Yeni Bakış gazetesinden Eniz Orakcıoğlu'na konuşan; Sosyolog ve Siyaset Bilimi Uzmanı Hakan Gündüz, Kıbrıs konusunda gelinen noktayı, iki tarafın tutumunu, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin Kıbrıs sorununa yansımasını Yeni Bakış’a değerlendirdi .  Gündüz, her iki tarafın da uzlaşmaz olan tarafın kendisi olmadığını vurgulama çabasında olduğunu belirterek, “Hatta taraflar bununla da kalmayıp ‘gördüğünüz gibi uzlaşmaz olan karşı taraf’ tezlerini uluslararası çevrelerin gözüne sokmaya çalışıyor. Yoksa her iki taraf da olumu ve umutlu kanaatlerle buluşmaya gitmiyor” diye konuştu.

“Taraflar uzlaşmaz olan tarafın kendisi olmadığını vurgulamak istiyor”

Hakan Gündüz, Kıbrıs Konusunda şu an bir barış hatta bir çözüm zemini olmadığını vurgulayarak, “Ancak söz konusu olan uluslararası çıkarlar var. Kıbrıs her zaman olduğu gibi jeopolitik olarak çok önemli. Buna doğalgaz da eklenince durum daha kritik pozisyon almakta. Birçok uluslararası çevreyi de etkileyen bu durumda her iki tarafta uzlaşmaz olan tarafın kendisi olmadığını vurgulamak istiyor. Hatta bununla da kalmayıp ‘gördüğünüz gibi uzlaşmaz olan karşı taraf’ tezlerini uluslararası çevrelerin gözüne sokmaya çalışıyor. Yoksa her iki tarafta olumu ve umutlu kanaatlerle buluşmaya gitmiyor” dedi

“Akıncı’nın tutumu sadece Türkiye’nin mevcut konumu ile ilgili değildir”

Gündüz, sözlerine şu şekilde devam etti; “Kıbrıs Türk lideri kim olursa olsun, Kıbrıs Türk tarafı mevcut ilişki ağlarımız ve bağımlılığımız devam ettiği sürece Türkiye’den bağımsız tutum izlenmesi söz konusu olamaz. Türkiye ikna edilmediği müddet ters tutum içinde olsanız bile bunu uygulayamazsınız. Bu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı için de geçerli. Ancak Sayın Akıncı’nın bu günkü tutumu sadece Türkiye’nin mevcut konumu ile ilgili değildir” şeklinde konuştu.

“Hayal kırıklığının yanında ciddi bir kızgınlığı da var”

Sayın Akıncı’nın cumhurbaşkanı adayı olmadan önce kendini bu süreç ile tanımladığını belirten Gündüz, “Cumhurbaşkanı bu işi samimiyetle çözebileceğini hesapladı. Yukarda söylediklerime rağmen bu mesele çözülsün diye kimi zaman Türkiye’ye ters hamleler bile yaptı. Çözülse bu terslikleri bertaraf edebilirdi. Bunların bedelini de psikolojik olarak ödedi. Öyle olmasına karşın, Rum tarafının tutumunu çok uzlaşmaz bir tutum olarak tanımladı. Bu yüzden şimdi de önemli ölçüde olumsuz bir tavır sergiliyor. Hayal kırıklığının yanında ciddi de bir kızgınlığı olduğu ortada. Zaman geçtikçe de Rum tarafının tutumunda değişiklik olmadığı da ortada. ‘2016 da bu işi çözdük çözdük çözemedik artık çözülmez’ demesi ve Rum liderliğini bu noktaya getirme çabası bu yüzdendi” diye konuştu.

“Tavır değişikliği bizde”

Rum liderliğinin hiçbir zaman Rum milliyetçilerine ve kiliseye rağmen herhangi bir tutum sergileyemediğini ve sergileyememeyeceğini belirten Gündüz, “Güney’de milliyetçilik ve kilise esaslı, din esaslı bir milli kimlik şuuru var. O yüzden bu çok olağan bir durum. Aksini beklemek saçma. Bir de bunun sürekli vurgulanması, ‘bakın Rumlar ne diyor, bakın kilise, papaz ne diyor’şeklinde sürekli bir vurgu doğru değil. Rumlar hep böyleydi burada bir tavır değişikliği yok. Tavır değişikliği bizde. Bir öyleyiz bir böyleyiz. Türkiye için de bu böyle, bir barışçı bir katı, bir KKTC tanınsın, bir federal çözüm, bir arayol olsun, bir ana karaya bağlanalım şeklinde tavır değişiklikleri var. Geleneksel Osmanlı son dönemi diplomasi beceriksizliği devam ediyor” dedi.

