyla eş ilişkilidir” diye konuştu.

Kredilerin takibe düşmesinin önümüzdeki yıllarda daha da bozuk bir hal alma riski taşıdığına da vurgu yapan Sezinler, “Çünkü neden-sonuç ilişkilerinde halen daha düzelme gözlemlenmezken daha da bozulma gözlemlenmektedir” dedi.

Ekonomist Necdet Ergün:

"Sonuçlar sürpriz değil"

Ekonomist Necdet Ergün, bankacılık sektöründe kredilerin geri ödenmesinde sorunların olması, sektörde şüpheli alacakların artması veya mahkemelerde ticari davaların artmasının son 1O yıl içerisinde normal ve beklenen bir şey olduğunu belirtti.

Ergün, KKTC Merkez Bankası’nın Mart 2018 tarihi itibari ile kullanılan toplam kredi miktarı ve bu kredilerin ödeme planlarına ilişkin raporunun da bu bağlamda sürpriz olmadığını kaydetti.

Ergün, “Ekonomiyi yeterince ve genele yayan bir şekilde büyütemezseniz. Bu tür sorunların her yıl görece artarak-katlanarak önünüze gelir ve bir süre sonra da halı altına süpürdükleriniz sizi boğar” diye konuştu.

“10 yıldır patinaj ekonomisindeyiz”

Necdet Ergün, KKTC’nin yaklaşık 10 yıldır “patinaj ekonomisinde” ve uzun yıllardır da “ kaos ekonomisindeyiz” olduğunu söyledi, “10 yıl içerisinde yaklaşık olarak reel anlamda TL bazında da yüzde 15 civarı büyüdük” dedi.

Milli gelirimizin 3,5-4 miktar USD bandına, kişi başı milli gelirimiz de 13-15 bin dolar arasında takılıp kaldığını kaydeden Ekonomist Ergün, son 10 yılda kamu borç stoğunun, özel sektör borcunun ve tüketici borcunun arttığını, gelir dağılımının bozulduğunu, satın alma gücünün düştüğünü dile getirdi.

Ergün, kamu ve finansman açığının ise eskiye göre azalmasına rağmen halen daha çok yüksek olduğunu ifade etti.

“Bankacılık sektöründe hasarlar büyüdü”

Ekonomist Necdet Ergün, bankacılık sektöründe kullanabileceğimiz kaynaklarımızın da azaldığını söyledi. Ergün, “Kredi/mevduat oranı yüzde 70’leri geçti, bankacılık sektöründe de hasarlar büyüdü. Geri ödenmeyen krediler de artış var, takipteki alacaklar çoğu zaman gizleniyor, sektör bunları idare etmeye çalışıyor, şirketleri-tüketicileri elinden geldiği kadar yaşatmaya çalışıyor ama tabi bir yere kadar” dedi.

Necdet Ergün, şunları söyledi: “Bütün bunların sebebi, son 10 yıldır yeterince ve genele yayılan bir şekilde büyüyemeyen ekonomimizden dolayı, özellikle zaman zaman döviz kurunda yediğimiz atakların ekonomide-piyasada yarattığı çok yönlü hasarlardan dolayı ve de en az bunlar kadar küçük bankacılık piyasamızdaki rekabetten ve kar iştahından dolayı ve sektörü düzenleyen yetersiz regülasyonların da etkisiyle zaman zaman kredilendirmede yapılan hataların da etkisi vardır tabii ki.”

“Mevcudun devamında işin sonu sosyal travma”

Ekonomist Ergün, ayrıca bankacılık sektöründe çok ciddi gizli şüpheli alacaklar oluştuğunu bunu ekonomiyi-piyasayı takip edenlerin görebileceğini söyledi. Bankacılık sektörü dışında da çok ciddi ve farklı enstrümanlarla oluşan bir finansman piyasası olduğunu ifade eden Ergün, “Ki bunu hiç takip edemiyoruz ve tam olarak da bilemiyoruz. Defacto çekler, senetler vs üzerinden oluşan bir vadeli finansman piyasası var” dedi, bu piyasanın sorunlarının da önünde sonunda bankacılık sektörüne de yansıyacağını kaydetti.

Ergün, “Özetle, düşük büyüyen ama buna karşın yüksek özel ve kamu borçluluğu yaratan bir ekonomiyiz. Eğer, önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde en az yılda yüzde 6-7 bandında büyüyen bir patikaya ekonomiyi oturtamazsak, hasır altına süpürdüğümüz bütün bu bataklıklar, yapısal sorunlar vs patlayacak ve sonunda sosyal bir travma yaşayacağız” dedi.

Necdet Ergün, şunları söyledi: “Tabii bu hiçbir şey yapmadan şimdiki gibi beklememiz halinde ortaya çıkabilir. Halbuki, muhteşem bir lokasyonda müthiş bastırılmış potansiyeller üzerinde oturan bir ekonomiyiz (çözümsüzlüğe rağmen) ve ciddi büyüme ve dönüşümü içeren bir ekonomik programla 5 yıl içerisinde çok daha iyi bir seviyeye gelebiliriz. Mesele, işten anlayan ve bunu yapabilecek cesarette bir hükümeti-ekibi tek başına iktidara getirmektir. Ne yazık bunu da ancak ‘başkanlık rejimine’ geçebilirsek yapma şansımız olabilir; aksi halde mevcut ‘patinaj ve kaosta’ kıvranmaya devam ederiz.”