Stress...
Stressed...
Stres...
Stresli...
Zihinsel veya duygusal gerginlik hali...
Zihinsel veya duygusal gerginlik yaşamak...

-*-*-

İnsanlar neden stresli olur?
Elbette psikologlar, psikiyatristler veya ne bileyim toplum bilimciler verebilir bunun cevabını...

-*-*-

Kim bilir belki de nörologların da işlerinin kapsama alanındadır!
Hatta dahiliye uzmanlarının bile!
Veya ne bileyim mikrobiyologların da iş kapsamlarına giriyor mudur?
Filanca kimyasal madde, falanca kimyasal madde de stres yaratıyor diyorlar ya!

-*-*-

Maaş stres.
İş stres.
İşsizlik stres.
İlişkiler stres.

-*-*-

Eleştiri stres.
Küfür stres.
Kavga stres.
Çözümsüzlük stres.
Siyaset stres, seçim tam stres.

-*-*-

Bekledim de gelmedin, stres.
Oturdun ve gitmedin, yine stres.

-*-*-

Lastik patladı stres.
Deniz kirli stres.
Mahalle baskısı stres.
Aile baskısı stres.
Sosyal medya sttres.
Diziler, filmler stres.

-*-*-

Koronavirüs stres.
Çocuklar stres.
Büyükler stres.
Gürültü stres.
Sessizlik stres.

-*-*-

Soğuk stres.
Sıcak stres.

-*-*-

Yağlı stres.
Tuzlu stres.
Şekerli stres.

-*-*-

Siyaset stres.
Seks bile tem tersi olacakken, o da stres.

-*-*-

Aşk, tam stres.
Aşksızlık yine stres.

-*-*-

Et stres, kebap stres.
Et alamamak tam stres.
Her şey pahalı stres.

-*-*-

Şişmanladık stres.
Sigara içtik stres.
Alkol stres.
Beytambal galsın ama içtik stres, içmedik daha çok stres.

-*-*-

Battık stres.
Borçlar stres.
Alacaklar stres.

-*-*-

Kiracı stres.
Ev sahibi stres.

-*-*-

Oysa, “göyvert gitsin” derdi rahmetli Hüseyin Teralı...
Dedem...

-*-*-

İçine mi atıyordu üzüntülerini yoksa gerçekten göyvertmiş miydi?
100 yaşını iki sene geçe öldüğünü söyledi annem.
Yok, 106’ydı dedi bir komşusu...

-*-*-

Bence içine atmış olsaydı, yani sıkıntıyı, derdi, kederi, marazı, üzüntüyü göyvertmemiş olsaydı, bir asır yaşayamazdı...

-*-*-

Dünya’dan beklentisi çok fazla değildi.
Tek derdi belki, Güney’de bırakmak zorunda kaldığı Tera köyüydü...
Ve tek arzusu da zaten, öldüğünde o köye gömülmekti.

-*-*-

Zivaniyacığı, gonyacığı mutlaka masadaydı...
Gara yağcığı da...
Elması, börülcesi, karpuzu...
Maksılından...
Ve gara yağda gavrılmış yumurtası... 

-*-*-

Ne yiyip ne içtiğinden çok; Dünya’dan fazla bir beklentisinin olmaması ve bence hayatında hiç stres yaşamamış olmasıydı O’nu sağlıklı yapan...
Bu sadece tahminimdir, doktorluk yapmıyorum. 

-*-*-

Haaaa, şişman değildi, sigara da içmiyordu...
Ama ben eminim, fazla beklentisi olmadığı için, “o beklentiler olmadı diye” yaşayabileceği “üzüntüsü” ya da “hayal kırıklığı” çok azdı...

-*-*-

Elindekiyle mutluydu.
Ne lüks bir hayat, ne lüks arabalar, ne de evler derdindeydi.
Çocukları kendi kendilerine bakabiliyordu.
Torunlarına da.

-*-*-

Kimsenin derdini çekmedi.
Kimsenin derdiyle hasta olmadı.


-*-*-

Allah’a inanır mıydı bilmiyorum; hiç bahsetmedi o konulardan.
Hayatında bir tek defa camiye gittiğini de işitmedim.
Kahvede kağıt oynamak, sevişebildiğince sevişmek, azla yetinmek, olanla idare etmekti yaşamı...

-*-*-

Bu sene nereye tatile gideceğini hiç sorun yapmadı.
Acaba bu otomobili verip, yenisini alsam mı diye bir derdi hiç olmadı.
En önemli ulaşım aracı ya eşekti ya da köy otobüsü.
O köy otobüsünün damında yolculuk yaptığını anlatırlar...
Ve yaz akşamları bahçede, açık havada uyuduğunu...

-*-*-

Evet, öldüğünde 100’lerindeydi.
Öleceği günlere kadar yüzünden gülümseme, yüreğinden sevgi ve kafasından şakalar hiç eksik olmadı. 

-*-*-

Zeki Beşiktepeli, O’nun için, “filozoftu” der...
Bence çok zekiydi.
Elence konuşanlardan bile daha iyi Elence dörtlükler söyleyen, maniler uyduran bir halk ozanıydı.
Çok ciddiye almadı hayatı.
Çünkü çok ciddiye alsaydı, herkes için üzülseydi, evlatları için yansaydı, eriseydi; nenem gibi, yani karısı gibi, 40’ı görmeden ölecekti!

-*-*-

Üzülerek ve stres yaparak, sorunlar çözülmüyor ki!
Üzülerek ve stres yaparak, sorunlardan uzaklaşıyoruz sadece.
Çünkü çok erken ölüyoruz...
“Göyvert gitsin”...
Sevdiklerinizle daha çok, daha uzun ve daha kaliteli yaşam geçirmenin bence tek felsefesi budur.
Dedemin felsefesi oydu ve hep şunu derdi: “Göyvert gitsin re moromu!”... 

-*-*-

“Göyvert gitsin re moromu” ne mi demek?
Yani, “sorunları içine atma, bırak gitsin sevgili torunum”...
Stres yapmayın!
Ne olur!