Peşi sıra geldi zamlar..

Tütünden, yumurtaya, tavuktan ete, sebzeden meyveye..

Bir somun ekmek ile bir parça peynir alamayacak insanların yaşadığı bir coğrafyaya dönüşüyoruz git gide..

Zira asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkedeyiz..

Kamu görevlileri dışında yaşamı yok sayan bir hükümet anlayışı ile karşı karşıyayız..

Yollarda delik ayakkabıları ile elindeki peçeteyi satmaya çalışan çocuklar..

Market çevrelerinde para dilenen Afrika kökenli insanlar…

Bizim doğduğumuz Kıbrıs mı burası?

Bugünlerde zihnim bana nostalji yaşatıyor gördükçe bu manzaraları..

1995’te okumak için Ankara’nın yolunu tuttuğumda yaşamıştım ilk şoklarımı…

Çocuk satıcıları.. Fakirliği, sefaleti…

Mahalle bakkaliyelerinde çeyrek ekmek satıldığını…

Ne acı ki; 25 sene sonra ülkemde görmeye başlıyorum ayni manzaraları…

Bir avuç insanın yaşadığı bir ada yarısını mamur edemedik maalesef…

Kim dert etmesi gerekiyor tüm bu yaşananları peki?

Görüyor, okuyorsunuz sizler de siyasetin gündemini!..

Kurumların nasıl soyulduğunu, kamu kaynaklarının heba edildiğini..

Ve tüm bunlar yaşanmıyormuş gibi tek gailenin yerel seçim olduğunu sanan bir siyasi anlayışı..

Sadece iktidarın değil, maalesef muhalefetin de durumu farksız..

Tüm dert yerel seçimi kazanacak aday bulmaktı önceleri, şimdilerde de bu adayların seçimi kazanması!..

Kapı kapı gezmeler..

Parti merkezlerinde hummalı çalışmalar, sağa sola koşuşturan çalışanlar…

Sloganlar, broşürler..

İyi de ülkede seçim varmış, kimin umurunda ha?

Tanınmış kardiyolog Dr. Gülgün Vaiz, hem güldüren, hem de acıyla göğsümüzü kaplayan bir paylaşım yaptı, okudunuz mu?

Alıntılıyorum:

“KEBABI BİTİREN ZAMLAR

Yıllarca kalp doktoru olarak hastalarıma

"Kuzu eti yemeyin. Şiş ,şeftali kebaptan vazgeçin" diye telkinde bulundum.

Dev zamlardan sonra o meşhur kebap kokusunu artık alamıyorum....”

 Ağlasak mı gülsek mi bilemedim..

Fakirleşen insanlar olarak pahalı ete ulaşamadığımız için daha sağlıklı olabileceğimiz ironisi ile karşı karşıyayız..

Et zamlanmış; üretici, maliyetlerden dolayı hükümeti, kasap üreticiyi, vatandaş kasabı..

Kim kimi tutarsa.. Bir suçlama halidir gidiyor..

Bir tüketici olarak beni koruyacak mekanizma devlettir kardeşim.. Ben bunu bilir, bunu söylerim.. Devlet de hükümet tarafından yönetilir..

Bırakın seçimi filan, artık narh uygulaması mı düşünürsünüz, ya da başka türlü yasal bir düzenleme mi, ben bilmem..

Yurttaşın görmek istediği pahalılığın önüne geçecek işler yapan bir siyasi yapıdır..

Yoksa seçiminiz de size kalsın..

Biz geçinemedikten sonra kaldırımları kim daha iyi yapacakmış... Ne gaile!..