Özersay'ın açıklaması şu şekilde:

Dünya genelinde bu virüse karşı aşı geliştiren ilaç firmalarının birbirleriyle rekabeti, birbirlerini kötülemeleri, gerçek olmayan haberler yaymaları insanlığı akıl karıştıran algı oyunlarıyla karşı karşıya bırakıyor. Ama tüm soru işaretlerine ve tereddüt yaratan yönlerine rağmen mevcut şartlarda GECİKMEDEN hızla AŞILAMA programını tamamlamalıyız.

Hem vatandaşlarımızın can güvenliği hem de bir süre sonra daha da fazla hissedeceğimiz ekonomik olumsuzlukların önlenmesi açısından aşılama sürecini HIZLANDIRMAK zorundayız. Kapalı olacağımız dönemde istenirse aşılama işlemleri daha da hızlandırılabilir.

Öte yandan dünya genelinde giderek çok daha ciddi boyutlara varan bir aşı tartışması yaşanıyor, pek çok ülke ve uluslararası örgüt bu konuda bencil bir yaklaşım sergiliyor. Bu akşam itibariyle Avrupa Birliği’nde de, üye ülkelerde üretilen aşıların yurt dışına ihraç edilmesine kısıtlama tartışması alevlendi. Hal böyleyken özellikle Türkiye’nin verdiği destekle ülkemize gönderilen aşıların düzenli ve artan miktarlarda gelmesi daha da fazla önem kazandı. Bu nedenle aşılar için hem Cumhurbaşkanlığının hem de Sağlık Bakanlığının sürekli Türkiye nezdinde girişim yapması, öte yandan gelen aşıların kullanılmasında ÖNCELİĞİN risk grubuna giren kronik hastalığı olanlar ile ileri yaşta olanlar ve mesleği nedeniyle risk altında olanlara verilmesi ŞART.

İkinci dünya savaşının yarattığı yıkımın da etkisiyle, savaş ertesinde insanlığın geliştirdiği birtakım değerler giderek daha da hızlı bir biçimde eriyor. Yakın geçmişte iç savaş nedeniyle ülkelerinden göç etmek zorunda bırakılan mültecilere yönelik olarak gelişmiş ülkelerin sergiledikleri dışlayan ve bencilce tavır geliyor aklıma. Orada da, pandemi ilk ortaya çıktığında tıbbi malzeme sevkiyatlarında gördüğümüz kısıtlayıcı tavırda da, şimdi aşı konusundaki tavırda da benzeşen bir taraf var maalesef…