Meclis Genel Kurulu’nda Polis Bütçesi görüşmeleri esnasında söz alan Başbakan Tufan Erhürman, ‘Herkes burada edebini de bilecek, adabını da bilecek, üslubunu bilecek” şekline konuştu.

Newroz Kutlamaları’nda gözaltına alınanları ‘Başbakan’ın şefkati’ sonrası serbest bırakıldığına ilişkin Genel Kurul’daki ifadeleri sert eleştirildi. “Hiç kimse Polisi siyasileştirme sosuna bulandırmaya çalışmasın” diyen Başbakan Erhürman, Polis Genel Müdürü’ne bu süreçte yaşananlar ve istişare için de teşekkür etti.

Toplumda gerginlik yaratma yönündeki söylemlerin karşısında olacaklarını belirten Erhürman, “Hükümet insanları bir birine düşürmeye çalışanların önünde olacak” dedi. “Ben 22 Ocak’ta Başbakan olsaydım, sonuçlar bu noktaya gelmeyecekti. Önemli olan önlemlerin yaşananların bu noktaya gelinmeden alınmasıdır” diyen Erhürman, “Barış içinde bir arada yaşama koşullarını bozmayacağız” şeklinde konuştu

Hükümet, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ve Polis Genel Müdürlüğü’nün bu konuda aynı noktada düşündüğünün altını çizdi. “Kitap dağıtmanın bir suç unsuru olduğunu düşünemem” diyen Erhürman, hele de kitap evlerinde satılan bir kitabın dağıtım veya okunmasından dolayı gözaltına alınmasını doğru bulmadığını kaydetti.

Bu nedenle gözaltına alınan kişilerin, kendisinin değil  ‘Polis Genel Müdürü’nün istemi ile serbest bırakıldığının altını çizen Başbakan Erhürman, “Kimse gerçeği saptırmaya çalışmasın” dedi. “Polisimizin çok acilen siyasetin doğru katkısına, kadroya, hizmet içi eğitim ve teknolojiye ihtiyacı var. Buna yoğunlaşmamız lazım” diyen Erhürman, bu ülkede planlı gelişmenin yaşanmadığını, kısır tartışmaların içerisinde boğulmadan sorunların çözüme ulaşabileceği görüşü belirtti.

Erhürman'dan Arıklı'ya: "Sayın Arıklı kibar konuşunca ben de ona kibar konuşacağım"

Bütçe görüşmeleri sırasında, YDP Milletvekili Erhan Arıklı’nın, “Nevruz kutlamalarında tutuklananlar Başbakanın şevkati ile serbest bırakıldılar” sözleri üzerine Başbakan Erhürman Arıklı’ya cevap verdi.

“Edep adap sınırları zorlanıyor. Başbakanın şevkati ile serbest bırakıldılar gibi sözler yakışmıyor. Bu üslup doğru değil. Üslüp buysa cevap vermem. Eylemciler benim adamıymış gibi bir laf… Bunu kabul etmem...  ” diyen Erhürman şöyle devam etti:

“Sanki biz Erdoğan'la görüşmede kendisi de varmış gibi aslı olmayan iddialar atıyor. Rahatlıkla bunu yapıyor. Böyle bir şey yok. Ne niyet mektubu var. Büyük rahatlıkla doğruymuş gibi anlatıyor. Öyle bir hava yaratmaya çalışıyor ki, ben içeriliyim. Yok böyle bir şey. Nereden aldıysa bilgileri getirsin. Yeter artık. Yeni tarz oluştu mecliste... Bu ülkede barış içinde bir arada yaşama koşullarının zedelenmesine asla izin vermeyeceğiz.”

Başbakan Tufan Erhürman, Mobese sistemiyle ilgili ayrıntılı çalışma yapılarak kendilerine sunulduğunu, Bakanlar Kurulunun bunu ilk toplantıda ele alacağını söyledi.

Kent Güvenlik yönetim sisteminin Lefkoşa ve Girne’de kısa sürede hizmete girebileceğini belirten Erhürman, hiçbir eksikliğin işkence iddialarını normal hale getiremeyeceğini de dile getirerek, Kent Güvenlik yönetim sisteminin bu tür olayların yaşanmasına engel olacağını kaydetti.

