Ülke genelinde 2018’in ilk üç ayında 27 iş kazası meydana geldi. 27 iş kazasının 25’i yaralı, 2’si de ölümle neticelendi. İş kazalarının oluş şekline ilişkin istatistiklere göre en fazla kaza yüksekten düşme nedeni ile gerçekleşti. KKTC’de 2014’ten 2018’in Mart ayında kadar toplam 681 iş kazası meydana geldi, bunların 654’ü yaralanma ile sonuçlanırken, istatistiklerine göre 27 işçi de meydana gelen bu iş kazaları sonucu hayatını kaybetti.

DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek, bu yaşanan üzücü olayların iş kazası değil, “cinayet” olduğunu belirtirken, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Korkmazcan ve Çelikağ ise birçok iş yerinin başına bir şey gelmeden risk analizi yaptırmadığını ve önlem almadıklarını vurguladı.

681 iş kazası 27 ölüm

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istatistiklerine göre 2017’de toplam 142 iş kazası gerçekleşti, bu iş kazalarının 138’i yaralanma, 4’ü de ölümle sonuçlandı.

2016’da 137 iş kazası meydana gelirken bu kazaların 129’u yaralanma, 8’i ölümle sunuçlandı.

2015’te 135 iş kazasının 128’i yaralanma, 7’si ölümle sonuçlandı. 2014’te ise 240 iş kazası meydana gelirken bu kazalarda 234 işçi yaralandı, 6 işçi yaşamını yitirdi.

Felek: Kaza değil, cinayet

Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Başkanı Hasan Felek, bayramın ikinci günü Bafra’da yaşanan olayın iş kazası değil, “iş cinayeti” olduğunu vurgulayarak, yaşanan bu üzücü olayların kaza diye nitelendirmek için, bütün önlemlerin alınması ve bu önlemlere rağmen kazanın meydana gelmesi iş kazası diye adlandırılabileceğini belirtti. Geçtiğimiz gün yaşanan olayda hiçbir önlem alınmadığını ve 5 metreye yakın bir yükseklikte çalışan işçinin düşerek yaşamını yitirdiğini söyleyen Felek,  bu manzaraya bakıldığında düşerek hayatını kaybeden işçi için işverenin gereken önlemleri almadığını, işçinin güvenlik kemeri olmadığını ve diğer güvenlik tedbirlerin alınmadığını kaydetti. Felek, Bu nedenle de yaşanan bu olayı kaza değil, “cinayet” olarak adlandırdıklarını aktardı.

“Denetimler yeterli değil”

Ülkemizde yaşanan iş cinayetlerinin nüfusa bakıldığında oldukça yüksek seyrettiğinin altını çizen Felek,  İş sağlığı ve iş güvenliği konularında Çalışma Bakanlığının yeteri kadar denetim yapmadığını sözlerine ekledi. Öte yandan basına yansıyan iş kazalarının çok vahim sonuçlar doğuran kazalar olduğunu söyleyen Felek,  bu kazaların basına yansımayan hafif veya ağır yaralanmalarla sonuçlanan iş kazaları da olduğunu ve bu kazaların küçümsenmeyecek oranda olduğunu aktardı.

Bu yaşananlar sermayedarların ve neoliberal anlayışın işçilere verdiği değerin bir sonucu olduğuna dikkat çeken Felek, Daha fazla kar için ve işçileri uzun saatler ve güvencesiz çalıştırmanın, iş kazalarını ve iş cinayetlerini de beraberinde getirdiğini vurguladı. Çalışma Bakanlığını ve özellikle de inşaat sektörüne bir kez daha çağrıda bulunan Felek,  “iş cinayetleri ve kazalarını önlenmesi adına üzerine düşen görevleri ve denetimleri yapmaları şarttır. Temel olarak da iş cinayetlerin ve iş kazalarının sonlanması işyerlerinde sektörel bazda sendikalı işçi çalıştırmaktan geçmektedir. Çünkü sendikanın varlığı gerekli olan işçi güvenliği ile ilgili tedbirlerin alınmasını sağlayacaktır” dedi.

