Dernekten yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin güney sınırında, Doğu Akdeniz’e kadar uzanacak bir terör koridoru oluşturma planının yıllardır adım adım ileriye taşındığına işaret edilerek, “Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milleti bu planın oluşturulmasına ve Türkiye’nin güney sınırında bir PKK/PYD terör devleti kurulmasına ne pahasına olursa olsun asla izin vermeyeceğini her platformda dile getirmiş, gerekli uyarıları her gelişme aşamasında yapmış ve bunu bir güvenlik, bir beka sorunu olduğunu bütün dünyaya duyurmuştur” dedi.

Türkiye’nin bütün barış yollarını denediği, gerekli görüşme süreçleriyle diplomasi yöntemini kullandığı aşamalarda hep oylama taktiklerine başvurulduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Diplomasi, müttefiklik ilişkileri ile sonuç alınamayacağı gün gibi ortaya çıkınca artık zorunlu ve gerekli hale gelmiş olan Barış Pınarı Harekâtı başlatılmış ve başarıyla sürdürülmektedir. Türkiye’nin başlattığı Barış Pınarı Harekâtı, haklı, meşru, gerekli olan ve Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’nin 51. madde hükümlerine tam anlamıyla uygun meşru bir harekâttır. Barış Pınarı Harekâtı sivilleri koruyan, evlerinden, yurtlarından edilen ve vahşet yaşatılan Suriyelilere huzur, güvenlik ve barış getirme yolunda ilerlerken, oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılmıştır. Barış Pınarı Harekâtı, terör örgütü YPG/PKK’nın baskısı sonucu yerlerinden edilen ve bir daha evlerine dönemeyen Suriyelilere hiçbir ayırım gözetmeden umutlu yarınları inşa edecek bir süreci başlatmıştır. Bu süreç terör örgütünü çökertme, sivil halkı yüceltme, geleceğini güvence altına almayı sağlayacak bir süreçtir.”

Dernek, açıklamasında, “Barış Pınarı Harekâtı’nı hiçbir haklı gerekçe olmadan suçlamaya, eleştirmeye kalkanları, Kıbrıs Türk Halkını Rum-Yunan soykırımından kurtaran, vahşet/katliam yerine, huzur, güven ve barış sağlayan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin siyasi coğrafyasını oluşturan, Türk halkını bugünlere ulaştıran Kıbrıs Barış Harekâtı’nı eleştirme gafletine düşenleri en ağır şekilde kınıyoruz” ifadelerini de kullandı.

Kıbrıs Barış Harekâtı’nı eleştiren kişi, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyorsa Kıbrıs Türk halkına ve Türkiye’ye karşı çok daha ağır ve asla affedilemez bir töhmet altına girdiğini savunan dernek, şu iddialarda bulundu:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ve Kıbrıs Türk Halkını temsil etme niteliğini kaybetmiştir.

Türkiye için sınır güvenliğini sağlamak, terör koridorunu önlemek ve bir barış koridoru oluşturmak, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ulusal çıkarlarını korumak ve Kıbrıs uyuşmazlığında ve Kıbrıs Türk Halkının hakları açısından belirleyici etkileri olacak yaşamsal önemi olan bir harekâta karşı çıkmak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak amacıyla yapılan harekâtı eleştirmek sağlıklı ve ulusal çıkarlarımızı savunan bir davranış değildir.”

(BRT/TAK)