Yeni Bakış'tan Deniz Abidin'in haberine göre, KKTC toplumunda geleceğe dair yoğun bir umutsuzluk içinde olduğuna dikkat çeken Klinik Psikolog Deniz Ergün, genelde dünyadaki ekonomik krizin özelde ise KKTC’deki ekonomik çıkmazın eklenen travmalarla birlikte bireyler üzerinde ciddi hasarlara yol açtığını ifade etti. 

“Bireyler artık günü kurtarma peşinde”

Ülkede ciddi bir ekonomik kriz olduğuna vurgu yapan Ergün, bireylerin çok ileriye dönük planlar yapmadığı aksine sadece günü kurtarma ile mücadele ettiğini dile getirdi. 

"Günümüz dünyası para temeline dayalı"

Günümüz dünyasının ekonomi temeline dayalı olduğunu ifade eden Ergün, “Paraya bağlı bir yaşam sürüyoruz. 

Çocukların eğitiminden yaşam standartlarına kadar her atılan adımın tamamı paraya dayalı. 

Eskiden bu derecede değildi, insanlar toprağa ve üretime dayalıydı ancak günümüz dünyasında hemen hemen her alandaki girişimlerimiz para temeline dayalı ilerliyor” dedi. 

"İnsan hayatında paranın önemi arttıkça, stres ve kaygı düzeyi de artıyor"

İnsan hayatında paranın önemi arttıkça ekonomideki olumsuzlukların günlük yaşantı ve sosyal yaşamda da bozulmalara neden olduğunun altını çizen Ergün, “Bireyler ekonomik kaygılardan dolayı daha stresli oluyor. Bir şahıs yaklaşan bir ödemesi var ise ve bunu yapacak durumu yoksa bu doğal olarak sinir sistemine yansıyarak, daha da stresli bir ruh haline bürünmelerine neden olabiliyor.  

"Ekonomik problemler eş, sosyal, arkadaş ilişkilerini olumsuz etkiliyor"

Ülkedeki borçlanmanın her gün biraz daha artma yönünde olduğuna da dikkat çeken Ergün, bunun da birçok alana yansıdığını ve birebir insan ilişkilerini etkileyen kilit noktayı oluşturduğunu ifade etti. 

Ergün, ekonomik problemlerin eş ilişkilerinden, sosyal ortam ilişkilerine ve arkadaşlık ilişkileri gibi birçok ilişki türünde kendini hissettirdiğine vurgu yaptı. 

“KKTC temel ihtiyaçlarını karşılayamayan, gelişmemiş bir toplum”

 KKTC’nin henüz temel ihtiyaçlarını karşılayamaz bir yapıda olduğunu vurgulayan Ergün, “Ekonomi en başta olmak üzere, sağlık, eğitim ve diğer konularda henüz gelişmemiş bir toplum tablosu var karşımızda. 

Bunları yapacak olan devlettir. Vergisini ödeyen vatandaş bunların karşılığını almak istiyor. 

Eğitim, sağlık alanlarında hak ettiği karşılığı doğal olarak almak istiyor. Hal böyle olmayınca da bireyler vergi ödemekten kaçınmaya başlayacaktır, çünkü ödediği takdirde karşılığını alamadığı düşüncesi bireyleri buna teşvik edecektir” diyerek, sosyal devlet anlayışının olmayışının toplumun devlete güven kaybının en önemli nedenlerinin başında geldiğine işaret etti. 

"Toplumda güven duygusu hızla azalıyor"

Ülkede bireylere aşılanan güven duygusunun eksikliğinin söz konusu olduğuna da dikkat çeken Ergün, “Bugün geçinebilecek mi, aylık alışverişini yapacak mı diye düşünen bireyler var, dövizin yükselişi ile birlikte bu kaygı hat safhaya ulaşmaya başlamaktadır” dedi. 

“Hırsızlıkların artması, toplumdaki kaosun göstergesidir”

Son günlerde artışı ile dikkat çeken hırsızlık ve cinsel suçların, toplumda kaos ortamının işaretçisi olduğunun altını da çizen Ergün, “Toplumun yapısında bir bozukluk olduğunun göstergesidir. Bunun tam olarak kaynağını bulabilmemiz için birey profillerinin ayrıntılı incelenmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. 

“Denetimsizlik uygun ortama zemin hazırlıyor”

Hırsızlıkların artmasının en önemli nedenlerinin başında denetimsizliğin geldiğine ve çevresel faktörlerin de belirleyici olduğuna işaret eden Ergün, “Bir hırsızlık nasıl olur, bir sokak karanlıksa evin camları kırıksa bu çok kolay gerçekleşir çünkü o sokak hırsızlık suçunun işlenmesi için müsait bir ortam halindedir” dedi. 

"Suçlarda çevresel faktörler belirleyici "

Toplumda gerçekleşen birçok olayda oluğu gibi hırsızlıkta da çevresel faktörlerin oldukça önemli ve belirleyici bir etkiye sahip olduğuna değinen Ergün, “Çevre faktörlerinin önemi suç çeşitleri ve oranlarında belirleyici etki göstermektedir” şeklinde konuştu. 

"Sonuçtan çok, çıkış noktası incelenmeli"

Kıbrıs’ta suç çeşitliliğinin incelenirken çevresel faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğine vurgu yapan Ergün, “Bölgelerin yeterince aydınlatılmaması, ya da trafikte eksikliklerden dolayı birilerine çarpılması aslında işlenen suçlara bir nevi zemin hazırlamaktadır şeklinde düşünülebilinir” dedi.

 Ergüden, işlenen suçların sonucundan çok asıl çıkış nedeninin ve suçların artışına neden olabilecek çevresel faktörlerin iyi analiz edilerek bunları iyileştirme yoluna gidilmesi gerektiğine vurgu yaptı.