Korkmazcan: Uygulama için denetimler beklenmemeli

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Korkmazcan, İnsanlara iş sağlığı ve güvenliği kültürünün aşılanması gerektiğini söyleyerek, ülkemizde İSG kültürünün çok düşük olduğunu ve hizmet verdikleri firmalarda halen daha bu kültürü algılamakta zorluk çekenlerin olduğunu belirtti. Uygulama konusunda da sıkıntılar olduğunun altını çizen Korkmazcan, uygulama yapmak için illaki denetim olmasını beklememek gerektiğinin aktardı. Ölümlerin büyük çoğunluğunun inşaatlarda yaşanan kazalar nedeni ile meydana geldiğini vurgulayan Korkmazcan, başka alanlarda da çeşitli iş kazaları olabildiğini kaydetti.

"Önlemler yeterli değil"

Kazalar olduktan sonra değil, olmadan önce önlemlerin alınmasının gerekliliğinden bahseden Korkmazcan, Devletin yaptığı denetimler sonucunda işletmelerin risk analizi raporu yaptırmak veya bazı önlemleri almak içi harekete geçtiklerini, fakat alınan önlemlerin yeterli olmadığını ve yasal mevzuata uygun olmadığını aktardı. Bu önlemlere örnek veren Korkmazcan, “işçilerin yüksekten düşme olasılığına karşı fileler çekilmektedir ama bu fileler incecik bir inşaat demiri ile tutturulmakta ama bu herhangi bir düşme anında işçiyi korumamaktadır” şeklinde konuştu. Denetimleri yapıp, risk raporu oluşturulduktan sonra her şeyin bitmediğinin altını çizen Korkmazcan, bu noktada yazılan raporun incelenmesi, raporda öngörülerin tamam olup olmadığının kontrolünün yapılması gerektiğini belirtti.

Çelikağ: Risk taşıyan yerlerin takibi yapılmalı

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı, DAÜ İnşaat Mühendisleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mürüde Çelikağ, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının ve tüzüklerinin 2008’de hazırlanarak, yasaya bağlı olarak İSG uzmanları yetiştirildiğini belirterek,  geriye sadece yasanın ve tüzüklerin uygulanması kaldığını kaydetti. 5 kişiden fazla işçi çalıştıran her iş yerinin risk analizi yapmasının zorunlu olduğunu belirten Çelikağ, bunların sonucunda eğitimlerin verilmesi ve özellikle de risk taşıyan yerlerin takibinin yapılması gerektiğini de aktardı.

“Birçok iş yeri risk analizi yaptırmıyor”

Birçok iş yerinin başına bir şey gelmeden risk analizi yaptırmadığını da sözlerine ekleyen Çelikağ, “Yasal olarak risk analizinin ve takiplerinin yapılması gereklidir. Bunun yanında her şey Çalışma Dairesinde bitmemekte, işyerlerinin de üzerlerine düşen yasal zorunluluğu yerine getirmesi lazımdır. Öte yandan ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı olabilmek yurtdışındaki gibi değildir, dünyada bu işi en iyi yapan İngiltere ve Amerika gibi yerlerde iş sağlığı ve güvenliği uzanmaları daha çok mühendis, kimya, biyoloji ve fizik gibi dallardan mezun olmuş insanlardır. Kısacası risk analizini bu dallarda yüksek lisans eğitimi almış insanlar yapabilmektedir, ama ülkemize baktığınızda özellikle inşaatlarda İSG uzmanları mühendis olması gerekirken, uzman olarak yetiştirdiğimiz insanların farklı iş kollarında yetiştiğini görmekteyiz. Dolayısıyla mühendis olmayan ve inşaatta hiç bulunmayan kişilerin inşaatta denetim veya risk analizi yapmasını doğru bulmuyorum. Şu anda yasamızda yeri olsa da bu uygulama doğru değildir ve düzeltilmelidir. bu konuları bakanlık altında kriz masasında da çalışmaktayız ve en kısa zamanda gerekli düzenlemeleri yapacağımızı söyleyebilirim” dedi.

“Çalışanlar da bilinçlendirilmeli”

İş kazalarını önlemek ve iş sağlığı ile güvenliğini sağlayabilmek adına yapılması gereken çok şey olduğunu vurgulayan Çelikağ, bunun yanında denetimlerin de yapılması gerektiğini, çalışanların bilinçlendirilmesi, bir şantiyede ehli kişiler olması ve bu kişilerin İSG’den geçerek sertifika alması gerektiklerini aktardı.