Yeni Bakış'tan Eniz Orakcıoğlu'nun haberine göre, Yarım kalan ve çevre kirliliğine neden olan inşaatların, Zorla Mal İktisabı Yasası’na dâhil edilmesini içeren “1962 Zorla Mal İktisabı (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, Resmi Gazete’de yayımlanarak halkın görüş ve önerilerine sunuldu. İlgili tasarı ayrıca taşınmaz malın bedelini ödemesine rağmen mağdur olanlar ve birinci derece sit alanı ilan edilen bölgelerde özel mülkü olanların mağduriyetlerini gidermeyi amaçlayan maddeler de içeriyor. Konu ile ilgili Havadise değerlendirmelerde bulunan, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, hükümet tarafında atılan bu adımın olumlu bir adım olduğunu belirtti.

“Atılan adım doğru ve yerindedir”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Yarım kalan ve çevre kirliliğine neden olan inşaatların, Zorla Mal İktisabı Yasası’na dâhil edilmesini içeren “1962 Zorla Mal İktisabı (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın,  yarım ve atıl kalmış inşaatları bitirmeye yönelik olumlu ve doğru bir adım söyledi. Gürcafer, yasada yapılacak bu değişiklikle devletin yarım ve atıl durumda bırakılan inşaatlara el koyma yetkisi alacağını belirterek, bu noktada  “yasa geçti devlet bu inşaatları alıp bitirecek” gibi bir algının oluşmaması gerektiğini, çünkü bu adımların çok kolay olmadığının da altını çizdi. Yarım kalmış inşaatlarda mahkemelik durumlar ve alınmış kararlar olduğunu hatırlatan Gürcafer, bir inşaatın bankaya borcu varsa ve ipotekliyse devletin o inşaata el koyamayacağını söyledi. Alıcılar tarafından mahkeme emirleri ve memorandumlar varsa yine devletin bu durumda söz konusu inşaatlara el koymayacağını vurgulayan Gürcafer,  “Örneğin Gary John Robb’un inşaatları gibi yarım kalmış ipoteksiz inşaatlar vardır bu nedenle bu adımı inşaatları bitirmeye yönelik doğru bir hareket olarak değerlendiriyorum” dedi.

“KKTC aleyhine karalama yapıyorlar”

Gürcafer, Devletin yarım kalmış, atıl durumdaki inşaatlara el koyma yetkisini aldıktan sonra sorunları çözmenin kolaylaşacağını belirti. Yasa “kamu yararına olacak durumlarda” bu tür yarım ve atıl inşaatlara el konabileceğini belirtirken, konu ile ilgli Gürcafer; “500 tane İngiliz 10 senedir her gün sosyal medyadan KKTC aleyhine bu konularda karalama yapmaktadır, bu noktada bence bu sorunu çözmek kamu yararına olur. Tabi ki bu olayın kamu yararı olup olmadığı tartışılır, fakat bu sorunun nasıl çözüleceği, başa yasalarda da değişikliğe gidilecek mi tam anlamı ile bilmediğimden, söyleyebileceğim bu atıl inşaatların bir sorun olduğu ve çözümü yolunda bir adım atılması gerektiğidir” şeklinde konuştu.

“Mağdur olan vatandaşlar için olumlu”

İlgili tasarı ayrıca taşınmaz malın bedelini ödemesine rağmen mağdur olanlar ve birinci derece sit alanı ilan edilen bölgelerde özel mülkü olanların mağduriyetlerini gidermeyi amaçlayan maddeler de içeriyor. Bu atılan adımı da doğru olarak değerlendiren Gürcafer,  bazı durumlarda kişiler imar hakkı olduğunu bildiği bir araziyi satın aldıktan sonra aldıkları arazilerin sit alanı olarak belirlenmesi üzerine mağduriyet yaşadığını aktardı. Öte yandan vatandaşlara Güneydeki mallarına karşılık eşdeğer arazi dağıtıldığının altını çizen Gürcafer, arsa nitelikli diye yüksek puan karşılığın verilen arazilerin daha sonradan sit alanı ilan edilmesiyle de ayrı bir mağduriyet yaşandığını kaydetti. Bu durumların adaletsizlik ve haksızlık yarattığını, giderilmesi gerektiğini ve hükümetin bu noktada çok önemli bir adım attığını belirtti.

“4 bin atıl inşaat var”

1962 Zorla Mal İktisabı (Değişiklik) Yasa Tasarısı’ı ile düzenlenecek maddelerin yabancı yatırımcıyı kapsayacağını vurgulayan Gürcafer, bu değişikliklerin Bulut İnşaat, Herpa, Gary  Robb, Olivia gibi yabancı inşaat şirketlerinin ülkemize gelerek yatırım adı altında başlatıp bitirmede, atıl durumda bırakılan 4 bin inşaatlara yöneliktir.  4 bin civarında yarım bırakılan inşaatların çoğunluğunun Girne, Esentepe ve Boğaz bölgesinde olduğunu, ülkede yaşanan bu sorunun giderilmesi için yasa değişikliği konusunda hükümete destek verdiklerini aktardı.

“Önlemler alınmalı”

Bu durumun yatırım iklimi açısından da çok olumlu bir gelişme olduğuna dikkat çeken Gürcafer, “böyle bir durum yaşanırsa artık tüketici yani vatandaş devletin arkasında olacağını ve yardımcı olacağını bilecektir” şeklinde konuştu. Gürcafer, yalnız başına bu yasa değişikliğinin yeterli olmadığının da altını çizerek, bundan sonra da böyle durumların yaşanmaması için önlemler alınması gerektiğini kaydetti. Yabancı yatırımcıya yatırım izni vermeden önce birtakım güvenceler istenmesi gerektiğini vurgulayan Gürcafer, hükümetin güvence olarak yatırımcıdan banka teminat mektubu isteyebileceğini ve yasalarla yatırımcının takip altında tutulmasının sağlanabileceğini belirtti. Önlemler alınmasının bu sorun çözüldükten sonra karşımıza yıkıntı ve enkaz yığını halini almış yarım inşaatların çıkmasını englemenin öneminden bahseden Gürcafer, uzun yıllardır bu konuda beklenti olduğunu aktardı.