Meclis Genel Kurulu’nda bugün ilk olarak, 287 milyon 505 bin 200 TL olan Polis Genel Müdürlüğü bütçesi oybirliğiyle kabul edildi.

TAÇOY

Polis Genel Müdürlüğü Bütçesiyle ilgili konuşan UBP Milletvekili Hasan Taçoy, polisin yaklaşık bin tane eksiği olduğuna değinerek, bugün KKTC’de sınır kapılarında, havalimanı, liman ve bunun gibi bir çok farklı yerlerde görev yapan polis sayısına bakıldığında, bu kadar zor yetişen polislerin gerçek anlamada görevlerinde kullanılmamasının kendisini üzdüğünü söyledi.

Bu noktalardaki görevlendirmelerin daha farklı bir sisteme oturtulması gerektiğini söyleyen Taçoy, gelişen teknolojik suçlar için polise yeni imkanlar sağlanması gerektiğini söyledi.

Teknolojik birim ve adli bilim dalının polise getirilmesinin şart olduğuna dikkat çeken Taçoy, laboratuvar eksikliğinin bazı suçların tetkikini zorlaştırdığına değindi. 

Mobese sisteminin önemine işaret eden Taçoy, Mobese sistemi için bir an önce yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı.

Bilişim Yasası olmadığı için birçok konuda sıkıntılar yaşandığını belirten Taçoy, bu konuda da gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini kaydetti.

Madde bağımlılığı ile ilgili yasanın yeniden elden geçirilmesi gerektiğine inanç belirten Taçoy, İtfaiye birimindeki eksikliklere de değinerek, bazı noktalarda yapılan tasarrufun insan hayatına mal olabileceğini belirtti.

TATAR

UBP Milletvekili Ersin Tatar ise, geçmişte nüfusa oranla fazla polis olduğunu ve toplumun bu yapıya alışık olduğunu belirterek, 600 milyon TL’nin az bir bütçe olmadığını ancak topluma alıştıkları düzeni sağlamak gerektiğini kaydetti.

Ülkede güvenlik ve asayişin sağlanabilmesi için polisin askerle ilişkili olmasının bir zorunluluk olduğunu anlatan Tatar, olaya geniş bakmak ve polisin sivile bağlanmasını da detaylı incelemek gerektiğini belirtti.

Tatar,  nüfusun ve öğrenci sayısının arttığı ülkde polise büyük sorumluluklar düştüğünü anımsattı.

Hukuk muhakemeleri yasasına göre kişilere ödeyebildiği kadar taksit belirlendiğini söyleyen Tatar, mazbata mağdurlarıyla ilgili de polisin çeşitli sıkıntılar yaşadığını dile getirdi.

Polisin gelişen ve değişen dünyada güvenliği sağlamak için farklı konularda farklı kitlelerle muhatap olduğunu ve polisin güçlü olabilmesi için eksiklikleri görmezden gelememek gerektiğini söyledi.

Tatar, asılsız söylemlerin (FETÖ) polis teşkilatını lekelediğini, polis teşkilatında terfilerle ilgili yaşanan sorunların da rahatsızlık yarattığını ve meclisin bu sorunları yasal düzenlemelerle çözüme kavuşturabileceğini söyledi.

GÜNDÜZ

UBP Milletvekili Menteş Gündüz de, iç huzuru düzenleyen polisin çok geniş bir alanda hizmet verdiğini vurgulayarak, polis teşkilatının eksikliklerinin giderilmesinin herkes için önemli olduğunu kaydetti.

Gündüz, uyuşturucu, trafik asayiş gibi çeşitli noktalarda hizmet vermesi gereken Polisin, her zaman bir adım önde olacağı desteğe ve teknolojiye sahip olmasının önemini anlattı.

Herhangi bir zafiyete sebep olmamak için her notada güçlü bir yapıya sahip olunmasının önemine değinen Gündüz, ülke genelinde yapılabileceklere örnekler verdi.

Tüm kurumlar birbirine ve kurumların da bakanlıklara bağlı olduğunu anımsatan Gündüz, polisin kendi içerisindeki birimlerinin de sadece kendi görevlerinde kalmalarının sağlanması gerektiğini söyledi.

Gündüz, özel güvenlik yasasının polise belirli ölçüde rahatlık sağlayacağını da dile getirerek, milli istihbaratın da bir an önce gündeme alınması gerektiğini vurguladı.

