Efendim bir rapor hazırlanmış!

Eeee, ne olmuş hazırlandıysa?

Efendim, Türkiye seçimlerimize şey etmiş!

Ne etmiş?

Müdahale!

-*-*-

Hade yahu!

İlk defa mı etmiş?

Daha önce hiç etmemiş mi?

-*-*-

Ama bu defa, ağır etmiş?

Neden ağır etmiş?

Neden ağır gelmiş?

-*-*-

Bence geçiniz bu meseleyi!

Üstelik bazı söyledikleriniz tamamen hikayedir diye düşünüyorum!

-*-*-

Yani MİT’i veya biti ya da ne bileyim, her hangi birini savunmak gibi olmasın ama son cumhurbaşkanlığı yarışını çok iyi bilen biri, asla “Mustafa Akıncı seçimden çekil” demez!

Dememiştir!

Bunu diyen, yani sayın Akıncı’ya “çekil” diyen, ya yarışın farkında değildir ya da şakacı veya dolandırıcıdır!

-*-*-

Sizin iddianız şu mudur?

“Türkiye müdahale etti ve Ersin Tatar kazandı”…

Budur değil mi?

Bu müdahaleyi evet öyle veya böyle yapmışlardır.

Kesinlikle müdahale vardır.

Ama son cumhurbaşkanlığı seçimindeki müdahalenin “ağırlığı”, yani “tonajı”, bence 1980’den fazla değildir!

Annan Planı referandumundan hiç fazla değildir!

Talat – Eroğlu seçiminde, Talat lehine yapılmış olan müdahaleden hiç fazla değildir!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Gelelim, “Mustafa Akıncı çekilsin” meselesine!

Ersin Tatar’ın kazanmasını talep eden hiçbir akıllı insan bunu isteyemezdi…

Neden mi?

Çünkü Akıncı çekildiği anda, kazanacak olan kişi, kesinlikle Ersin bey olmayacaktı!

İsterseniz, bu konuda anket yapan tüm arkadaşlara sorabilirsiniz!

Akıncı seçimden çekilmiş olsaydı, Tufan Erhürman seçimin mutlak galibiydi…

Hatta şöyle bir iddiam vardır; “… İkinci tura Erhürman kalmış olsaydı, bahse konu ikinci turda alacağı oy oranı (anketlere göre) en az ortalama yüzde 63 olacaktı!”

-*-*-

Evet müdahale oldu…

Ama bu müdahale, inanın daha öncekilerden “ağır” değildi…

Tüm anketler, ikinci tura “Erhürman – Tatar” kalırsa Erhürman’ın açık ara kazanacağını; “Akıncı – Tatar” kalırsa, Tatar’ın şansının daha fazla olduğunu ortaya koyuyordu.

Ve bu anketler gizli değildi, herkese açıklanmıştı.

-*-*-

O zaman diyorum ki, “hedefiniz federal çözümcü bir başkansaydı”, keşke Akıncı’ya oy verenler duygularıyla değil, ortadaki verilerle hareket edebilseydi!

-*-*-

Film bittikten sonra senaristi eleştirmenin anlamı yok!

Film gösterildi!

Beğenirsin, beğenmezsin başka şey ama film vizyonda!

-*-*-

Kısacası, 21 madde ile günümüzün özeti şudur değerli federasyoncu Kıbrıslı, Kıbrıslı Türk, Kıbrıslıtürk, Kıbrıs Türk’ü ve Çemişgezekli kardeşlerim:

-*-*-

Bir: Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye!

İki: Ersin Tatar Cumhurbaşkanı’dır.

-*-*-

Üç: 1958’den beri “dış politika” adına toplumumuzun her şeyi, sadece ve sadece TC Dışişleri’nin, TC Derin Devleti’nin kontrolünde değil midir?

Dört: Senelerce, yıllarca buna “gık” demeyenler, seçim zamanı veya seçim kaybedince mi ağlamak zorundadır?

Beş: Öyle ya da böyle, Türkiye’ye ekonomik olarak bağlı kaldığınız sürece, siyasi olarak özgür değilsiniz demektir.

