Başkanlık sistemi mi yoksa mevcut sistem mi?

Ne farkı olacak?

UBP mi CTP mi?

Ne farkları oldu?

Hatta ayıptır söylemesi; Türkiyeli bir “seçimci” kardeşimize, bir cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında, “… Çok ilginç, neden milliyetçi Eroğlu’nu değil de bunca zaman Rumcu dediğiniz Talat’ı destekliyorsunuz?” diye sorma cüretini göstermiştim!!!

“… Derviş bey laf dinlemiyor, dinlermiş gibi yapıyor ama bildiğini okuyor” demişti!

-*-*-

Bu söylediklerim, yazdıklarım “ispatı imkansız” iddialar olabilir…

Ama çok iyi biliyoruz ki, 1957’den beri, Kıbrıs Türk Toplumu, Türkiye’den veya Türkiye ile işbirliği yürütülerek yönetiliyor.

İtirazım var mı?

Şu açıdan itirazım vardır: “Bağımsız devlet iddiasından vazgeçmeden, bu ilişkiyi bu şekilde yürütmek bana etik gelmiyor”…

Yani demokrasi açısından son derece ilkel ve aşağılayıcı bir durumdan söz ediyorum!

-*-*-

Bu yazdıklarımı, bu iddialarımı “Türkiye’ye hakaret ediyor, KKTC’yi küçümsüyor” diye yorumlamak, mevcut düzeni korumaktan başka gayesi olmayanların yılardır oynadığı oyundur, sadece güler geçerim!

-*-*-

Bu arada araya gireyim…

Bazı sanal gruplarda, bazı kişiler, mevcut düzenin korunması veya başka maksatlarla, “Serhat İncirli, KKTC ile dalga geçiyor” diye sürekli yazılar yazıyor…

-*-*-

Para versem, böyle reklam yaptıramam!

Onlar yazdıkça, izleyici sayısında da okuyucu sayısında da mutlak artışlar oluyor!

Beni dinleyen veya okuyanların illa ki sevmeleri gerekmez ki!

Sevmeyenler de dinlemeli, okumalı!

Kısacası, bizim meslekte, “aleyhe konuşmak” bazen daha çok işe yarıyor!

-*-*-

“Okudunuz mu bu adam ne yazmış?” diyerek, kötülemek, küfretmek, işten atılmasını talep etmek; okumayanın dahi ilgisini çeker!

-*-*-

Tabii öte yandan bazı kişilerin bu durum dikkatini çekmiş!

Kim olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğim insanlar soruyor; “… Hedef Serhat İncirli mi yoksa başka biri mi?”…

-*-*-

Hedef kesinlikle ben değilim!

Çünkü ben ne adayım, ne de aday olmak gibi bir niyetim var!

Yani elbette cumhurbaşkanı olmak isterim ama bunun tek sebebi ekonomiktir!

Duygusal sebep!

-*-*-

Olay şu: “Serhat İncirli şudur, budur” diyerek aslında beni değil, bir siyasiyi sürekli vurmaya çalışıyorlar… Ancak ilginç ve şaşırtıcı olan şudur: “Milliyetçilik ve Anavatancılık adına, son derece milliyetçi ve Anavatan’ına bağlı bu siyasetçiyi, üstelik de Anavatan’ı yönetenlerin hilafına nasıl kötülüyorlar?”

-*-*-

Eskiden olsa, “işin içinde karanlık Türk Ordusu unsurları var” diye yanıt verebilirdik!

Ama Türk Ordusu’nun artık siyasetle “darbesel” açıdan alakası uzun bir süre için ortadan kalkmıştır diye düşünüyorum!

O zaman, Anavatan’a bağlı, Anavatan’a yürekten inanan bir siyasi; nasıl olur da “sıkıntıya” sokulmak istenir?

Demek ki, Anavatan’daki otorite dışında başka merkezlerden gelen ya talimat, ya emir, ya plan var!!!

-*-*-

FETÖ olabilir mi?

Sanmam!

Ulusalcılar?

CHP olabilir mi?

Bilemem!

Anavatan’a bağlı, Anavatan’ın adayı olduğu kesin bu kişinin “partisel ve de ulusal rakipleri” olabilir mi?

Neden olmasın?

Ama bence, “çok merak edenler varsa”, araştırsın!

Ve de bulsun!

Açıkçası; hem bu işler bayağı “banana” ayrıca “banane!”

-*-*-

Ya da, aklıma şu da geliyor, “Anavatan’daki yönetim, bu konuda bir bütün değildir! Bölünmüştür!”

