Dört sendika adına KTAMS Başkanı Güven Bengihan tarafından yapılan yazılı açıklamada, ülkede ekonomik kriz yaşanıyorsa öncelikle zenginlerden fedakarlık beklenmesi gerektiğini vurguladı.

“Zenginlerden servet vergisi alınmasını gündemine dahi almayan hükümet çalışanların elindeki son lokmaya göz dikmiştir. Bu insafsızlıktır” diyen Bengihan, hükümetten insaf beklemediklerini ancak sosyal adalet beklediklerini kaydetti.

Bengihan, “UBP-DP-YDP Hükümetinin hayat pahalılığı ödeneğinin dondurulması yönünde yasa gücünde kararname çıkarması durumunda genel grev dahil her türlü demokratik eylem hakkımızı kullanacağımızı ve hukuksal mücadele başlatacağımızı vurgularız” ifadelerini kullandı.

Pandemi sürecine bağlı olarak yaşanan ekonomik krizin etkisinin çalışanlar, dar ve sabit gelirli kesimler açısından dayanılmayacak noktaya geldiğini ifade eden Bengihan, “bunun en önemli nedeni yönetenlerin sosyal devlet anlayışından uzak olmalarıdır” dedi.

“HAYAT PAHALILIĞI ÖDENEĞİ SANKİ EK BİR MAAŞ ARTIŞIYMIŞ GİBİ SÜREKLİ GÜNDEME GETİRİLİP GASP EDİLMEKTE”

“Türk Lirasının döviz karşısında adeta erimesi ile halkın alım gücünde büyük bir gerileme yaşanırken hükümet edenler alım gücünü koruyucu tedbirler almak yerine çalışanların kazanılmış haklarını dahi ellerinden almak yoluna gitmiştir” diyen Bengihan şöyle devam etti:

“Kamu çalışanlarının ve emeklilerin alım gücünün enflasyon karşısında korunması açısından en önemli sigortası olan hayat pahalılığı ödeneği sanki ek bir maaş artışıymış gibi sürekli gündeme getirilip gasp edilmektedir. UBP’nin hükümette olduğu dönemlerde hep çalışanların haklarına aynı saldırıların yapıldığını görüyoruz. 2011 yılında yine yüzde 14.72’lik hayat pahalılığı kesintisi yapılmış, 2020 yılının Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayılarında meydana gelen yüzde 2.05’lik ödenmemiş,  2020 yılının ikinci yarısı meydana gelen yüzde 10.65’lik hayat pahalılığı ödemesi ertelenmiştir. Şimdi de 2021 yılı Mart, Nisan, Mayıs,  Haziran aylarında gerçekleşecek olan Hayat Pahalılığının ödenmemesi gündeme getirilmiştir.  Bu kararın alınması halinde kamuda çalışanlar yanında maaşları zaten düşük olan 42.000 sigorta emeklisi de çok büyük bir mağduriyet yaşayacaktır”

Her kriz döneminde faturanın çalışanlara, dar ve sabit gelirlilere kesildiğini belirten Bengihan, kamu çalışanlarının gerektiğinde fedakarlık gösterdiğini söyledi ve geçmişteki, elektrik santralinin patlaması gibi dönemlerdeki örneklere işaret etti.

Pandemi döneminde ekonomik krizin faturasının  yine  sadece çalışanlara, dar ve sabit gelirlilere ödetilmek istendiğini ifade eden Bengihan örnek olarak şunları söyledi: “Çalışanların, emeklilerin hayat pahalılığı ödenekleri verilmezken diğer yandan her gün müsteşar, müdür atamalarının yapılması; Karantina otellerine ayda 30 milyon ödenmesi yanında yandaş otel ve yurtlarla 2021   Ağustos ayına kadar alım garantili anlaşma yaparak boş odalara dahi ödeme yapılması; Teşviklerle, vergi muafiyetleri ve uygulanan aflarla neredeyse devletten daha zengin olan üniversite patronlarının öğrencilerinin karantina ücretlerinin devlet tarafından ödenmesi; bin 500 TL’lik devlet yardımı için başvuran 58 bin özel sektör çalışanının on bine yakını bu ödemeden mahrum bırakırken pandemi sürecinde gelirleri daha da artan market sahiplerine, servet sahibi zengin işverenlerin  tümüne hiçbir eleme yapmadan  yüzde 11’lik Sosyal Sigorta primleri için aylık 30 milyon TL ödenmesi;     Bir yandan kaynak sıkıntısı var derken diğer yandan Cumhurbaşkanına  lüks makam aracı alınması, bakanların makam odalarının, mefruşatlarının yenilemesi. Tüm bunlar için kaynak varken da çalışanlara, işsizlere, yoksullara gelince mi kaynak yok?”

Sorunun kaynakta değil, zihniyette olduğunu kaydeden Bengihan, dünyanın diğer ülkelerinde pandemi sürecinde dar ve sabit gelirlilere, yoksullara devletler destek olurken KKTC’de tam tersinin yapıldığını söyledi.

Bengihan açıklamasının sonunda şunları kaydetti:

“Hükümet çalışanların alım gücünü koruyucu tedbirler almak bir yana elindekini de almaya çalışmaktadır. Çalışanlar, dar ve sabit gelirliler artan hayat pahalılığı karşısında temel tüketim harcamalarını karşılayamaz duruma gelmişken elektriğe yüzde 15 zam yapılması gündeme getirilmiş, diğer yandan çalışanların maaşlarını dondurma yoluna gidilmiştir. 

Ülkemizde ekonomik bir kriz yaşanıyorsa öncelikle zenginlerden fedakarlık beklenmelidir. Zenginlerden servet vergisi alınmasını gündemine dahi almayan hükümet çalışanların elindeki son lokmaya göz dikmiştir. Bu insafsızlıktır. UBP-DP-YDP Hükümetinden insaf beklemiyoruz fakat sosyal adalet bekliyoruz.  Anayasamızın birinci maddesi ‘KKTC Devleti demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan bir cumhuriyettir’ demektedir.

UBP-DP-YDP Hükümetinin hayat pahalılığı ödeneğinin dondurulması yönünde yasa gücünde kararname çıkarması durumunda genel grev dahil her türlü demokratik eylem hakkımızı kullanacağımızı ve hukuksal mücadele başlatacağımızı vurgularız”