Altı: Her şeyin sahtesi olabilir ama kesinlikle özgürlüğün sahtesi olamaz.

-*-*-

Yedi: Mısırlı mahkum cezasını bitiriyor, sınırdışı edilmesi lazım; O’nu Mısır’a gönderecek gücü bulunmayan, O’nu Mısır’a yollayacak yolu olmayan bir KKTC’dir söz konusu olan!

Sekiz: Aynı Mısırlı mahkum, sahte KKTC ehliyeti ile yakalanan kişidir… KKTC çaresizdir…

-*-*-

Dokuz: Ak Parti, gençlik buluşması meselesi, garagözlükten başka bir şey değildir. Çünkü bu buluşmada, bıraktım ülkenin tüm gençliğini, UBP, YDP veya DP da yoktur. Olsaydı, onların başkanları da protokolde olurdu.

On: Protokole oturanlardan biri, Avrupa gazetesine taş fırlatan kardeştir! Ersan beydir, Fuat Oktay beydir ve Ak Parti gençliğinin bakanıdır ve bu özür bir ülke adına, özgür bir toplum adına utançtır.

-*-*-

On bir: Egemen eşitlik mi demiştiniz? Egemen eşitlik, sadece Kıbrıs Cumhuriyeti ile olmasını istediğiniz bir şey midir? Geçitkale köyü ve havaalanı kimin egemenlik alanındadır? (Burada bir iddiam daha vardır: Geçitkale’nin Türkiye tarafından SİHA ve İHA’lar için kullanılacağından, değil bizim KKTC’li yetkililerin, KKTC’deki askeri yetkililerin dahi zerre haberi olmadığı çok iyi bilinen bir gerçektir.)

On iki: Bu ay maaşları ödeyebilecek misiniz? (Esas mesele – özgürlüğün kaybedilmiş olma halinin asıl konusu.)

-*-*-

On üç: Bu arada Ersin Tatar aleyhine karalama kampanyası yapan veya yapanlar “siyasetin solu mudur, sağı mıdır?” Bence bu soruya verilecek veya bulunacak yanıt çok önemlidir.

-*-*-

On dört: Cumhurbaşkanı Tatar’ın fotoğraf çektirdiği kişinin Alamanya Osmanya mıdır nedir o teşkilatın elemanı olması mıdır asıl önemli olan yoksa o teşkilatın adının KKTC Temsilciliği ile karıştırılması mıdır? Osmanya germanya ile KKTC adının yan yana anılmasına sebep olanlar, hain değil midir?

On beş: Buna fırsat verenler mi vatan hainidir yoksa Psefto Gratos dediğim için ben mi daha hainim?

On altı: Ersin Tatar’ın fotoğraf çekimleri konusunda kesinlikle kötü niyet taşımadığından – son derece masum olduğundan eminim da; kendisine vuran, vurmaya çalışanların kim olduğunu doğrusu merak ediyorum. Madde on üç’te de merakımdan bahsetmiştim ama bence bu konudaki saldırganların tümü kendi partisi veya partisinin çevresindendir.

-*-*-

On yedi: Kılıçdaroğlu geldi ve gitti. Yani vatandaş olsam; TC’de de seçim olsa ve iki aday yarışsa… Bu adaylardan biri Kılıçdaroğlu, öteki de Erdoğan olsa… Sizce oyumu kime veririm? Kesinlikle Erdoğan; ebediyen Erdoğan… Bilginize…

On sekiz: Avrupa futbol Şampiyonası’nda, İngiltere’nin kazanmasını istiyorum. Üzgünüm. Türkiye başarılı olursa mı? Çok sevinirim tabii ki… Ve inşallah Türkiye – İngiltere karşılaşması ya da finali yaşanmaz diye de duacıyım…

On dokuz: Hala siz Akıncı kazansaydı, şu andaki durumdan farklı bir durumda olacağımızı mı düşünüyorsunuz?

Yirmi: Veya Erhürman hoca ya da Kudret hoca kazansaydı; Türkiye’nin dediklerinin dışında diyecekleri mi olacaktı?

Yirmi bir: İyi hafta sonları dilerim!