İtfaiye teşkilatının eksikliklerine de değinen Gündüz, değişen ve gelişen yaşamın polis, itfaiye ve bağlı kurumların şartlarının sürekli değişmesine sebep olduğunu ifade etti.

Personel eksikliği nedeniyle yaşanan sorunlara örnekler veren Gündüz, derbi maçlarında bile polisin görev aldığını anımsatarak, her konuda güvenliği sağlamak için polisin gösterdiği çabayı dile getirdi.

HASİPOĞLU

UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, polisin, yasama yürütme ve yargının hangi noktasında olduğunun bariz şekilde belirlenmesi gerektiğini kaydederek, bizdeki sistemin Türkiye’den farklı olduğunu ve polisin elindeki dosyaların yargının bir parçası haline geldiğine işaret etti.

Polisin hazırlayacağı dosyaların savcılığa, ardından da mahkemeye en iyi şekilde hazırlanarak gittiğine güvenilmesi gerektiğini söyledi.

Kısa süre önce yaşanan 22 Ocak’taki olay ve ardından nevruz kutlamasında yaşananların polisin tavrıyla ilgili eleştirilere sebep olduğunu hatırlatan Hasipoğlu, “ancak Cumhurbaşkanı’nın bazı olaylara dahil oluyorsa bunun da bir müdahale olarak görülebileceğini” kaydetti.

Hasipoğlu, polise takviyenin şart olduğunu, zaman saat mevhumu olmayan Polis teşkilatının bu özverilerin dikkate alınarak özlük hakları ve terfilerde hak ettiklerinin verilmesi gerektiğini dile getiri.

Hasipoğlu, Güney Kıbrıs’la suçlu iadesi yönünde yapılan anlaşmaların da gerektiği şekilde işlemediğini hatırlattı.

Güvenlik konusunda meclise büyük görevler düştüğünü, Kıbrıs konusunda da çok önemli bir yer kapladığını ifade eden Hasipoğlu, polise iç ve dış güvenlik için her türlü desteğin verilmesini istedi.

ÇAVUŞOĞLU

UBP Milletvekili Nazım Çavuşoğlu ise, polise farklı ülkelerdekinden daha eğitimli ve kalifiye olması gereken misyonlar yüklendiğini dile getirerek, bununla orantılı şekilde teknoloji ve kaynak sağlanmasının önemine değindi.

Her başımız sıkıştığında yanımızda beklediğimiz polisi devlet kurumlarını korurken önümüzdeki engeller olarak gördüğümüzü de belirten Çavuşoğlu, polislerin devletin görevlisi olduğunu, halkın düşmanı olmadığını söyledi.

Özlük haklarıyla ilgili diğer memurlardan ayrı tutulmasını da eleştiren Çavuşoğlu, 25 yıl hizmet veren polislere emeklilik haklarını güvence olarak vermek gerektiğini söyledi.

Adaleti sağlama noktasındaki polisin terfilerinin defalarca iptal edildiğini görmenin kendilerini üzdüğünü ve itaatsiz yükselmelerin teşkilattaki huzuru bozduğunu söyleyen Çavuşoğlu, bu tür huzur bozucu sorunların bir an önce giderilmesini diledi.

Çavuşoğlu, polis teşkilatının güncellenmesiyle ilgili attıkları adımları da sıralayarak, polisin sivile bağlanmasının yıllardır tartışıldığını kendisinin olduğu haliyle kabul ederek, bu konunun polisin işleyişinin önüne geçmemesi için konuşmayacağını belirtti.

Bütçede yer alan yiyecek alımları kaleminde gözüne çarpan indirimin nedenini de soran Çavuşoğlu, bugünkü şartlarda polisin kusursuz hizmet verilmesi isteniyorsa, her noktada güçlü tutmak gerektiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, polislerde yabancı dilin öncellikli tutulmasının doğru adım olduğunu ve polis teşkilatının iyileştirilmesi için atılacak adımların her zaman yanında olacaklarını belirtti.

ANGOLEMLİ

TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli ise, polisin çok önemli bir konu olduğunu vurgulayarak, polisin yıllar içerisinde yerine getirdiği önemli hizmetleri sıraladı.