-*-*-

Efendim, Türkiye, KKTC’deki seçimlere müdahale mi ediyor?

Bana göre bu sorunun yanıtı, “kesinlikle evet ediyor”dur!

Ve bu, Türkiye’nin ne suçudur, ne ayıbıdır, ne de yanlışıdır!

-*-*-

Uluslararası siyasette, ticarette, ekonomide her büyük devletin, küçük devletlere müdahalesi hatta eş devletlerin bir birine müdahalesi “var olan” bir şeydir!

Rusya’nın, Amerikan seçimlerine müdahalesi gibi…

-*-*-

Mesela, Avustralyalı Rupert Murdoch; İngiltere’deki futbol maçlarının yayın hakkını kendi kurumuna kazandırmak için, İtalyan Başbakanı’nı ve Avrupa Komisyonu Başkanı’nı kullanıp, İngiliz Başbakanı’na baskı ya da rica veya “iş birliği” yaptırmaya çalışabiliyor!

Berlusconi, Prodi, Blair dostluğu; Murdoch’un eseridir ve bu insanlar, bir birlerinin yerel seçimlerde bile başarılı olmasını isteyebilir!

-*-*-

Bizim durumumuz elbette farklıdır.

Doğru olan, müdahalesiz bir demokrasidir.

Veya bunu en aza indirmeyi başarabilmektir.

-*-*-

Haliyle şu anda “bu hükümet gider mi, başka hükümet kurulur mu, erken seçim olur mu, falanca cumhurbaşkanı olursa başımız göğe erer mi?” gibi ana başlıkları düşünmek bana göre abesle iştigaldir.

Boşunadır.

Gereksizdir.

Ekonomik anlamda israftır; siyasi anlamda çullisine uğraşıdır!

-*-*-

Peki ne yapmak lazım?

Kendi kararlarımızı kendimizin alabileceği; yani Türkçesi ile “Toplumu, toplumsal özgür iradenin yöneteceği” bir “sistem” kurabilmek lazım!

1957’den beri bu sistem yoktur.

-*-*-

Mümkün müdür?

Evet, kendi evimizin efendisi olabileceğimiz en doğru yöntemlerin en başında geleni; federal çözümdür…

Hayır, “bağımsız KKTC daha iyidir” diyenlere elbette saygım sonsuzdur!

Ama “Bağımsız KKTC” hayal bile değildir!

Lütfen kızmayın ama “psefto gratos”tur!

Neresi bağımsız?

Nasıl bağımsız?

-*-*-

Şunu eklemek lazım; “Kıbrıslı Türklerin ayrı ve bağımsız bir Kıbrıs devleti kurma hakkına saygı duymak başka şeydir”; bunun imkansız olduğunu bilmek başka şey!

Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul edilen “Ada” sınırları içerisinde “etnik temelde, ayrı ve bağımsız bir devlet” önce Türkiye tarafından reddedilir!

Kimse, kimseyi kandırmasın!

-*-*-

Haaaa; yineliyorum; “İlhak” mı?

Bunu “yüreğiyle” isteyenler olamaz mı?

Mutlaka çok fazladır!

Türkiye, gönderir bir “Kaymakam”…

Veya “nüfusa göre”, bir “Vali” atanır…

Öncesinde referandum bile yapılabilir yani…

Şikayetim yok!

Beğenmezsem, giderim!

Ama, mevcut şekil, artık çok sırıtıyor!

-*-*-

Kısacası, “Hacivat ile Karagöz” Oyunu gibiyiz!

Perde oyunu!

Hacivat ile Karagöz Oyunu, muhteşem bir kültür, zengin bir sanat olayıdır.

Geleneksel bir zenginliktir.

Oynatan kişiye “Hayâlî” denir…

Hayali’nin yardımcısına ise “Yardak” adı verilir…

Hayali ve yardak, ışık yardımıyla önce Hacıvat’ı sahneye çıkarır; “…“Ne olur şu dört köşe perdede bana da bir kafadar olsa ah bana bir eğlence medet amannnnnnnnnnnnnnn amannnnnnnnnnnnnnn” diye bağırır. Karagöz gelir ve oyun başlar… Arada bir perdeye, oyunun akışına göre Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryaki, Acem, Laz, Matiz, Zeybek gibi tipler gelir…

Oyun devam eder…

-*-*-

Oyun mu, çözüm mü?

Tercih bizim! Veya sizin!

Bilmem anlatabildim mi?