Kıbrıs’taki Rum mezalimini bitirmek için ‘Ayşe Tatile Çıksın’ parolası ile başlatılan Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan şehit Piyade Er Yusuf Uğur. 5 gün tutabildiği günlüğünde Kıbrıs Barış Harekatı’nda yaşadıklarını kaleme aldı. Günlüğünü yazdıktan 13 gün sonra Lefkoşa’da şehit düşen Yusuf Uğur’un günlüğünü okuyanlar duygu dolu anlar yaşıyor.

Tezkeresine 70 gün kala savaşın başladığını kaleme alan şehit Piyade Er Yusuf Uğur, “Savaş başladı. Biz de Bülbül şarkısını dinliyorduk. Etrafımıza birden top mermileri düşmeye başladı. Biz karşılığını veremedik, çünkü emir gelmemişti. 15.07.1974 günü akşamı biz mevzimizde manga olarak ve üç kişi idik. Manga, çavuş, ben ve cephaneci. O gün sırasıyla sabaha kadar nöbet tuttuk. O gece silah sesleri, makineli tüfek ve top sesleriyle her taraf cayır cayır yanıyordu" satırları ile yaşadıklarını anlatmaya çalıştı.

Kayseri'nin Bünyan ilçe nüfusuna kayıtlı olan şehit Yusuf Uğur'un 5 gün boyunca Kıbrıs Barış Harekatı'nda kaleme aldığı günlükteki satırlar şu şekilde:

"Sabah olmuştu, uyandık ve arabayla kahvaltı geldi. Gittik kahvaltımızı aldık. Kahvaltı olarak süt, beyaz peynir, ekmek ve büsküğüt (bisküvi) vardı. Kahvaltımızı yaptık ve o gün tam kırk derece sıcaklık vardı. Su içilecek gibi değildi. Ne kadar su içersen iç yine yanıyorduk. Bizim takım komutanı Üsteğmen Necati Alkan, “Yusuf, benim dürbünü ve matarayı al, gel” dedi. Hemen alarak yanına koştum. Bana “git şu karşı eve, teyze bize biraz su verin de” dedi. Ben koşarak gittim, evden çok güzel bir kız çıkmıştı. Kızla bir an göz göze geldik ve bir dakika bakıştık. Bana ne istediğimi sordu. Ben de soğuk su rica edecektim dedim ve kız tabi tabi dedi ve buzdolabından buz gibi su getirdi.

Dört tane matara vardı, hepsini doldurdu ve bana içer misin dedi. Ben de tabi, mahsuru yoksa dedim ve bir bardağa koyarak bana uzattı. Ben de gözlerine bakarak suyu içtim ve bardağı verdim. Tekrar tekrar teşekkür ettim ve döndüm. Kızın gözümün önünden hayali hiç gitmiyordu ve o gün hep onu düşündüm. Ve mevzide üçüncü gün olmuştu. Hala savaş devam ediyordu ve bizlerin gözünü ateş bürümüştü. Ateş etme emri bekliyorduk. Cephanemiz, tüfeğimiz, her şeyimiz vardı. Mevzide 6 gün geçtikten sonra 19.07 974 Cuma günü akşam 9-12 nöbetim vardı. Saat 11 sırası üsteğmenim geldi. Arkadaşlarını çabuk kaldır dedi. Ve ben de hemen kaldırdım. Arkadaşları götürdü. Geldiklerinde adam başı dört el bombası getirdiler.

Benim nöbetim bitmişti. Yattım. Saat 3’te hepimizi kaldırdılar. Türkiye’den uçaklar ve paraşütla (paraşütle) komando askerlerinin geleceğini söylediler. Saat tam 5 oldu. Bizim jet uçakları geldi, her tarafı bombaladı ve arkasından 15 uçak geldi ve araziye paraşütle askerleri bırakmaya başladı. Sanki gök kartal dolu idi. 20.07.1974 Ve saat yedi oldu. Yunanlılar ateşe başladılar. Tabi ki biz onların ateş etmesini bekliyorduk ve artık biz de başladık. Her taraf toz bulut, bomba, makinalı tüfek sesleriyle inliyordu ve o gün akşama kadar birbirimize mermi yağdırdık. İkindi sırası tanklar ve aralarında piyadeler taarruza geçmişti. Bizim geri tepmesiz topçular, bunların geri çekilmelerini başardılar. Tanklar alev almıştı. O gün akşama kadar aç durduk. Akşam da beşer tane üzümle, bir tane biber dolması verdiler.

Yanında ekmek de yoktu. Ne yapalım böyle yapmaya mecburdular. Bunun da sonu vardı. Ve o gün akşam oldu. Silah sesleri biraz dindi. Biz de biraz sigara içme fırsatı bulduk."

15 Temmuz ve 20 Temmuz 1974 arasında not tutabilen Yusuf Uğur, 13 gün sonra 3 Ağustos 1974 tarihinde Lefkoşa'da şehit düştü.