Polisin Güvenlik Kuvvetlerine bağlı olduğunu ve bunu değiştirebilecek kişilerin akşamdan sabaha fikir değiştiğini anlatan Angolemli, bugünkü durumda polisin terfi ve özlük hakları nedeniyle huzursuzluk yaşadığını kaydetti.

Polisin sivilleştirme zamanının geldiğini, özerk bir yapıyla bağımsızlığı sağlanacak bu yapıya meclisin sahip çıkması gerektiğini söyleyen Angolemli, polisin yıllar içinde Güvenlik Kuvvetlerinde var olan haklardan bile yararlandırmadıklarını söyledi.

Angolemli, ya sivilleştirme ya da haklarını verme noktasında adım atmalarının zorunluluğuna işaret ederek, polisin güvenlik kuvvetlerine bağlı olması nedeniyle geçmişte yaşanan aksaklıklara örnek verdi.

Ülkede 100 bini aşkın öğrenci varsa, bu öğrencilerden alınan sağlık harcı yanında güvenlik harcı da alınması gerektiğini söyleyen Angolemli, güvenlik harcı olarak alınacak tutarla polis sayısının arttırılabileceğini anlattı.

ERHÜRMAN

Başbakan Tufan Erhürman, Polis Genel Müdürlüğündeki kadro eksikliğinin herkes farkında olduğunu, öğrenci sayısındaki patlama, turist ve çalıma izniyle gelenlere bakılınca işin vahametinin ortaya çıktığını kaydetti.

Güvenliği sağlamanın öncelikli görevlerinden olduğunu belirten Erhürman, palyatif tedbirler için yaptıkları toplantılarda, 150 polisin sivil hizmet görevi yapmasının önüne nasıl geçeceklerini konuştuklarını anlattı.

Kamudan 100 civarında kişinin sivil hizmet yapacak noktalara yerleştirilmesi halinde bu görevleri  yapan polislerin de asli görevlerine dönebileceğini kaydeden Erhürman, özel güvenlik konusunun da tüzük çalışmalarının tamamlanmasıyla hizmete gireceğini söyledi.

Erhürman, bunların yeterli olmadığını ve daha yapılacak çok şey olduğunun bilinciyle hareket ettiklerini,  kadro eksikliği ve suç tipi çeşitliliğinin artmasının yaşanan sorunları arttırdığını ve bu konularda da görüşme yaptıklarını ve katkı yapmaya hazır olduklarını belirtti.

Uyuşturucuyla mücadelede geçmişte yapılan yasa taslakları olduğunu ve sonuca varmadığını dile getirerek, bunların bir kısmının hemen yasalaşabileceğini ve bu konularda hazla çalışmaya geçilebileceğini kaydetti.

“MOBESE SİSTEMİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA, İLK BAKANLAR KURULU’NDA ELE ALINACAK”

Başbakan Erhürman, Mobese sistemiyle ilgili de ayrıntılı çalışma yapıldığını ve kendilerine sunulduğunu anlatarak, Bakanlar Kurulunun bunu ilk toplantıda ele alacağını söyledi. Kent Güvenlik yönetim sisteminin Lefkoşa ve Girne’de kısa sürede hizmete girebileceğini belirtti.

Poliste sistematik işkence yapıldığıyla ilgili iddiaları da kesinlikle kabul etmediğini ifade eden Erhürman, işkence iddialarıyla ilgili düşüncelerini de Polis Genel Müdürüyle paylaştığını söyledi.

Erhürman, sanıktan delile ulaşmanın çağdışı, delilden sanığa ulaşmanın ise işkence iddialarını ortadan kaldıran bir yöntem olduğunu belirtti.

Hiçbir eksikliğin işkence iddialarını normal hale getiremeyeceğini dile getiren Erhürman, Kent Güvenlik yönetim sisteminin bu tür olayların yaşanmasına engel olacağını kaydetti.

Adli tıp kurumunun olmayışıyla ilgili eleştirilere de değinen Erhürman, bu alanda Kayıplar hadisesi sebebiyle çok sayıda yetişmiş personel olduğunu ancak ciddi bir maaliyet gerektiren Adli Tıp kurumu için çalışmaya başlanması gerektiğini söyledi.

Erhürman, Pazar akşamı Polis Müdürüyle görüşmesinin eleştirilmesine anlam veremediğini söyleyerek “evet benim tatilim falan yoktu yaptığım da gayet normaldi” dedi.