“Ayakları yere basan bir politika belirlemeliyiz”

Gündüz, sözlerine şu şekilde devam etti; “Ayakları yere basan bir politika belirleyip onda ısrar etmemiz en doğrusu. Sürekli zikzak çizen bir politikayı içte size tapınan müritlerinize ya da taraftarınıza kabul ettirebilirsiniz. Ama uluslararasıilişiklerde sadece komik olursunuz ve ciddiye alınmazsınız” şeklinde konuştu.

“Çözümü konuşmak halkların kaderi”

Bir kez daha bu süreç başlayıp sonuca ulaşamazsa bundan sonrası için herhangi bir ümit besleme olanağı kalır mı? Sorusunu da yanıtlayan Gündüz, “Çözüm belki değil ama çözümü konuşmak sanırım ki bu halkların kaderi. Binlerce yıllık bir gelenek ile bu coğrafyanın kaderi. Son dönemeç 55 yıldır konuşuluyor. O yüzden bu sefer de olmazda diye başlayan bir soru sormayın. Bu sefer de olmazsa diğer sefer olacak. Gördüğümüz gibi konuşmakla, görüşmekle meseleler bitmiyor. Bu görüşme biter diğer başlar. İşimiz ne?” dedi.

“Bir uçaklık canı var”

Türkiye, Rusya yakınlaşmasını ve bunun Kıbrıs sorununa olan etkisini de değerlendiren Hakan Gündüz, “Türkiye Rusya yakınlaşması eğer samimi ise, uzun vadede olumlu etkisi olabilir”diyerek, “Bu görüşmelere ise “hayır”. Çünkü bu ittifak, yakınlaşma daha çok yeni. Yakın tarihte de gördüğümüzüzere “bir uçaklık canı var”. Bir uçak bir patlama, bu tür sığ ilişkileri 180 derece farklı yöne hareket ettirebiliyor” dedi.

“Önce çatıştır sonra anlaştır”

Gündüz, sözlerine şöyle sürdürdü; ““Solcular Moskova’ya” yakın bir geçmişe kadar bir küfürdü Türkiye’de. Sayın Erdoğan ve Putin bugün kucaklaştılar diye her şey süt liman olmaz. O yüzden bu ilişkinin samimiyetini ve derinliğini gözlemlemek lazım. Buradan kısa vadede de bir şey beklememek lazım. Tüm huzursuzluğuna rağmen Türkiye AB ile göbek göbeğe ekonomik ve askeri anlamda bağlı. NATO gerçeği ortada. İzleyip bakmak lazım. Türkiye, AB, Rusya, Ortadoğu, İsrail, Arap ülkeleri, Çin, İngiltere yeni bir uluslararası ilişkiler ağı oluşturuyorlar. Dikkatle izlemek lazım. Ama Kıbrıs için kısa vadede de çok bir şey beklememek lazım.İki tarafı da kısa vadede anlaştırma hedefleri olursa eski bir taktiğe başvurabilirler. Önce çatıştır sonra anlaştır. En etkili kısa vadede anlaşma kabul ettirme yöntemlerinden biri budur. Bizim için felakettir. Ama bizim için felaket olması uluslararası ilişkilerde bir anlam ifade etmez. Bu uğurda her gün yüzlerce insan ölmektedir. Umarım ki böyle bir durum olmaz. Ama firkateynlerin ada etrafında iştahla dolaşmasını sevinçle karşılayan bazı kıt akıllılar bunu böyle bilmeli. Bizim firkateynimizin karşısına bu aktörler de balıkçı teknesi çıkarmayacaktır. İnşallah bu son değindiğim durumlara tanık olmayız.”