Bir yanda bilim insanları; öte yanda iş insanları...
Veya bir yanda “işten hiç anlamayanlar”; öte yandan “bilimden hiç anlamayanlar”...

-*-*-

Bilim diyor ki, “açılırsak işimiz boru”, iş Dünyası diyor ki, “açılmazsak işimiz solina!”...
Şaka veya espri denemesi bir yana; iki ucu da cidden kirli bir değnek...
Ve bu “çıkmaz” ortamında, siyasete şekil veren insanların işi çok zor...

-*-*-

Bilim insanları, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’a diyor ki, “tam açılmanın veya sokağa çıkma kısıtlamalarının yumuşatılmasının zamanı henüz gelmedi”...
Öte yandan iş insanları, aynı Johnson’a diyor ki, “... insanlar eğer işlerinin başına dönmez ve evden çalışma uygulaması devam ederse, yüzlerce, hatta binlerce restoran, cafe kapanacak; ulaşım sektörü çökecek.”

-*-*-

Biz de aynı veya benzer tartışmayı yaşadık...
Ve Ersin Tatar, biraz sağlık riskini, belki biraz daha fazla da ekonomideki riski düşünerek kabinesi ile birlikte karar verdi. 1 Temmuz’da açıldık; bu günlerde gelen uçak sayısını artırdık...
Türkiye’den gelen maddi katkı ile de ayağa kalkamasak bile, yerde sürünmekten şimdilik kurtulduk.
İşler iyi gidiyor anlamını çıkarmamak lazım...
Ama işlerin iyi gitmesi için bazı aksaklıklara örneğin “jet krizi, imar planı kazası gibi kazalara” rağmen, elden gelen yapılıyor, buna mesleğim icabı tanığım...

-*-*-

Bugün, tartışmak istediğim konu, aslında Johnson’un karar verirkenki “rahatlığı” ve Tatar’ın karar verirkenki “sıkıntısı”dır.

-*-*-

KKTC Başbakanı Ersin Tatar ile Boris Johnson’un karakter ve siyasi duruş benzerlikleri, keskin zekaları, bazen şaşırtıcı ve normalden çok farklı espri anlayışları çok benzerdir...
Ersin Tatar, Cambridge Üniversitesi’nden mezun oldu, Johnson, bu üniversitenin sadece İngiltere’de değil, tüm Dünya’daki en büyük rakibi olan Oxford Üniversitesi’nden...
Çok uzun süre ikisi de medya sektöründe görev yaptı. Johnson gazeteciydi, yazardı; Tatar daha çok finans ve muhasebe tarafındaydı...
 
-*-*-

İkisinde de konuşma tarzı dikkat çekici benzerlikler içerir.
Ersin Tatar’ın bu konuda Johnson’dan çok daha rahat olduğu açıktır.
Johnson, çok iyi bir hatiptir; Tatar, bu açıdan biraz geridedir ama daha “olduğu gibidir”...

-*-*-

İngiltere Başbakanı, şu anda sadece “başbakan”dır... Tatar ise sadece “başbakan” değildir...
Ne demek istediğimi anlatmam lazım...

-*-*-

Lincolnshire beldesinin önemli üniversitelerinden Lincoln’da, bekçilik veya rektörlük münhaline başvuran, John ya da Prof. Allister; bu işleri alabilmek için, Boris’e telefon açamaz, açmaz, ziyaretine gidip görüşmek istemez, araya seksen tane Muhafazakar Partili aracı da koymaz.

-*-*-

Boris, Doğu Midlands bölgesindeki Nottingham kentinin, Ilkeston ilçesindeki örgüt başkanının gelininin, Barclays Bank’taki terfi münhalindeki işiyle ilgilenmez!
Muhafazakar Parti’nin Ilkeston örgüt başkanı, 50 örgüt üyesini alıp, gelinin terfisi için Boris’in başbakanlıktaki makam odasının önünde koridorda beklemez.
Kaldı ki Başbakanlık önüne 50 adamla gelmeye kalksa, herhalde polis tarafından da tutuklanır!

-*-*-

JPMorgan Chase, Goldman Sachs, BofA Securities, Morgan Stanley, Citigroup, Credit Suisse, Barclays Investment Bank, Deutsche Bank, UBS, RBC Capital Markets, Wells Fargo Securities, HSBC, Jefferies Group, BNP Paribas, Mizuho, Lazard, Nomura, Evercore Partners, BMO Capital Markets, Mitsubishi UFJ Financial Group...
Bu isimler nedir?
Bu isimler İngiltere’deki özel yatırım bankalarıdır...
Boris Johnson, bunların hiç birinin ne müdürünü, ne başkanını, ne de bir çalışanını tanır.
Ve hepsinden önemlisi, Muhafazakar Parti’nin Dunfermline örgütüne kayıtlı bir üyesi, bu bankalardan borç istemek için Boris Johnson’u günde 50 kez telefonda aramaz.

-*-*-

Boris Johnson’un şu anda koalisyon ortağı yok...
Ama daha önceki dönemde olmuştu...
Aberdeen kenti için yapılması muhtemel bir imar planı söz konusuysa, bu kentteki hiç bir iş insanı, gidip de koalisyon ortağı partiye baskı oluşturamadığı gibi, öteki grup iş insanı da gidip Boris Johnson’a ana avrat küfür sallayamaz!
Bir imar planı yapılacaksa, o imar planı, insanların, vatandaşların, vergi mükelleflerinin insanca yaşayabilmesi için yapılır. İki farklı grup iş insanının daha zengin olması için değil.

-*-*-

Evet, şu anda tüm İngiltere, koronavirüs nedeniyle yaşanan “eve kapanmanın” nasıl devam edeceğini tartışıyor.
Açılalım ve de bazı Amerikan eyaletlerindeki gibi, yayılmayı hızlandıralım mı yoksa bir miktar daha kapalı kalalım mı?
Bu noktada iş dünyası ile bilim dünyası çatışıyor.
Elbette iş dünyasının derdi ekonomi, bilim dünyasının derdi sağlıktır ama Boris Johnson’un kafası, Ersin Tatar’ın kafası kadar baskı, şantaj, tehdit altında ağrımamaktadır.

-*-*-

Haaa ne mi yapmak lazım?
Bundan önceki başbakanların durumu da pek farklı değildi elbette...
İnsanımıza; ne bileyim, belki kamu spotlarıyla, belki daha farklı yöntemlerle, belki siyasetin şeklini değiştirerek; ama kesinlikle başbakanın ve başbakanlığın “iş bulma kurumu, kredi dağıtma merkezi, finans şirketi, hatta evlendirme dairesi, hatta ve hatta kahvehane olmadığını” anlatmak lazım.

-*-*-

Tabii ki bu konuda ve her konuda görev devleti yönetenlerindir...
Benim eklemek istediğim veya yapmak istediğim tek bir şey vardır; o da şudur:
Boris Johnson KKTC’nin Başbakanı olsa, bir haftada “çıldırır”...
Ama Ersin Tatar, İngiltere’de çok daha rahat bir şekilde bilgisini, zekasını, zamanını kullanır...
Sonuç: Ersin tatar başarılı mı?
Bırakın, başbakanlık yapsın, evet çok başarılı olur.
Emin miyim?
Evet eminim.
Son kararım mı?
Son kararım...