Erhürman, cuma akşamı kendisine konuyla ilgili bilgiler geldiğini ve bunu ileterek sürekli online kalacağını aktardığını, gün içinde polis müdürüyle iletişim halinde süreci takip ettiklerini, saat 18.00’de de Başbakanlıkta buluşarak değerlendirmede bulunduklarını anlattı.

Polis Müdürü’nün onayıyla 8 kişiden 3’ünün o akşam, 3’ünün de ertesi gün teminatla bırakılacağı bilgisini paylaştığını dile getiren Erhürman, “bunun üzerine bana 22 Ocak’ta yaşanan olayların sorulması külliyen yanlış çünkü ben o zaman başbakan değildim ama olsaydım olayların bu boyuta ulaşmasına engel olurduk” dedi.

5 yıldır Mecliste olduğunu, ilk kez Polis Teşkilatının bütçesiyle ilgili bu kadar çok konuşma yapılmadığını söyleyen Erhürman, “herhangi bir milletvekilinin, başbakanın şevkatiyle 3 kişi serbest bırakıldı denmesi adaba da uygun değil, mahkemeye polis müdürüne de hakarettir” dedi.

Erhürman, Arıklı’nın kendisine sormak istediği soruyu da kabul etmeyerek, “cevap vermek zorunda değilim” dedi.

Hükümetin, insanları birbirine düşürmeye çalışanlara izin vermeyeceklerini belirterek,  “bundan sonra da mı böyle davranacaksınız” sorusuna da “evet böyle olacağım” diyen Erhürman, aynı kişinin büyük bir rahatlıkla Ankara’da sanki yanlarındaymış gibi söylemlerde bulunarak “ben içeriliyim” havası yarattığını söyledi.

Mecliste yeni bir tarz yaratılmaya çalışıldığını ve bu ithamların ‘niyet mektubu’ doğru olmadığını vurgulayan Erhürman, bundan sonra da aynı tarzda istişare içerisinde çalışacağını kaydetti.

Erhürman, başsavcılıkla ilgili yaptığı konuşmanın da inatla yanlış anlaşıldığını, ikisinin de hukukçu olduğu bir ortamda aynı şeyin anlaşılmamasına takılmayacağını ve cevap vermeyeceğini söyleyerek, kolluk kuvvetleriyle ilgili hiçbir bakanlığın sorumlu olmamasının mümkün olmadığını ve yargılamaya girmediğini söyledi.

“POLİSE DOSYALARI KAPA VEYA İLERİ GÖTÜR ŞEKLİNDE FİKİR VERMEK  HADDİM DEĞİL, ASLA YAPMADIM”

Erhürman, polise dosyaları kapa veya ileri götür şeklinde fikir vermenin haddi olmadığını ve asla böyle birşey yapmadığını ancak kolluk kuvvetleriyle ilgili aldığı bilgilerin yargıya dahil olmadığını belirtti.

Polisin sivile bağlı olmasıyla ilgili de geçici 10.  madde çıkarılmasa da başbakanlığa bağlanabileceğini ve CTP’nin de böyle düşündüğünü 2014’de dile getirdiğini, bu konunun hükümet programında olmadığını ancak görüşünün değişmediğini yinelediğini söyledi.

Erhürman, ülkede herhangi bir kitap yasağıyla ilgili bilgisi olmadığını ancak bu konuyu araştıracağını belirtti.

“ÜLKE GELİŞİMİ PLANLI YAŞANMIYOR, POLİSİN EKSİKLİKLERİ DE PLANLANAMIYOR”

Erhürman, ülkedeki gelişimin planlı yaşanmadığına işaret ederek, polisin eksikliklerinin de planlanamadığını, bunları çözmek için bir dizi çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Polis örgütüne, hizmet içi eğitim, yabancı dil, istihdam gibi yığınla sorun olduğunu ancak kısır tartışmalarla zaman kaybetmenin anlamsız olduğunu kaydetti.

Erhürman, Polisle ilgili bir insan kaynakları çalışması istediğini ve farklı algılar yaratacak veriler ortaya koymayı istemediğini, konuyla ilgili ayrıntılı çalışma sonrasında paylaşacaklarını söyledi.