Kafamda garip sorular!
Mesela mı?
Çok üzgünüm, felaket tellalı değilim amacım da felaket tellallığı yapmak değil ama “sokak eylemleri!”...
Sizin da kafanıza takılıyor mu?

-*-*-

Bir yandan tamam kimse sokağa çıkmasın bu melun hastalık yayılmasın ama bir yandan da “işsizlik, parasızlık ve akabinde açlık” olur mu?
Olursa, aşırı kar yağışından dağda – ormanda yemek bulamayan kurt köye iner mi?
İnmek zorunda kalır mı?

-*-*-

Adalet bu noktada çok önemli!
Adaletin sağlanması meselesi!
Neden mi?
Çünkü “biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar”ı unutmamak lazım!
Parası olduğu halde, bu parayı çeken ve banka çekini bozdurtmayana Başbakan “ahlaksız” dedi de vatandaş ne der?
Caaaaart diye yırtmaz mı ağzından aşağıya doğru?

-*-*-

Evet, önce sağlık...
Bunun için de evet, “evde kal, sağlıklı kal”...
Bunu daha çok kim söylüyor?
İstatistik içeren bir çalışma yapmadım ama sanki arkasında devlet maaşı garantisi olanların bunu çok daha rahat söylediğini düşünüyorum.

-*-*-

Her şeyi paraya yani gelire çevirmek için devletin elinden geleni yapması gerekiyor...
Nasıl mı?
Düşünmek, tartışmak ve çok ciddi hesaplamalar yapmak lazım!

-*-*-

Mesela ekonominin kötü gittiği dönemde ne yapılıyorsa; şimdi çok kötü gittiği dönemde o yapılanların ötesine geçilmesi lazım.

-*-*-

Çok hızlı yasal düzenlemeler de gerekiyor.
Neden?
Çünkü, yapılacak bir çok düzenlemenin hukukun üstünlüğünün önüne de geçmemesi lazım.
Veya şöyle söylemek lazım, “hukuka aykırı olmaması” şart!

-*-*-


Bir sıkıntı daha; eğer hukuk veya mesela yargı “ çaresiz kalırsa”, devreye “güçlüler” girmeyecek mi?
İşte bu da vatandaşın sokağa dökülüp her yanı yağmalamasından daha kötü olur.
Alacak – verecek veya her türlü alış – veriş; mahkemelerde değil, “karanlık yerlerde” ve “çirkin infazlarla” sonuçlanır!

-*-*-

Adalete, yargıya, geleceğine karşı umudunu yitiren herkes; kendi sorununu çözmeye kalkar...
Bu konuda ağır söylentiler; çok ağır dedikodular işitiyoruz ve irkiliyoruz...
“Bazı kişisel hesaplaşmalar”dan söz ediliyor gayet açık ve de rahat bir şekilde ve bu hesaplaşma senaryolarının inanılmaz kötü kokusunun, şu andaki koronavirüs salgınının 10 katı daha büyük bir sıkıntı yaratacağından dem vuruluyor olması da apayrı bir sıkıntı...

-*-*-

Korkunç günlerden geçiyoruz.
Ve gerçekten 1983’te doğan KKTC’nin, tarihinde görmediği zorluklarla karşı karşıyayız.
Hatta değil 1983, 1958’den beri böylesine ciddi bir sıkıntı yaşamadığımız gayet açıktır.
Evet savaşları yaşadı bu toplum; evet açlığı da göçü de biliyor.
Ama o savaşlarda, bütün zorluğa veya sıkıntılara rağmen, onurlu bir mücadele vardı.
Ve akabinde, ödül gibi bir düzen!
Ganimet yağdı başımıza...

-*-*-

Bir şımardık, pir şımardık.
Rüşvet, ihale yolsuzlukları, kısa yoldan köşe dönmeceler, kumar, uyuşturucu, Rum malları üzerinden bir anda zengin olmalar, arada yaşanan krizler hatta krizcikler falan.
Peki şimdi?
Bu sınav bambaşka!

-*-*-

Hangi sektöre bakarsanız bakın çökecek!
Kurtuluş yok!
Evet, belki aşırı birikimi olanlar; bu birikimlerinin dörtte üçünü bile kaybetse; dörtte biriyle gül gibi yaşayabilecek ama kaç kişidir bunlar?

-*-*-

Kimse borcunu ödeyemeyecek ki!
Ev taksiti ödeyemeyene evini alacaksınız...
Kirasını ödeyemeyeni evden kovacaksınız...
Araba borcunu ödeyemeyenin de arabasını altından alacaksınız...
Çocukları özel okula göndermeyeceksiniz; kim bilir belki de ülkede özel okul bile kalmayacak...
Veya özel okullar çok küçülecek...
O zaman işsizlik ne olacak?

-*-*-

Restoranlar, oteller ne yapacak?
Kaç sene dayanırız?
2020 bitti; 2021 yazında rezervasyon patlaması mı bekliyorsunuz?
Kumarcı akacak KKTC’ye ve zengin Avrupalı turistler bizi tercih edecek!!!
Büyük konuşmamak lazım ama bu şekilde düşünen varsa ve yanılmazsa; helal olsun der, dilediği yerini de öperim!
O derece iddialıyım!

-*-*-

Hayatımda ticaretle uğraşmadım...
Ama aklımın kestiği nedir?
Müşteri azsa; gelir azdır...
Gelir azsa; küçülmek lazım...
20 masamız varsa lokantada, 5 masaya düşüreceğiz...
Müşteri az...
Yemeği anne pişirecek, baba servis yapıp hesaba bakacak.
Çocuklar mezeleri onaracak, bulaşık yıkayacak!
Torun da varsa, ehliyeti de bulunuyorsa, o da “delivery” işine geçecek!

-*-*-

Too many chiefs yok artık…
Herkes, “Indians”...

-*-*-

Bu durumda nüfus sayımını da yaparız gayrı!

-*-*-

Ve Türkiye!
Çok hassas bir konu...
Ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği!
Yine hassas bir konu...
Eğer bu zor dönemde, bu merkezler, Kıbrıs Türk halkı veya toplumu için hiç bir şey yapmazlarsa; yapmayacaklarsa; “kötü günde bulunmayanın”, iyi günde dostluğunu sadece saygıyla selamlamayı da bileceğiz!
Sadece selam!

-*-*-

Oturup karar vermek, planlar, hesaplar yapmak şart...
Evde kalın, hesap yapın! Geleceği organize edelim!